YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4418
KARAR NO : 2022/2823
KARAR TARİHİ : 06.04.2022
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, … ili, … ilçesi, … köyü, … parsel sayılı taşınmazın 1987 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında davalı N.. A.. adına yapılan tespite Hazine tarafından itiraz edildiği halde tapulama komisyonunun 25/01/1988 tarih 26026 sayılı kararı ile tekrar davalı adına tesciline karar verildiğini, ancak taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerden olduğundan içinde harnup ağaçları bulunduğunu, taşlık kayalık olup ekilmeyen yerlerden olduğundan, zilyetliğin söz konusu olamayacağını, bu yer üzerinde bulunan harnup ağaçlarının 40-50 yıllık olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı N.. A.., davaya konu arsayı 1992 yılında Gülsüm Demir isimli şahsa devrettiğini ve tapu dairesinde devir işlemini gerçekleştirdiklerini daha sonra öğrendiği kadarıyla Gülsüm Demir’in de başka bir şahsa bu arsayı satarak devrettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28/05/1992 tarihli ve 1991/297 E., 1992/189 K. sayılı kararıyla; Hazine yönünden tespitin henüz kesinleşmediği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 07/10/2009 tarihli ve 2009/8872-9602 sayılı ilamı ile; “ …çekişme konusu … parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının 4.6.1984 tarihinde düzenlendiği; Hazine ve dava dışı kişinin itirazının kadastro komisyonunca reddine ilişkin kararın ilgililere tebliğ edildiği, süresinde kadastro mahkemesinde dava açılmadığından kadastro tespit tutanağının 01.07.1989 tarihinde kesinleştiği ve aynı tarihte tapuya tescil edildiği; davanın ise 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 29.7.1991 tarihinde açıldığı; hüküm tarihinden sonra taşınmazın satışlar yoluyla el değiştirdiği, taşınmazın halen dava dışı M.. Ş.. adına kayıtlı bulunduğu, kadastro tespit tutanağının kesinleşmiş olduğu gözetilerek taraflar arasındaki çekişmenin görevli olan genel mahkemece giderilmesi gerekeceği” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
… 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/133 E. 2010/210 K. 27/04/2010 tarih sayılı yetkisizlik kararı üzerine yargılama devam eden yetkili … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli ve 2018/13 E., 2019/394 K. sayılı kararıyla; taşınmazın evvelinde N.. A..’nın dedesi … ve ailesi tarafından hemen yakında yer alan evin bahçesi-avlusu gibi kullanıldığı, üzerindeki harnup ağaçlarından faydalanıldığı, davarcılık işi için besledikleri hayvanların barınması için ağıl yaptıkları, odunlarını koydukları, …’un … isimli eşinden önce öldüğü ve …’ın bu taşınmazı torunu …’ya verdiği, kadastro geçtikten yani 1984 yılından sonra …’nin burayı köyden M.. D.. isminde birine onun da dahili davalı M.. Ş..’e sattığı, bu şekilde kullanımın 1984 yılında yapılan kadastro çalışmalarından önce 1955 yıllarından itibaren bu şekilde gerçekleştiği, bu eylemlerin zilyetlik kastı ve malik sıfatı ile gerçekleştiği, yine davalı ve öncesinde murislerinin kullanımında kimse ile ihtilafları olmadığının tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile sabit olduğu, bilirkişi raporlarındaki tespitler ile taşınmazın imar ihya ile kazanabilecek yerlerden olup, imar ve ihyasını 1955 yıllarında tamamlandığı, bu halde kadastro çalışmalarının yapıldığı tarih olan 1984 yılına kadar TMK’nın 715. maddesi ile 3402 Yasanın 14. ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki söz konusu taşınmazın zilyetlikle ve zamanaşımı yolu ile kazanılamayacağını, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; taşınmazın imar ve ihyasının 1955 yıllarında tamamlandığı ve kadastro çalışmalarının yapıldığı tarih olan 1984 yıllarına kadar 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17 maddelerindeki koşulları sağladığı belirtilmişse de aynı raporda 1955 yılında memleket haritası oluşturmak için çekilen hava fotoğraflarında davaya konu zeminin tamamen boş olduğu, tanık ifadelerinde geçen 2 adet harnup ağaçlarının ise aynı ada 2 no.lu parsel içerisinde olduğu belirtildiği, yine aynı raporda tespit günü olan 24/10/2016 tarihi itibariyle en büyük ağacın yaşı 20 olup ağaçların yaşları da 1984 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında mevcut dahi olmadıklarını gösterdiği, raporda 50-60 yaşında olduğu belirtilen harnup ağaçlarının ise doğada kendiliğinden yetişen ağaçlardan olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda … ili … ilçesi … köyü çalışma alanında bulunan … parsel sayılı 516,00 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ceddinden intikalen ve taksimen …’nın 40-45 seneyi aşkın zamandır zilyetliğinde iken 1980 yılında kayıtsız ve şartsız torunu N.. A..’ya hibe ettiği belirtilerek N.. A.. adına tespit edilmiş, komisyona yapılan itirazın reddedilmesi neticesinde tescil edilmiş, bilahare taşınmaz satış ve devir işlemleri nedeniyle kayden M.. Ş..’e devredilmiştir.
Uyuşmazlık, Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2.Hukuki Nitelendirme
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 – 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.
6.3.Değerlendirme
Kararın (IV/2.) nolu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.