Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/4662 E. 2022/4567 K. 06.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4662
KARAR NO : 2022/4567
KARAR TARİHİ : 06.06.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : HAZİNE V.D.

Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davada bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı Hazine, …, … ve müdahil … vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, kendisinin de paydaşı olduğu 149 ada 14 parsel sayılı taşınmaz ile murisi adına tespit gören 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazların batısında kalan ve kadastro çalışmaları sırasında köy yolu olarak tescil harici bırakılan alanın aslında köy yolu olmadığını, murislerinin tapuları kapsamında kaldığını, öte yandan tapu kaydı kapsamları içinde kalmasa dahi çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde iktisap koşullarının lehine gerçekleştiğini belirterek, çekişmeli taşınmaz bölümünün 149 ada 13 ve 14 no.lu parsellere eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ve müdahil … yargılama esnasında verdikleri cevaplarla, dava konusu taşınmazın kamunun menfaatine bırakılmış yerlerden olduğunu bu nedenle kişiler adına tescilinin mümkün olmadığını aksi düşünülse dahi davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını, dava konusu yerin köy yolu olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.06.2014 tarihli ve 2006/151 Esas, 2014/337 Karar sayılı kararıyla, paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle tespit harici bırakılan ve fen bilirkişi raporunda kırmızı renkle gösterilen 74,51 metrekare yüzölçümündeki dava konusu taşınmazın tescili istemi ile kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak açılan davanın makul sürenin geçmesinden sonra açılması, tespit sonrasında ise davacının zilyetliğinin 20 yıla ulaşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Bozma Kararı
Hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.01.2016 tarihli, 2015/151 Esas, 2016/218 Karar sayılı ilamıyla; “6360 sayılı Yasa uyarınca taraf teşkilinin sağlanması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra davacının tapu kaydına da dayandığı göz önüne alınarak tarafların iddia ve savunmalara ilişkin delilleri toplanıp işin esasına ilişkin araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 15.10.2019 tarihli ve 2016/215 Esas, 2019/356 Karar sayılı kararıyla, davaya konu olan yerlerin yol olarak kullanılmasının mümkün olmadığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından davaya konu olan ve kadastro tespitinde yol olarak bırakılan iş bu taşınmazların kadimden beridir davacı ve murisleri tarafından kullanıldığı, davacı ve murislerinin zilyetliğinde bulunduğu ve hiçbir zaman köy halkının kullanımına açılmış bir yolun buradan geçmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, 11.07.2019 tarihli teknik krokide (A) harfi ile gösterilen 24.66 metrekarelik kısmın 149 ada 13 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle, (B) harfi ile gösterilen 48.95 metrekaelik kısmın 149 ada 14 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Hazine, …, … ve fer’i müdahil … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine, …, … vekilleri ile fer’i müdahil … vekili temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmaz bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığını, yasal hasım aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini, tapu kayıtlarının taşınmaz bölümünü yol olarak okuduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucu Erdek ilçesi, Çakıl Mahallesi çalışma alanında bulunan ve yörede yapılan kadastro sırasında yol vasfıyla tespit harici bırakılan 11.07.2019 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen 73,61 metrekare yüzölçümündeki bölümün 149 ada 13 ve 149 ada 14 parsel sayılı taşınmazlara eklenerek tescil isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” 6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
6.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6.2.5. Kadastro sırasında tespit harici bırakılan bir yerin zilyedi lehine tapuya tesciline karar verilmesi için TMK’nın 713/1. maddesinde belirtilen tüm koşulların birlikte gerçekleşmiş bulunması gerekir. Kanun koyucu zamanaşımı ile taşınmaz iktisabı için gerekli koşulları tahdidi biçimde saymış olup, bu koşullardan biride zilyetliğin ‘’nizasız (davasız)’’ sürmesidir. Nizasızlık (davasızlık) koşulundan anlaşılması gereken taşınmaz mal zilyedi aleyhine açılan ve başarı ile sonuçlanan bir davanın bulunmamasıdır. Diğer bir deyişle zilyedin taşınmazdan el çekmesi sonucunu doğuracak bir hükmün varlığı çekişme yaratıp, kazanmayı sağlayan zilyetliği kesecektir. Bu anlamda gerek taşınmazın zilyedi tarafından tescil istemiyle açılıp aleyhine sonuçlanan davaların, gerekse zilyet aleyhine açılan mülkiyet ve el atmanın önlenmesi istemini içeren davaların niza (çekişme) sayılacağı şüphesizdir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince, davacı …, babaannesi adına tescil edilen 149 ada 13 parselin ve kendisi ile müşterekleri adına tescil edilen 149 ada 14 parselin devamı olduğu iddiasıyla teknik bilirkişi raporunun eki krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen ve kadastro sırasında “yol” vasfıyla tescil harici bırakılan taşınmaz bölümlerine yönelik dava açmış, çekişmeli (A) bölümünün babaannesine ait olan 149 ada 13 parsele eklenmesini, çekişmeli (B) bölümünün ise kendisi ve diğer paydaşları adına tapuda kayıtlı 149 ada 14 parsele eklenmesini talep etmiş, ekleme talep edilen parsellerin müstakilen davacıya ait olmadığı görülmekle, 149 ada 13 ve 14 parsellerin diğer paydaşlarının davaya muvafakati alınarak taraf teşkili hususundaki eksiklik giderilmiştir.
6.3.2. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadimden beridir davacı ve murisleri tarafından kullanıldığı, davacı ve murislerinin zilyetliğinde bulunduğu ve hiçbir zaman köy halkının kullanımına açılmış umumi yol olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmektedir. Dosya arasında yer alan ve zilyetlikle iktisaba engel teşkil edecek biçimde niza olarak kabul edilmesi gereken Erdek Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/4 Esas, 1998/44 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde, davacı Hazine tarafından eldeki dosya davacısı … ve dava dışı … … ve … … aleyhine, umumi yola vaki müdahalenin men-i ve kal istemiyle dava açıldığı, bu davanın eldeki dosyanın davacısı … ve dava dışı olan diğer şahısların aleyhine kabul kararı ile sonuçlandığı ve kesinleştiği, bu anlamda bahsi geçen karara konu taşınmaz ile eldeki davanın konusu taşınmazın aynı yer olduğunun tespiti halinde bahsi geçen ve derecattan geçerek kesinleşen kararın davacıların zilyetliğini kesen niza-çekişme niteliğinde olduğu açıktır.
6.3.3. Ne var ki, Erdek Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/4 Esas, 1998/44 sayılı kararının eki olan kroki ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenip çakıştırma yapılmak suretiyle, çekişmeli taşınmazın, daha evvel görülüp sonuçlanan el atmanın önlenmesi istekli davaya konu olan bölüm ile aynı yer olup olmadığı yöntemince belirlenmemiş, bahsi geçen ve zilyetlerin taşınmazdan el çekmesi sonucunu doğuran kararın eldeki dava yönünden niza oluşturup oluşturmayacağı hususu tartışılmadan karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez.
6.3.4. Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, davaya konu taşınmaz üzerinde yeniden keşif yapılmalı, refakate alınacak üç kişiden oluşan uzman fen bilirkişi kurulundan Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1995/4 Esas, 1998/44 sayılı dava dosyasındaki fen bilirkişi rapor ve eki olan kroki ile kadastro paftası haritası ölçekleri eşitlenip çakıştırılmak suretiyle uygulama yapılması istenilmeli ve denetime elverişli rapor alınmalı, bu şekilde çekişmeli taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olan bölüm ile aynı yer olup olmadığı ve Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1995/4 Esas, 1998/44 sayılı dosyasının niza oluşturup oluşturmadığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine, …, … ve müdahil … vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.