Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/4030 E. 2022/2096 K. 15.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4030
KARAR NO : 2022/2096
KARAR TARİHİ : 15.03.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle, Artvin ili Yusufeli ilçesi Esandal köyü 190 ada 10, 18 parsel, 192 ada 3 parsel, 193 ada 9 parsel, 194 ada 3 parsel, 195 ada 3 parsel, 196 ada 3 parsel, 198 ada 1 parsel, 198 ada 10 parsel, 200 ada 11 parsel, 201 ada 3 parsel sayılı taşınmazların kendisine … …’den miras yolu ile intikal ettiğini, … …’ün bu taşınmazları … …’ın Bursa 12. Noterliğince düzenlenen vasiyetname ile kazandığını, ancak kendisi Bursa’da iken davalı … ‘ın bu yerleri kendi üzerine yazdırdığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle, 201 ada 3 parsel, 195 ada 3 parsel, 193 ada 9 parsel ve 194 ada 3 parsel sayılı taşınmazın babasından kaldığını, 193 ada 9 ve 194 ada 3 parsel üzerindeki yapıları kendisinin yaptığını, diğer taşınmazlar üzerinde de 20 yıldan fazla süredir zilyet olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30/04/2015 tarihli 2011/52 E. 2015/300 K sayılı kararıyla, 193 ada 9, 194 ada 3, 195 ada 3, 196 ada 3 ve 201 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın reddine, diğer taşınmazlar hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. YARGITAY BOZMA İLAMI
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01/07/2019 tarihli 2016/9442 E., 2019/4942 K. sayılı kararıyla; “…193 ada 9 parsel, 194 ada 3 parsel, 195 ada 3 parsel ve 201 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davacı vekilinin temyiz istemi süre yönünden reddedilip Davacı …’in çekişmeli taşınmazların 07.12.1993 tarihli vasiyetname ile kendi murisi … …’e vasiyet edildiğini, onun ölümü ile de kendisine kaldığını bildirerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini talep ettiği, çekişmeli taşınmazların tapu maliki … olup, … … ve … … terekesine göre 3. kişi durumunda olduğu, yapılan keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıkların, çekişmeli taşınmazın davacının murisinden ne suretle davacıya intikal ettiği konusunda bilgilerine başvurulmadığı, davacının murisinin dosya arasındaki veraset ilamına göre davacı dışında başkaca mirasçısının da olduğu, davacının tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemiyle dava açtığı taşınmazların … … tarafından murisi … …’a vasiyet edildiğini iddia ettiği, ancak öncesinde murisine ait olduğu anlaşılan taşınmazların kendisine ne şekilde geçtiği (taksim, satış, bağış vs.) hususunda açıklama yapmadığı Mahkemece de bu hususta açıklama istenmediği, elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda mirasçılardan birisi tek başına taşınmazın adına tescili istemiyle dava açamayacağı gibi, bu şekilde açılan davalara diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması suretiyle devam edilmesinin mümkün olmadığı, somut olayda; mahkemece davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı hususunda bir araştırma yapılmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
VI. BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
Mahkemenin 09/10/2019 tarihli ve 2019/302 E., 2019/526 K. sayılı kararıyla;
HMK’nın 114/1-d hükmüne göre taraf ehliyetinin dava şartlarından olduğu, HMK’nın 115. maddesi uyarınca, mahkemece dava şartlarının bulunup bulunmadığının davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılıp, dava şartının noksan olması halinde davanın usulden reddedileceği, somut olayda, davalının muris … … terekesine karşı üçüncü kişi durumunda olduğu, davacının murisinin dosya arasındaki veraset ilamına göre davacı dışında başkaca mirasçısının da bulunduğu, davacının dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış olduğu ve satış, bağış yahut taksim gibi geçerli bir sebebe dayanarak taşınmazların kendisine intikal ettiğini ispat edemediği, davacı terekeye ait bir taşınmazın tereke varisi olmayan malikine karşı tapu kaydının iptali ve tescili için dava açtığı, kural olarak dava açmak tasarrufi bir işlem olup, mirasçılardan biri veya bir kısmı tek başına adına tescil isteyemeyeceği, tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla da davanın yürütülmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece bozmadan sonra yapılan 06.09.2019 tarihli duruşmada davacının bizzat dinlendiğini, dava konusu taşınmazların babasının teyzesi … … tarafından yazılı vasiyetname ile babasına intikal ettiğini, babasının sağlığında çocukları arasında her hangi bir taksim yapmadığını, babasının vefatı ile dava konusu taşınmazların kardeşi Hava ile kendisine intikal ettiğini, taşınmazların intikali için ayrı bir işlem yapılmadığını taşınmazların kendisi ve kardeşine intikal etmesinin nedeninin babasının vefatı olduğunu, önceki celselerde vermiş olduğu dilekçesinde de belirtmiş olduğu şekilde kardeşinin hissesine düşen payın kendisine bağışladığını ancak duruşmada vekili bulunamadığından bağış kelimesini tam anlatamadığı, halk ağzı ile pay istememe şeklinde beyanda bulunduğunu, buna ilişkin (kardeşinin pay istemediği olarak açıklanan (ancak şeklen yazılı bağış senedi içeriğine sahip) dilekçeyi ibraz etmek için süre istemiş olmasına, yazılı belge 09.10.2019 tarihli duruşmada mahkemeye sunulmuş olmasına rağmen, Geçerli bir vasiyetname ile müvekkilinin murisine ve ondan da diğer mirasçının bağış iradesi ile dava konusu taşınmazların mülkiyetlerinin tek başına maliki olan müvekkiline çekmiş olmasına, bu iradenin gösterilmiş olmasından çok sonra dava açılmış olmasına rağmen zorunlu dava arkadaşlığı ileri sürülerek taşınmazların tereke ile hiç bir bağı olmayan kişiye hukuk eliyle bırakılmasının yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi irsen intikal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
3.1.1. Çekişmeli temyize konu 198 ada 10, 190 ada 18, 192 ada 3, 198 ada 1 ve 200 ada 11 parsel sayılı taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”,
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi ” Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. ” hükmünü içermektedir.
3.2.3. TMK’nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.
3.2.4. TMK’nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de;
“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.
3.2.5. TMK’nın 702/4. maddesinde “…ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır…” hükmü öngörülmüştür. Buna göre; olağan koruma eylemleri ve buna bağlı olarak onarımlar, mahsullerin toplanması bozulacak olanların satılması, acele olarak yapılması zorunlu bulunan işlemin yerine getirilmesi ile istihkak, el atmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin saptanması gibi taksimi mümkün olmayan talepler, ortaklardan her biri tarafından dava yoluyla ileri sürülebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 20.03.2013 tarihli ve 2012/8-861E.,2013/391 K.; 05.10.2016 tarihli ve 2014/14-1243 E., 2016/958 K. sayılı kararları)
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Mahkemece, bozma kararı çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bu hususun tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, uyulan bozma ilamında davalının terekeye göre 3. kişi konumunda olması nedeniyle öncesinde murisine ait olduğu anlaşılan taşınmazların kendisine ne şekilde geçtiği (taksim, satış, bağış vs.) hususunda açıklama yapılmasına değinilmiş, davacı tek mirasçı kardeşi …’nın miras hissesini kendisine bağışladığını beyan etmiş ve mirasçı … tarafından imzalanan mirastan feragat dilekçesini dosyasına sunmuş olup, muris … …’ün terekesinde davacı ve … dışında mirasçı olmadığına göre mahkemece verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
3.3.2. Hal böyle olunca davacının dava ehliyeti bulunduğuna göre davanın esasına girilerek toplanan deliller değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden ret kararı verilmesi isabetsizdir.
VIII. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.