Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/4261 E. 2022/3087 K. 13.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4261
KARAR NO : 2022/3087
KARAR TARİHİ : 13.04.2022

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, Alanya Belediye Başkanlığı ve … aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine ilişkin verilen kararın, davalı Hazine tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği rızai Taksim Sözleşmesinde … renkte boyanan, yaklaşık 8.000 m² yüzölçümlü tarım arazisinin davacının zilyetliğinde olduğunu, bu yer üzerinde halen sebze üretimi yapıldığı, dört adet sebze serası ile bu yer ile bağlantılı davacıya ait ev ve müştemilatı bulunduğunu, ev ile seraların bulunduğu alan arasında yol şeklinde görünen bağlantının umuma açık yol olmayıp sadece davacının kendi seralarına gitmek için kullandığı bir bağlantı alanı olduğunu, davacının dedesi ile babası zamanından beri bu yere aynı amaçlı zilyet edildiğini, davacının babasının da 2003 yılında ölmesi ile kendisinin zilyetliği devam ettirdiğini, yani dedesi ile babasının eklemeli zilyetliğini sürdüregeldiğini, davacının dedesinin zamanında daha geniş alanı kapsayacak şekilde zilyet edinildiğini, aynı babadan gelen akrabaların bu geniş araziyi Rızai Taksim Sözleşmesi uyarınca aralarında bölüştüklerini ve her bir zilyetin kendisine fiilen tahsis olunan yerleri kullanageldiğini, sunulan Rızai Taksim Sözleşmesine göre davacıya düşen yerin 12 sıra numarası ile gösterildiğini ileri sürerek yaklaşık 8.000 m² yüzölçümlü yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 25/01/2019 havale tarihli beyan dilekçesinde taleplerinin davacı adına tapu tescil isteminde bulundukları taşınmazların; 210 ada 52, 53, 54, 49 parseller ile 210 ada 56 parsel sayılı taşınmazda a1 harfi ile gösterilen kısım olduğunu belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’ nun 17. maddesinde sayılan imar ve ihya edilerek kazanılacak yerlerden olmadığını, ayrıca taşınmaz imar ve ihya edilerek kazanılacak yerlerden olsa bile taşınmazın imar ve ihyasının henüz tamamlanmadığını, tamamlandığı farz edilse bile tamamlama zamanından itibaren işleyecek zamanaşımı süresinin dolmadığını, dava koşullarının oluşmadığını, zilyetlik süresinin dolmadığını ileri sürerek davanın reddini, taşınmazın TMK’nın 713/6 maddesi gereğince Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Dahili davalı … Belediyesi Başkanlığı vekili, belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini ayrıca süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.05.2019 tarihli ve 2018/32 Esas, 2019/337 Karar sayılı kararıyla; Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 1957 yılında yapılmış tesis kadastrosu, 1984 yılında yapılmış Orman kadastrosu, 2013 yılında yapılmış tescil harici taşınmazların tesis kadastrosu ve 2017 yılında yapılan imar uygulaması bulunduğu, arazi tesisi kadastrosunda tescil harici bırakılan yerlerin paftasında gösterildiği tarihten itibaren makul süre içinde açılmış bulunan davalar dışında tescil harici olarak gösterildiği tarihten imar planına alındığı tarihe kadar 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olması gerekmesi, davacının arazi tesis kadastrosu kesinleştikten imar planına alındığı tarihe kadar 20 yılı aşkın süredir kullanımının olması, kamu malı (orman, resmi bina ve tesis, tahsisli/ kadim mera, yaylak, kışlak, kayalık, tepelik, göl vb.) olmayan taşınmaz üzerinde, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 713. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14 ve 46. maddeleri gereğince; zilyet olan kişinin, tanık ve mahalli bilirkişi anlatımlarına göre olağanüstü zamanaşımına ilişkin süreyi eklemeli zilyetlik olarak doldurduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde aralıksız ve çekişmesiz tarım faaliyetinde bulunduğu, orman bilirkişileri ve zirai bilirkişi raporlarına göre dava konusu taşınmazın tarım arazisi vasfında ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmayan yerlerden olduğu, zilyetlikle mülk edinme koşulları taşınmaz mal zilyedi lehine oluştuğu gerekçesiyle tescil harici taşınmazlara yönelik tesis kadastrosu sırasında davalı … adına tapuya tescil edilen Antalya ili Alanya ilçesi Türkler köyü 210 ada 49, 52, 53, 54 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 210 ada 56 parsel sayılı taşınmazın ise davalı … adına bulunan tapu kaydının iptali ve tefriki ile Orman Mühendisi … …, Ziraat Mühendisi …’ın 10/10/2018 tarihli raporunda “a1” harfi ile gösterilen “205,54m²”lik kısmının davacı adına geri kalan kısmının ise … adına tapuya kayıt ve tesciline, diğer davalılar yönünden ise tapu kayıt maliki olmamaları nedeniyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme kararının eksik inceleme neticesine dayandığını, usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, dava konusu yerin kadastro çalışmaları sırasında imar ihya görmediğini, imar ihyaya dayalı kazamının şartlarının hiçbirinin oluşmadığını, dolayısıyla niteliği itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altına olması gereken yerlerden olduğunun açık olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2019 tarihli 2019/659 Esas, 2019/801 Karar sayılı kararıyla; Dava her ne kadar TMK’nın 713/1 maddesi gereğince açılan tescil istemine ilişkin ise de, yargılama devam ederken dava konusu taşınmazların davalı hazine adına tescil edilmesiyle davanın tapu iptal ve tescil davasına dönüştüğü, yargılamanın bu şekilde sürdürüldüğü, dava konusu taşınmazların tarım arazisi vasfında olduğu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmayan yerlerden olduğu, zilyetlikle edinme koşullarının davacılar lehine gerçekleştiği, bu şekilde İlk Derece Mahkemesince davalı … adına bulunan tapu kayıtlarının iptali davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi ve diğer davalılar yönünden de tapu kayıt maliki olmamaları nedeniyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus olmadığından, davalı Hazine vekilinin istinaf isteminin esastan reddine dair karar verimiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili kararın (IV/2) no.lu bendinde yer verilen nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava konusu taşınmazlar yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılmış, 2013 yılında geçici 8. madde kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Antalya ili Alanya ilçesi Türkler Mahallesi 210 ada 49 parsel sayılı 228,10 m2 , 210 ada 53 parsel sayılı 402,27 m2-, 210 ada 54 parsel sayılı 276,27 m2 yüzölçümlü taşınmazlar 1998 yılından bu yana; 210 ada 52 parsel parsel sayılı 6.423,80 m2 yüzölçümlü taşınmaz 1996 yılından bu yana tarla vasfıyla …’ın kullanımında olduğu belirtilerek 210 ada 56 parsel sayılı 750,96 m2 yüzölçümlü taşınmaz ise 1997 yılından bu yana … … kullanımında olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2.İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 – 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17.maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “ Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. “ düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (III.) no.lu bendinde yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine, kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davalı Hazine’den harç alınmasına yer olmadığına, 13/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.