YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2393
KARAR NO : 2022/2979
KARAR TARİHİ : 11.04.2022
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel istekli dava sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince tapu iptal ve tescil isteminin reddine, bedel isteminin kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı…’in 36 ada 38 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümü oğlu olan davalı …’e temlik ettiğini, davalı …’in de taşınmazı arkadaşı olan davalı …’e ve davalı … …’nin de diğer davalı …’e devrettiğini, mirasbırakanın 2006 yılından itibaren fiil ehliyetini haiz olmadığını, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, diğer davalıların davalı … ile el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ve kötüniyetli olduklarını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmadığı taktirde taşınmazın değerinin 1/2’sinin davalı …’den tahsiline, bunun da mümkün olmaması halinde tenkise karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı …, davacının kendisine bir takım borçları olduğunu, dava konusu taşınmazın bedeline mahsuben sulh olmaya hazır olduğunu beyan etmiştir.
Davalı …, dava konusu taşınmazın davalı … tarafından satıldığını, tapu kaydına 18.925,00 TL bedelli ipotek şerhi konulduğunu tespit ettiğini, kendisinin bu parayı vererek ipoteği kaldırdığını, tapu kayıtlarına güvenerek davalıdan taşınmazı satın aldığını, 18.925,00 TL dışındaki miktarı elden davalı …’e ödediğini, davalı …’le hiç görüşmediğini, iyiniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … ise davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 28/07/2017 tarihli raporu ile mirasbırakan…’in dava konusu taşınmazın davalı mirasçı …’e temlik tarihi olan 06/08/2009 tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığı, ancak davalı …’in iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteminin reddine, davalı … yönünden açılan bedel talebinin kabulüne ve davalı … bakımından davacının bedel talebi olmadığından davalı … yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’in cevap dilekçesinde davacıya 85.000,00TL üzerinden sulh teklif ettiğini, davalı …’in 29/08/2013 tarihli Vergi Dairesi beyanında taşınmazın bedelini 170.000,00 TL olarak bildirdiğini, davalı …’in dava konusu taşınmazın hemen yan sitesinde uzun yıllar ikamet ettiğini, basit bir araştırma ile dava konusu taşınmazın durumunu bilebilecek durumda olduğunu, bu nedenle iyiniyetli kabul edilemeyeceğini, tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiğini, hükmedilen bedelin eksik olduğunu, 170.000,00 TL üzerinden karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın itirazları doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağı, karşı tarafın iyiniyetli olmasının işlemi geçerli kılmayacağı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın tapu iptal ve tescil istemi bakımından kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 19/11/2020 tarihli ve 2019/1223 Esas 2020/6169 Karar sayılı kararıyla; “…hukuki ehliyeti haiz olmayan mirasbırakandan taşınmazı iktisap eden ve ilk el konumunda bulunan davalı … bakımından oluşan sicilin geçersizliği tartışmasızdır. Ancak ilk elden taşınmazı edinen kişinin iktisabını kayda göre yaptığı, ikinci el konumuna geldiği ve koşulların varlığı halinde Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanabileceği muhakkaktır. O halde, ikinci el davalı …’in ve son kayıt maliki olan davalı …’in, tapu sicilindeki kayda güvenerek iyiniyetle taşınmazı iktisap etmeleri durumunda Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinde öngörülen koruyuculuktan yararlanacakları kuşkusuz olup, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince 11.06.1941 tarihli 4/21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak davalının iyiniyet savunması üzerinde durulmamış, bu konuda inceleme ve araştırma yapılmamış ise de, 11.06.1941 tarihli 4/21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının ehliyetsiz kişi tarafından ilk ele yapılan temlikte uygulanabileceği, ilk elden sonraki temliklerde ise uygulama yeri bulunmadığı gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesinin bu husustaki değerlendirmesinin hatalı olduğu açıktır. Hâl böyle olunca, ilk elden sonraki temliklerin, bir başka ifadeyle ikinci el davalı … ile taşınmazı ondan edinen son kayıt maliki davalı …’in iktisabının iyiniyetli olup olmadığının yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı … ile davalı … …’in aynı işyerinde çalıştıkları, arkadaş oldukları, davalı …’in borçlarının olduğu, dava konusu taşınmazı davalı …’e temlik ederek taşınmazı teminat göstermek suretiyle bankadan kredi kullandığı, bu itibarla davalı … tarafından diğer davalı …’e yapılan temlikin gerçek bir satış olmayıp davalı …’in yapılan temlikte iyiniyetli olmadığı, davalı … tarafından taşınmazın tanık olarak da dinlenen emlakçı Abdulbaki Doğan’ın aracılığıyla satın alındığı, davalı …’in devir işlemi yapılıncaya kadar davalılar … ile …’i görmediği, davalı …’in dava konusu taşınmazı iktisabında iyiniyetli olduğu ve TMK.’nın 1023. maddesi gereğince iktisabının korunması gerektiği gerekçesi ile tapu iptal ve tescil talebinin reddine, bedel isteminin kabulü ile 85.000,00 TL’nin davalı …’den tahsiline karar verilmiştir.
4. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı …’in taşınmazın bulunduğu yerdeki yan sitede evi olduğunu, basit bir araştırmayla dava konusu taşınmazın kime ait olduğunu öğrenebileceğini, taşınmazı satın aldığı kişi haricinde birine ödeme yapmasının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde uzun süreden beri yaşayan hem market sahibi hem de emlakçılık yapan dava dışı Abdülbaki Doğan ile birlikte hareket ettiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanan 170.000,00 TL değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel ve tenkis isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Medeni Kanunu’nun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.6.1941 tarihli ve 4/21 sayılı kararı) Bu ilke 11.06.1941 tarihli ve 4/21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
6.2.2. 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” ve 1024. maddesinde; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”
6.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 323. maddesinde yargılama giderlerinin kapsamı düzenlendikten sonra, 326/1 maddesinde “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığı altında aynen; “Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, Bölge Adliye Mahkemesince hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
6.3.2. Davalı … vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince;
HMK’nın 326/1 hükmü gereğince yargılama giderleri davada haksız çıkan taraftan tahsil edilir. Eldeki davada tapu iptal ve tescil istemi reddedildiğine göre tapu iptal ve tescil talebinin yöneltildiği davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği sabit olup Bölge Adliye Mahkemesince bu yönde bir karar verilmemiştir.
Diğer taraftan, İlk Derece Mahkemesince verilen 16.01.2018 tarihli kararda davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince 6.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine karar verilmiş olup, bu karar taraflardan sadece davacı tarafından istinaf edildiğinden, artık bu karar ile davalı … yönünden hükmedilen vekalet ücreti bakımından davacı lehine kazanılmış hak (usuli müktesep hak) oluşacağı açıktır.
Ne var ki, anılan bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
VI. SONUÇ
1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı … Hakkı Özer vekilinin temyiz itirazlarının belirtilen nedenlerle kabulü ile kararın hüküm kısmına (10) numaralı bentten sonra gelmek üzere, “Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden lehine 6.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine,” cümlesinin (11) numaralı bent olarak eklenmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi gereğince bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine, 11/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.