Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/4488 E. 2022/3831 K. 11.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4488
KARAR NO : 2022/3831
KARAR TARİHİ : 11.05.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının Maksutuşağı köyünde bulunan hudutları dava dilekçesinde yazılı taşınmazı 25 yılı aşkın bir zamandır nizasız, aralıksız, malik sıfatı ile zilyet olarak kullandığını, Hazine, köy tüzel kişiliği ile diğer üçüncü şahısların bu yerle bir ilgileri bulunmadığını, davacının tasarrufunun nizasız ve fasılasız olduğunu ileri sürerek, sınırları ve miktarı yapılacak keşifte tam olarak belirlenecek taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekili 17/07/2007 tarihli duruşmada 20/03/2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü hakkındaki davalarından feragat etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ve dahili davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/07/2007 tarihli ve 2006/503 E., 2007/409 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüyle, Kavurma mevkiinde bulunan ve fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen Doğusu: …’e ait tapulu taşınmaz, Batısı: 394 numaralı orman parseli, Kuzeyi: Kadastro harici boşluk, Güneyi: Kadastro harici boşluk ile çevrili bulunan 4588.49 m2 yüzölçümlü susuz tarla niteliğindeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, (B) harfi ile gösterilen bölümle ilgili davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar; Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 09/06/2009 tarihli 2009/6946-5919 sayılı kararıyla; “Pazarcık Orman İşletme Müdürlüğü tarafından dosya arasına gönderilen belgelerden çekişmeli taşınmazın yer aldığı Maksutuşağı köyünde 08/11/2004 tarihinde 169 nolu orman kadastro komisyonunca 6831 sayılı Yasa’ya göre orman kadastrosuna başlandığı, bu çalışmanın 26/11/2005 tarihinde sonuçlandırılarak sonuçlarının 10/04/2006 tarihinde ilan edildiğinin anlaşıldığı, dava sırasında yapılıp, ilan edilen orman kadastrosunun davanın tarafları ve dava konusu taşınmaz yönünden kesinleşmediği, eldeki tescil davasının aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü, Kadastro Mahkemesince bakılacak dava türlerinin 3402 sayılı Yasa’nın 26. maddesinde gösterildiği ve 6831 sayılı Yasa’nın 11. maddesine göre bu davalar dışında, altı aylık askı süresi içinde açılan orman sınırlaması ve 2/B madde uygulamasına itiraz davalarının da kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılacağı, bu nedenlerle tescil davasında asliye hukuk mahkemesinin, orman kadastrosuna itiraz davasında ise kadastro mahkemesinin görevli olduğunun kabul edilmesi gerektiği, görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında, temyiz aşaması da dahil olmak üzere tarafların her birince ileri sürülebileceği gibi re’sen de gözetilebileceği, Mahkemece anılan yönler göz önüne alınarak; orman kadastrosuna itiraz davasının, tescil davasından ayrılıp, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden görevsizliğe karar verilerek tescil davası elde tutulup orman kadastrosuna itiraz davasının sonucunun beklenmesi gerekirken, yargılamaya devamla, yazılı olduğu biçimde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozma kararı neticesinde tefrik kararı verilerek ayrı bir esasa kaydedilen tescil davasında, Maksutuşağı köyünün Dulkadiroğlu ilçesine bağlanması nedeniyle verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesi ile dosya kendisine gönderilen Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/10/2018 tarihli ve 2017/589 E., 2018/386 K. sayılı kararıyla; Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/503 Esas sayılı dosyasında 05/03/2007 tarihinde yapılan keşif, keşifte dinlenen yerel bilirkişi, tanıklar ve mahalli bilirkişiler ile dava konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 30 yıldan fazla süre ile davacı tarafından koşullarına uygun olarak tasarruf edildiğini bildirdikleri, dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen yerin orman sınırları içerisinde kalmadığı, (B) harfi ile gösterilen yerin ise orman sayılan yerlerden olduğu, yine (A) harfi ile gösterilen yer ile alakalı orman bilirkişisinin orman sınırlama hattının dışında orman sayılmayan, ziraatçı uzman bilirkişi de zilyetlikle iktisabı mümkün ve özel mülkiyete konu olan yerlerden olduğunu açıkladığı ve bu açıklamalara göre (A) harfi ile gösterilen dava konusu taşınmaz ile alakalı davanın kanıtlandığı, davacı vekilinin 17/07/2007 tarihli oturumda ise fenni bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen yer ile ilgili taleplerinden feragat ettiği ve Mahkemenin 22/05/2018 tarihli duruşmasında ise (A) harfi ile gösterilen yerin dava konusu edildiğine ilişkin beyanda bulunduğunun anlaşıldığı, hükmen tescili talep edilen yerde davacı haricinde hak iddia eden bir başka kişinin bulunmadığı, dolayısıyla açılan davanın haklı ve yerinde olduğu, bu yerin Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri gereği masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli arazi haline getirildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 20/03/2007 tarihli fenni bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.588,49 m2 mesahalı yerin aynı ada son parsel numarası verilerek davacı adına tesciline, 20/03/2007 tarihli fenni bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen yerin feragat gözetilerek ve ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma neticesinde karar verildiğini, görevsizlik kararı verilen dosyada yapılan keşif ile yetinilerek yeniden keşif yapılmadığını, raporların yetersiz olduğunu, hava fotoğrafı uygulaması yapılmadığı gibi imar ve ihya hususunun kanıtlanmadığını, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
6.2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 – 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17.maddesinde, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3 Değerlendirme
6.3.1. Dava, kadastro sırasında tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmaz bölümünün TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak davacı adına tapuya tescili isteğine ilişkindir. TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda husumetin yasal hasım konumundaki Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda dava, Hazine ile Maksutuşağı köyü tüzel kişiliği aleyhine açılmış olup, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmiş, ancak 6360 sayılı Kanun gereğince ilgili kamu tüzel kişisi olarak, davada yeralması gereken Maksutuşağı köyünün bağlandığı Dulkadiroğlu Belediye Başkanlığının da davaya dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır.
6.3.2. Öte yandan Mahkemece, Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddesinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün hangi tarihte ve hangi nedenle tescil harici bırakıldığı araştırılmamış, çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, alınmış ise imar planının hangi tarihte kesinleştiği sorulup saptanmamış, zilyetlik süresinin belirlenmesinde esaslı unsur olan hava fotoğraflarından usulüne uygun faydalanılmamış, hava fotoğraflarının jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından stereoskopik aletle incelenmesi gerektiği halde, inceleme bu konuda uzman olup olmadığı anlaşılamayan orman mühendisi tarafından yapılmış, taşınmazın evveliyatı, kullanım süresi, niteliği ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı hususlarına ilişkin açıklama içermeyen yetersiz tek kişilik ziraatçi bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
6.3.3. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle Dulkadiroğlu Belediye Başkanlığını davaya dahil etmek üzere davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı, bu yolla taraf teşkili tamamlandıktan sonra dahili davalıdan savunma ve delilleri sorulup saptanmalı, çekişmeli taşınmazın hangi tarihte niçin tescil harici bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden, imar planı kapsamında kalıp kalmadığı ilgili belediyelerden sorularak belirlenmeli, imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının onaylı bir örneği dosyaya getirtilmeli, dava konusu taşınmaz bölümüne ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre taşınmaz bölümü imar planı kapsamında ise imar planının onay tarihinden, değilse dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
6.3.4. Ziraat mühendisi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmaz bölümünün tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;
6.3.5. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümünün kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümünün niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten, önceki raporların irdelenerek çelişkinin sebebinin açıklandığı ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli;
6.3.6. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor aldırılmalı;
6.3.7. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
6.3.8. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, yazılı olduğu şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, davanın konusunun bozma kararı neticesinde tefrik kararı verilen (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü olmasına rağmen Mahkemece dava konusu olmayan (B) bölümü hakkında hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.