Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/4714 E. 2022/4676 K. 09.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4714
KARAR NO : 2022/4676
KARAR TARİHİ : 09.06.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: YALOVA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesine ekli krokide gösterilen dava konusu taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını, müvekkilinin bu yeri kadastro çalışmalarından sonra imar-ihya ettikten sonra günümüze kadar kullandığını, taşınmaz üzerindeki kullanımın 30 yıldan fazla olduğunu, taşınmazda önceleri hububat ve sebze yetiştirildiğini, bilahare taşınmaza zeytin ağaçları dikildiğini, taşınmazda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümünün özel mülkiyete konu olamayacağını, olsa bile taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın Hazine aleyhine veya bir kayıt maliki var ise onun aleyhine açılması gerektiğini bu nedenle vekil eden Belediye aleyhine açılan davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, esas yönüyle ise, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, Mahkemece Yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/10/2016 tarihli ve 2015/56 Esas – 2016/575 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece toplanan deliller, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, bilirkişi raporları, komşu parsellere ait tutanaklar, belediyeden gelen cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığı, taşınmazın kadastro tespitinden sonra imar-ihya edilip nizasız ve fasılasız olarak 40 yıl boyunca davacı tarafından zilyet edildiği, taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ve incir ağaçlarının yaşlarından, taşınmazda 30 yıldır tarım yapıldığının anlaşıldığı, taşınmazın imar planı kapsamında kaldığı ancak imar planının 13/03/2006 tarihinde onaylanmış olduğu, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taşınmazın imar planı kapsamına alındığı tarihten önce başladığı, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen dava konusu taşınmaz bölümlerinin, imar planında yol olarak planlanan alanda kaldığı, (A) harfiyle gösterilen bölümün ise davacının sınırlarını pelçik ile çevirerek kullandığı yer olduğu ve (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesiyle;
Davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 30/03/2016 tarihli raporuna ekli krokide gösterilen 747,59 metrekarelik taşınmaz bölümünün, davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümlerinin tamamında müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu, teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin imar planında yol olarak planlanan alanda kaldığı gerekçesiyle bu bölümler yönüyle davanın reddine karar verilmiş ise de, müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşması halinde bu taşınmaz bölümlerinin de müvekkili adına tesciline karar verilmesine hukuken engel bulunmadığını belirterek, istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında yol olarak haritasında gösterildiğini, bu nitelikteki yerler tescile tabi olamayacağı için zilyetlikle de iktisap edilemeyeceğini, kaldı ki imar planı kapsamında kalan yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek, istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.3. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davanın Hazine aleyhine veya bir kayıt maliki var ise onun aleyhine açılması gerektiğini, bu nedenle vekil eden Belediye aleyhine açılan davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, esas yönüyle ise, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Kaldırma Kararı
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 10/03/2017 tarihli ve 2017/384 Esas – 2017/425 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaz bölümlerinde imar ve ihyanın ne zaman başlayıp ne zaman bitirildiğinin bilimsel verilere dayalı olarak irdelenmediği, taşınmazlar kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılmış olmasına rağmen mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklara, taşınmazların ne zaman, ne süreyle imar-ihya edildiği, imar-ihyanın ne zaman bitirildiği, yol güzergahının değişip değişmediği hususlarının sorulmadığı, taşınmazlarda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi için en iyi yol, hava fotoğrafı uygulaması olduğu halde; Mahkemece, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilerek bu hususun denetlenmediği belirtilerek, Mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak belirtilen hususlarda, belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerektiği gerekçesiyle;
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/56 Esas – 2916/575 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılarak davanın yeninden görülmesi için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Kaldırma Kararından Sonra İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/11/2018 tarihli, 2017/248 Esas, 2018/401 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece toplanan deliller, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, bilirkişi raporları, Çınarcık Tapu Müdürlüğü ve Harita Genel Komutanlığının cevabi yazıları ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmazın davacı tarafından imar-ihya edildiği ve 1991 yılından itibaren nizasız ve fasılasız olarak zilyet edildiği, taşınmaz üzerine zeytin ve çeşitli meyve ağaçlarının dikildiği, bir kısım ağaçların yaşının 25-30 yaş civarında olduğu, bu haliyle taşınmazın 20 yıl öncesinden davacı tarafından imar-ihya edilerek kullanıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle;
Davanın kısmen kabulüne, 17/07/2018 tarihli teknik bilirkişi raporu ve eki krokide gösterilen 747,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün, davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
5. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
6. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, dava konusu taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında yol olarak haritasında gösterildiğini, bu nitelikteki yerler tescile tabi olmadığı için zilyetlikle de iktisap edilemeyeceğini, imar planında taşınmazın kısmen yol, kısmen terminal alanı olarak planlandığını ve taşınmazın tarım arazisi vasfında olmadığını belirterek, istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
7. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 16/01/2020 tarihli ve 2019/277 Esas – 2020/15 Karar sayılı kararıyla; Çınarcık Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünün 04/06/2016 ve 23/12/2019 tarihli cevabi yazıları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmaz bölümünün 12/03/2009 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli Çınarcık İmar Planı Revizyonu kapsamında kaldığı, taşınmaz davacı tarafından imar-ihya edilip, 1991 yılından itibaren zilyet ediliyor olsa da zilyetliğin başladığı 1991 yılından, taşınmazın imar planı kapsamına alındığı 2009 yılına kadar 20 yıllık sürenin dolmadığı, taşınmazda davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17/son maddesinde belirtilen zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığının anlaşıldığı, bu durumda soyut nitelikli tanık beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle;
Davalı Hazine vekilinin istinaf talebinin kabulüne, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/11/2018 tarihli ve 2017/248 Esas – 2018/401 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacı vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümü 2006 yılında imar planı kapsamına alınmış olsa da bu tarihe kadar taşınmazda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğunu, taşınmazın müvekkili tarafından 30 yıldan fazla süredir kullanıldığını, her ne kadar taşınmaz imar planında kısmen yol, kısmen terminal alanı olarak planlanmış ise de fiiliyatta bugüne kadar imar planının uygulanmasına yönelik herhangi bir girişimin olmadığını, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına yönelik gerekçesinin de yeterli olmadığını belirterek, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
1957 yılında … ili, Çınarcık ilçesi, Çınarcık Mahallesi çalışma alanında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, nizalı taşınmaz bölümü Teşvikiye-Çınarcık Yolu olarak haritasında gösterilmiştir.
Dava; 4721 sayılı TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde;
“Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesinde;
“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde ise;
“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” düzenlemeleri mevcuttur.
3.3. Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 17/07/2018 tarihli teknik bilirkişi raporu ve eki krokide gösterilen 747,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümü üzerinde, davacı … lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonunda ise, dava konusu taşınmaz bölümünün imar planı kapsamına alındığı 2009 yılına kadar, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kadastro Müdürlüğünün 02/11/2015 tarihli yazı cevabından, kadastro çalışmaları sırasında, dava ve temyize konu 747,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün, Teşvikiye-Çınarcık Yolu olarak haritasında gösterildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümünün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyorsa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı hususlarında Çınarcık Belediye Başkanlığına müzekkereler yazılmış; Belediyeden gelen 04/10/2016 tarihli yazı cevabında, taşınmazın 13/03/2006 tarihinde onaylanmış olan tadilat imar planında “terminal alanı” olarak planlandığı belirtilmiş, 23/12/2019 tarihli yazı cevabında ise, taşınmazın 12/03/2009 tarihinde onaylanmış olan 1/1000 ölçekli Çınarcık İmar Planı Revizyonu sınırları içerisinde kaldığı ve taşınmazın bir kısmının “yol”, bir kısmının “park alanı”, geriye kalan kısmının ise “terminal alanı” olarak gösterilen yerde kaldığı belirtilmiştir. Şu halde, Çınarcık Belediye Başkanlığından alınan yazı cevaplarından, 2006 ve 2009 yıllarında onaylanmış olan imar planlarının “tadilat” ve “revizyon” imar planı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu taşınmaz bölümünün ilk defa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı anlaşılamamaktadır.
Mahkemece dava konusu taşınmaz bölümünün niteliğinin, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklinin ve süresinin belirlenmesi amacıyla, taşınmaza ait 1991, 1994 ve 1999 tarihlerine ilişkin hava fotoğrafları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, dosya arasında bulunan yazı cevapları ve Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasından yapılan araştırmada, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak, dosya arasında bulunan hava fotoğrafları dışında, çeşitli tarihlere ilişkin bir çok hava fotoğrafı bulunduğu anlaşıldığı halde, taşınmazın ilk defa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı tespit edildikten sonra bu tarihten geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtilip dosya arasına alınmamış, belirtilen hususlarda hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılmamıştır.
Dosya arasında bulunan 03/05/2016 tarihli ve 17/07/2018 tarihli ziraat bilirkişi raporlarında, yalnızca dava konusu taşınmazda bulunan ağaçların adedinin, cinsinin ve yaşının ne olduğunun bildirildiği, ağaçların yaşından yola çıkılarak taşınmazdaki zilyetliğin süresi hususunda değerlendirme yapıldığı, taşınmazın evveliyatınının, toprak yapısı ve niteliğinin, taşınmazda imar-ihya faaliyeti yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa ihyanın hangi tarihte tamamlandığının komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı olarak açıklanmadığı, bu haliyle söz konusu raporların hükme esas alınmak için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konısu taşınmaz bölümünün ilk defa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı ve imar planın kesinleşme tarihinin ne olduğu Çınarcık Belediye Başkanlığından sorularak, imar planı ve imar durumuyla ilgili tüm belge ve haritalar dosyasına konulmalı, taşınmazın ilk defa imar planı kapsamına alındığı tarih tespit edildikten sonra bu tarihten 15-20-25 yıl öncesine ait (bulunmadığı taktirde bu tarihlere en yakın tarihlere ait) stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya arasına alınmalı, dava konusu taşınmaz bölümünün sınırında bulunan 279 parsel sayılı taşınmazın tespitine dayanak tapu kayıtları getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, taşınmaz imar-ihya edilmiş ise ne şekilde imar-ihya edildiği ve ihya işleminin hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, dava konusu taşınmazın sınırında bulunan 279 parsel sayılı taşınmazın tespitine dayanak tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu belirlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, taşınmazın imar-ihya edilip edilmediğini, edilmişse ihya işleminin hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip, üzerine taşınmazın sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; Mahkeme hakiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, dosya arasında bulunan ve varsa temin edilecek başkaca hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, taşınmazın ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediğini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; yargılama sırasında davacı tarafından 2.130,30 TL tamamlama harcı yatırıldığı halde, Bölge Adliye Mahkemesince harca ilişkin hüküm kurulurken tamamlama harcının göz ardı edilerek, hesaplama sırasında dikkate alınmaması da isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.