Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/2821 E. 2022/43 K. 10.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2821
KARAR NO : 2022/43
KARAR TARİHİ : 10.01.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflara arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar, bir kısım davalılar … … ve müşterekleri vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar … ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; dava konusu 2615 ve 2616 parsel sayılı taşınmazların iskan idaresi tarafından müvekkillerinin murisleri olan … ve müşterekleri ile …’in kardeşi …, eşi … ve kızı … adına tevzi ve tahsis edildiğini ancak bu kayıtlar tapu kütüğüne geçirilirken, taşınmazların maliki olarak yalnızca …, eşi … ve kızı …’nin gösterildiğini, bilahare … ve müşterekleri tarafından dava konusu taşınmazların 3. kişiye satıldığı ve 3. kişinin de taşınmazları davalılara sattığı, ancak bu satışların, taşınmazlarda müvekkillerinin de hakkı bulunduğu için hata ve hile yoluyla yapıldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar … … ve müşterekleri cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların babaları … adına tapuda kayıtlı olduğunu ve bu tapu kaydının da kadastro tespiti sırasında taşınmazlara revizyon gördüğünü, babaları …’in taşınmazları tapu kaydı ile satın alırken iyiniyetli olduğunu, kendisinden taşınmazların iskan idaresi tarafından kime tevzi ve tahsis edildiğini bilmesinin beklenemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazlar iskanen, davacıların murisi de dahil olmak üzere 8 kişi adına tevzi ve tahsis edildiği halde, tapu kaydının …, eşi … ve kızı … adına oluşturulmuş olmasının yolsuz olduğu, yolsuz olarak oluşan tapu kaydının davalıların murisine intikalinin de yolsuz olduğu, dava konusu taşınmazların davacılar tarafından kullanıldığı, davalıların ise dava konusu taşınmazların sınırında bulunan dava dışı 2617 parsel sayılı taşınmazı kullandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, “dava konusu 2615 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile iskan kaydında adı geçen birader Selim’in payına (1/8) bu payın (…, …, … adlarına, …’in Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/782 Esas, 2007/690 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında), …’nin oğlu …’in payına (1/8) bu payın … …, … adlarına …’in Siliviri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1252 Esas, 2008/1163 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında), … … oğlu … (1/8), … … oğlu … … … … (1/8), … … oğlu … kızı … (1/8), … (1/8) olacak şekilde tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu 2616 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile iskan kaydında adı geçen birader Selim’in payına (1/8) bu payın (…, …, … adlarına …’in Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/782 Esas, 2007/690 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında), …’nin oğlu …’in payına (1/8) bu payın … …, … adlarına …’in Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1252 Esas, 2008/1163 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında), … … oğlu … (1/8), … … oğlu … … … … (1/8), … … oğlu … kızı … (1/8), … … … (1/8) olacak şekilde tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde, bir kısım davalılar … … ve müşterekleri vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
Bir kısım davalılar … … ve müşterekleri vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların, müvekkillerinin babaları … tarafından … …’dan satın alındığını, … …’a taşınmazları satan … ve müştereklerinin yolsuz işlem yapıp yapmadığını …’in bilebilecek durumda olmadığını, … tarafından taşınmazların iyiniyetli olarak iktisap edildiğini ve dava konusu taşınmazların yıllarca … tarafından işlendiğini belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda Silivri/ Değirmenköy Mahallesi çalışma alanında bulunan 2615 parsel sayılı 2.880,00 metrekare ve 2616 parsel sayılı 3.780,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, aynı tapu kaydı uyarınca ayrı ayrı davalılar … … ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dava; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi şöyledir.
“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi şöyledir.
“Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”
3.2.3. Bkz. İçtihadı Bileştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 01/11/1944 tarih 30 sayılı kararı
3.3. Değerlendirme
Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazlara uygulanan 18/03/1953 tarih, 80 sıra numaralı tapu kaydı incelendiğinde; kaydın tesisi olan Ocak 1935 tarih, 1049 sıra numaralı tapu kaydının, … ve kızı … adına seviyen iskan yoluyla oluştuğu, tapu kayıt maliklerinin, 22/10/1945 tarih 11 ve 10/04/1947 tarih 156 sıra numaralı tapu kayıtlarıyla taşınmazı … …’a sattıkları, … …’ın da 18/03/1953 tarih, 80 sıra numaralı tapu kaydıyla taşınmazı davalıların murisi … …’e sattığı, söz konusu tapu kaydının kadastro sırasında dava konusu 2615 ve 2616 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gördüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ileride kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında, menkul mallarda 988 ve 989 tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK’nin 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3. kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunun bilen veya bilmesi gereken 3. kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; davalılar tarafından, dava konusu taşınmazların, murisleri olan babaları … … tarafından, tapu kaydı uyarınca 3. kişi olan … …’dan iyiniyetli şekilde satın alındığı, bu işlemin tapu siciline güvenilerek yapıldığı, yine … …’a yapılan devrin yolsuz olup olmadığının babaları tarafından bilinemeyeceği gibi kendisinden bu hususu bilmesinin de beklenemeyeceği ileri sürülmüş olmasına rağmen, Mahkemece bu hususta gerekli araştırma ve inceleme yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması isabetsiz olduğu gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi uyarınca hakim, doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar vermek zorunda olup, Mahkemece dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptaline karar verildiği halde, taşınmazlar 8 pay kabul edilip, yalnızca 6/8 payı ile ilgili olarak hüküm kurulup, taşınmazların 2/8 payının açıkta bırakılmış olması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davalıların murisi … …’in iyi niyetli olup olmadığı, bir başka ifade ile 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının tespiti bakımından, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda mahkemece gerekli araştırma ve inceleme yapılmalı, taraf delilleri bu yönü ile eksiksiz toplanmalı, bildirilen tanıklar mahallinde yapılacak keşifte dinlenilmeli, davalıların murisi …’in iyiniyetli olarak hareket edip etmediği duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalı, bunda sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bir kısım davalılar … … ve müşterekleri vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.