YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5065
KARAR NO : 2022/6562
KARAR TARİHİ : 10.10.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların 1964 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında adına tapuya tescil edildiğini ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı olan taşınmazların tapusunun iptali ve Hazine adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, çekişmeli taşınmazlarının tespite esas 07.01.1963 tarih ve 11 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 165 ada, 6, 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar yönünden dava tefrik edilerek bu esasta görülmüş ve Mahkemenin 03.02.2012 tarihli ve 2011/114 Esas, 2012/6 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmazların tespite esas tapu kayıtlarının kapsamında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.12.2015 tarih, 2014/19825 Esas, 2015/14827 Karar sayılı kararıyla, … 165 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden hükmün onanmasına …165 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar yönünden bu taşınmazların kapsamına alan tevzi parseli kesin olarak belirlenip dayanağı olan belirtmelik tutanağının okunaklı ve onaylı örneği ile belirtmelik tutanağında taşınmaza uygulanan tapu ve vergi kayıtları var ise bu kayıtların tesisinden itibaren tüm tedavülleri, tespite esas 07.01.1963 tarih ve 11 numaralı tapu kaydının oluşumuna ilişkin Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.05.1953 tarih, 1953/393 Esas ve 1953/301 Karar sayılı kararı ve haritası, söz konusu tapu kaydının kadastro çalışmaları sırasında hangi parsellere revizyon gördüğü ve revizyon konusundaki çelişkinin nedeni tapu müdürlüğünden
sorulup, revizyon gördüğü parsellerin kadastro tutanak suretleri eksiksiz getirtilerek dosya ikmal edilmeli, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde; fen bilirkişisi, ziraatçı bilirkişi, yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları huzuru ile yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında toprak tevzi belgeleri uygulanarak çekişmeli taşınmazların toprak tevzi haritası kapsamında kalıp kalmadıkları, kalıyor iseler hangi tevzi parseli kapsamında kaldıkları ve davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları da usulünce uygulanarak çekişmeli taşınmazların davacı dayanağı tapu kayıtları kapsamında kalıp kalmadıkları belirlenmeye çalışılmalı, davalı dayanağı tapu kayıtları uygulanırken revizyon gördükleri parseller dikkate alınmalı, tapu kayıtları çekişmeli taşınmazları kapsamıyorsa toprak tevzi parselleri içinde kalan bölümler bakımından 3402 sayılı Yasa’nın 46/1. ve 14. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, toprak tevzi parselleri dışında kalan bölümler bakımından ise 3402 sayılı Yasa’nın 14. madde koşularının davalı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında araştırma ve inceleme yapılması gerektiği.” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 01.07.2020 tarihli ve 2019/45 Esas, 2020/183 Karar sayılı kararıyla, davalı tarafın davaya konu taşınmazları nizasız fasılasız kullandıkları kullanım hiçbir zaman sonlanmadığı gibi hali hazırda da devam ettiği, bilirkişi raporları, tapu kayıtları ve tüm haritalar dikkate alındığında davacının davasını ispatlayamadığı, toprak tevzi komisyonunca alınan karardan çok daha önce zilyetliğin ve kullanımın devam ettiği, arazinin etrafındaki bütün arazilerle toprak ve tarımsal olarak bütünlük gösterdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece eksik araştırmaya dayalı karar verildiğini ve çekişmeli taşınmazların Hazineye ait olan yerlerden olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tapu kaydı nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilen çekişmeli taşınmaz hakkında davacı Hazine tarafından, çekişmeli taşınmazların kendisine ait tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır. Kadastro sonucu …. köyü çalışma alanında temyize konu 165 ada 10 ve 11 parsel sayılı 11.613,29 ve 11.829,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kadastro tutanaklarının edinme nedeni sütununa; “evvelce tek parça halinde 1963 tarih ve 8 numaralı Toprak Tevzi Komisyonunca 1106 parsel adı altında ve tapunun 07.01.1963 tarih ve 11 sıra numarasıyla … oğlu … adına kayıtlı ve kayıt malikinin zilyet ve tasarrufunda iken 1970 yılında taşınmazı iki parçaya ifraz ederek 06.06.1997 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı ile 10 numaralı parseli … oğlu …’a sattığı, 11 numaralı parseli ise kendi uhdesinde tuttuğu” açıklaması yapılarak 165 ada 10 parsel sayılı taşınmaz … oğl0u … adına, 165 ada 11 parsel ise … oğlu … adına tespit ve tescil edilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 20 ve 46/1 maddeleri ile Medeni Kanun’un 719 maddesi.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Bilindiği üzere, harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanun’un 719, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtları da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
6.3.2. 3402 sayılı Yasa’nın 46/1 maddesi, “Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanun’un 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.” hükmünü içermektedir.
6.3.3. Somut olayda, davacı Hazine, çekişmeli 165 ada 10 ve 11 parsellerin Hazineye ait yerlerden olduğu ve 1963 yılında yapılan toprak tevzi çalışmalarında Hazine adına yazıldığını iddia ederek dava açmış, davalılar ise toprak tevzide bu taşınmazların kendileri adına tapuya kaydedildiğini savunmuştur. Mahkemece toprak tevzi evrakları keşfen uygulanmış ve davalıların tespite esas dayanak tapusunun çekişmeli taşınmazları aynen kapsadığı saptanmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, hükmüne uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılmış olmasına göre (IV/3.) numaralı paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.