YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4764
KARAR NO : 2022/4794
KARAR TARİHİ : 14.06.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda; Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi sonucunda; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme neticesinde; bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Kadastro sonucunda …ilçesi, … köyü çalışma alanında bulunan 124 ada 66 parsel sayılı 12.008,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 124 ada 50 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören vergi kaydının miktar fazlası olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, dava konusu taşınmazın babasından intikal ettiğini ve yıllardır ekip biçtiğini belirterek, tapu kaydının iptali ile … mirasçıları adına tescilini istemiş, tüm mirasçıların davaya muvafakati sağlanmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, davacının taşınmaza haksız olarak el attığını, bu hususta davacıdan ecrimisil tahakkuk edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
…Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/09/2013 tarihli ve 2011/292 Esas – 2013/109 Karar sayılı kararıyla; davacı ve iştirakçileri yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında … mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda izahı yapılan kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
2. Bozma Kararı
…Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/09/2013 tarihli ve 2011/292 Esas – 2013/109 Karar sayılı kararı, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.03.2014 tarihinde verdiği 2013/14359 Esas – 2014/3001 Karar sayılı kararı ile: “Davacı, taşınmazın murisi …’dan intikal ettiğini ileri sürerek, tereke adına dava açmıştır. Murisin ölüm tarihi itibarı ile terekesi elbirliği mülkiyeti halindedir. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640 ve 702. maddeleri uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi gerekir. Davacı tarafından mirasçı … dışındaki mirasçıların muvafakatları alınarak buna ilişkin Noter tarafından düzenlenen belgeler dosya içine konulmuştur. Ancak muris …’ın mirasçısı olan ve dosyaya getirtilen nüfus kaydından sağ olduğu anlaşılan …’ın muvafakatı sağlanmamıştır. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, davacıya mirasçı …’ın davaya katılımını sağlaması veya muvafakatını alması ya da terekeye temsilci tayini için süre verilmeli, bu yolla taraf teşkilinin sağlanması halinde işin esasına girilerek iddia ve savunma doğrultusunda araştırma yapılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 19/02/2015 tarihli ve 2014/112 Esas – 2015/83 Karar sayılı kararı ile; davacı ve iştirakçileri yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 124 ada 66 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında … mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda anılan kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
5.Bozma Kararı
…Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/02/2015 tarihli ve 2014/112 Esas – 2015/83 Karar sayılı kararı temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan)16. Hukuk Dairesinin 03.10.2018 tarihinde verdiği 2016/3443 Esas, 2018/5360 Karar sayılı kararı ile: “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek, doğru sonuca ulaşabilmek için, öncelikle dava konusu taşınmazın tespit tarihi olan 2001 yılından geriye doğru 15-20-25 yıllık stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, komşu 124 ada 65 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağı varsa dayanaklarıyla birlikte getirtilmeli, bundan sonra 3 kişilik ziraat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve taşınmazın dere kenarında bulunduğu nazara alınarak jeoloji mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişilerden taşınmazın ne zamandan beri, kim tarafından, ne şekilde zilyet edildiği konusunda somut ve olaylara dayalı bilgileri alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazların kadastro paftasındaki konumları bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle hava fotoğraflarına aktarılmalı, ziraatçi bilirkişi heyeti tarafından taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü belirtilmeli, jeoloji mühendisi bilirkişiden taşınmazın dere etkisinde kalıp kalmadığını değerlendiren rapor alınmalı, ayrıca 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereğince Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nden belgesiz araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; hükmün infazında kuşku yaratacak şekilde hangi veraset ilamına atıfta bulunulduğu veya mirasçılar ile payları belirtilmeden hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
6.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
…Asliye Hukuk Mahkemesinin eldeki temyiz isteğine konu 20.02.2020 tarihli ve 2019/16 E., 2020/52 K. sayılı kararı ile; dava konusu yerin mutlak tarım arazisi olduğu, dere yatağı olmadığı, eklemeli biçimde önce muris ardından davacı ve iştirakçileri tarafından kullanılageldiği, zilyetlikle mülk edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile çekişmeli 124 ada 66 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle veraset ilamındaki payları oranında … mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Yasa’nın 16. ve 18. maddeleri uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle kazanılamayacağını, öte yandan toplanan delillerin karar tesisi için yeterli olmadığını, hava fotoğrafı ve uydu görüntüleri celp edilip, tetkik edilmeden sonuca gidildiği gerekçesiyle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
9.2 İlgili Hukuk
9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. “
9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. “
9.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Kayıt ve belgelerin kapsamını tayin” başlıklı 20. maddesinde, tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yerin tayininde; kayıt ve belgeler; harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara, harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise kayıt ve belgelerde gösterilen sınırların esas alınarak tespit yapılacağı, aynı maddenin (c) fıkrasında ise harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara, ancak değişebilir ve genişletmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fiziki yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırların esas alınarak tespit yapılacağı öngörülmüştür. Hükmün içeriğinden, bir kaydın uygulanabilir olması için en az üç sınırının bilinmesi, diğer bir anlatımla sınırların geometrik bir şeklide oluşturulması ve bu sınırların arazide saptanması ile mümkün olmaktadır.
9.2.4. Öte yandan taşınmazların tespitlerine esas alınan kayıtların kapsamında kaldığının anlaşılması, kaydın hudutları itibariyle zemine tatbiki neticesinde kayıt miktar fazlası oluşması halinde ise tespit tarihinde adlarına tescile karar verilen gerçek kişiler yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22.09.2020 tarihli, 2018/(7)16-1089 Esas, 2020/651 Karar)
9.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, vergi kayıt miktar fazlası niteliğinde çekişmeli taşınmazda davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunun anlaşılmasına göre (IV/6.) numaralı bentte belirtilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usule, yasaya ve hükmüne uyulan bozma kararının gereklerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.