Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/4039 E. 2022/2353 K. 22.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4039
KARAR NO : 2022/2353
KARAR TARİHİ : 22.03.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen mera kaydının iptali ile tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde birleştirilen davalarda davacılar … ile … tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı; mera olarak tespit ve tescil edilen 125 ada 126 parsel sayılı taşınmazın 2.000 m2’lik kısmının kendilerine ait olduğunu, taşınmazda 80 yıllık evlerinin bulunduğunu belirterek bu kısma ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen 2015/268 Esas sayılı davada davacı, mera olarak tespit ve tescil edilen 125 ada 126 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan 83 m2’lik kısma ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
3. Birleştirilen 2015/269 Esas sayılı davada; davacı …, … köyünde ikamet ettiğini, oturduğu ev ve müştemilatının babası tarafından 1975 yılında yapıldığını ve kadastro çalışmaları sırasında 125 ada 126 parsel sayılı taşınmazın köy tüzel kişiliği adına mera olarak tespit edildiğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, 125 ada 126 parsel sayılı taşınmazdan ev olarak kullanageldikleri kısmın tapusunun iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
4. Birleştirilen 2018/73 Esas sayılı davada; davacı … … köyünde ikamet ettiğini, dava konusu taşınmazların ebeveynlerinden kaldığını, söz konusu taşınmazın mera ile ilgisinin bulunmadığını, 125 ada 126 parsel sayısıyla davalılar adına mera olarak tapuya kaydedilen ancak mülkiyeti kendisine ait olan ve evveliyatından bu yana tapulu bulunan taşınmazın tapusunun iptali ile müstakilen adına kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Hazine vekili asıl ve birleştirilen davalarda davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkeme asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemece verilen kabul kararlarına karşı Hazine vekili temyiz isteğinde bulunmuştur.
2. Bozma Kararları
Asıl ve birleştirilen 2015/268, 2015/269 ve 2018/73 Esas sayılı davalarda verilen kabul kararları Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuş, temyize konu birleştirilen 2015/269 Esas sayılı davada verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/03/2015 tarihli ve 2015/101 E., 1510 K. sayılı kararıyla “Taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği üzerinde durulup bu hususta davacıdan izahat alınmalı, taşınmazın müstakilen davacıya kalan yer olduğunun anlaşılması, başka bir ifade ile aktif dava ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılması halinde çekişmeli taşınmaz içerisinde fen bilirkişisi tarafından ayrı ayrı gösterilen bölümlerin davalı olup olmadığı araştırılarak davalı bölümlerin akıbetleri hakkındaki belgeler getirtilmeli, gerektiğinde davaların birleştirilmesi gerekip gerekmediği üzerinde durulmalı, komşu köyler halkından tarafsız, yaşlı, dava konusu taşınmazı iyi bilen üç kişilik mahalli bilirkişi isim listesi kolluk vasıtası ile temin edilerek dosya ikmal edilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde; fen bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu, komşu köyden ve aynı köyden yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları huzuru ile yeniden keşif yapılmasının” gereğine değinilerek temyize konu birleştirilen 2018/73 Esas sayılı davada verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/03/2018 tarihli ve 2015/12409 E., 2018/1475 K. sayılı kararıyla “Taşınmazın bulunduğu bölgeye ait 1961 tarihi ve öncesine ait tüm hava fotografları getirtilmeli, yine taşınmazın bulunduğu bölgeyi 1961 yılından öncesini bilebilecek komşu köylerden seçilmiş yerel bilirkişiler tespit edilmeli, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra komşu köylerden seçilmiş üç kişilik bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca Hazineye intikal eden yerlerden olup olmadığı, mera olarak sınırladırıldığı 1961 yılından geriye doğru davacı ya da maliki evvellerinin 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmasının” gereğine değinilerek bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararlarına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 2015/268 E., 2015/269 E. ve 2018/73 E. sayılı davalar, 2015/267 E. sayılı davada birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda; 2015/269 Esas sayılı davada dava konusu taşınmazın mera olarak haritaya bağlandığı, 1961 yılından geriye doğru 20 yıllık nizasız ve fasılasız olarak zilyetlik olgusunun davacı tarafından ispatlanması gerektiği, keşif sırasında dinlenen tanıklar ve mahalli bilirkişilerin beyanlarının 1961 yılından geriye dönük 20 yıllık zilyetlik olgusunun ortaya koymaktan uzak ve soyut beyanlar olduğu ve yeterli bilgi içermediği, bunun yanında yapılan keşif sonucu harita bilirkişisi tarafından hazırlanan 24/12/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; hava harita fotoğrafları üzerinden yapılan incelemede 1955 ve 1957 tarihli hava harita fotoğraflarında bölgede yapıların olduğu, dava konusu taşınmazların etrafında yapıların bulunduğu; ancak davaya konu alanda tarım arazisi özelliğinin bulunmadığı, dava konusu alanda bina ve yapıların olmadığı, bunun yanında dava konusu olan yerin mera parseli olan 125 ada 126 parsel ile bir bütün olarak göründüğünün belirtildiği, bu haliyle 1955 ve 1957 tarihli hava fotoğrafları ile davacının zilyetlik iddiasının aksinin ortaya konulduğu, bu haliyle davacı tarafından dava konusu taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanma şartlarının oluştuğunun ispat edilemediği gerekçesiyle 2018/73 Esas sayılı davada hava fotoğrafları üzerinden yapılan incelemede 1955 ve 1957 tarihli hava harita fotoğraflarında bölgede yapıların olduğu, dava konusu taşınmazların etrafında yapıların bulunduğu; ancak davaya konu alanda tarım arazisi özelliğinin bulunmadığı, dava konusu alanda bina ve yapıların olmadığı, bunun yanında dava konusu olan yerin mera parseli olan 125 ada 126 parsel ile bir bütün olarak göründüğünün belirtildiği, bu haliyle 1955 ve 1957 tarihli hava fotoğrafları ile davacının zilyetlik iddiasının aksinin ortaya konulduğu, bu haliyle davacı tarafından dava konusu taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanma şartlarının oluştuğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, temyize konu olmayan asıl dava ve birleştirilen 2015/268 Esas sayılı davalarda da davanın reddine karar verilmiştir.
4. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen 2018/73 Esas sayılı davada davacı … ile birleştirilen 2015/269 Esas sayılı davada davacı … temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Birleştirilen 2018/73 Esas sayılı davada davacı … temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu edilen taşınmazı atalarının 1. Dünya Savaşından sonra köye gelmesi ile sahiplendiklerini, taşınmazın mera olmadığı hususlarının sübut bulduğunu, eksik araştırma ile hukuka aykırı karar verildiğini öne sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Birleştirilen 2015/269 Esas sayılı davada davacı … temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu edilen taşınmazı atalarının 1. Dünya Savaşından sonra köye gelmesi ile sahiplendiklerini, taşınmazın mera olmadığı hususlarının sübut bulduğunu, eksik araştırma ile hukuka aykırı karar verildiğini öne sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı açılan mera kaydının iptali ve tescil talebine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46. maddesinde, “Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanun’un 37. maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur. Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii suretiyle verilen yerler (işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın, hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur. Bu şekilde hak sahipleri adına tespit ve tescil işlemleri gerçekleşinceye kadarki süre içinde evvelce tahakkuk ettirilenler de dahil olmak üzere ecrimisil alınmaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Çekişmeli 125 ada 126 parsel sayılı taşınmaz mera vasfıyla 55 no.lu Toprak Tevzii Komisyonunca tahsisli mera olarak tutanağa bağlanmış, Mera Komisyonunun 03/02/2006 tarihli 2006/04 sayılı kararı ile orta malı olarak özel sicile yazılmıştır.
6.3.2. Davacılar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adlarına tescilini talep etmiştir.
6.3.3. Dosya içeriğine, toplanan delillere göre bozma kararı gereğince araştırma ve inceleme yapılarak (II.) no.lu paragrafta belirtilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30’ar TL onama harcının temyiz eden davacılar … ve …’den alınmasına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.