Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/2357 E. 2022/1137 K. 15.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2357
KARAR NO : 2022/1137
KARAR TARİHİ : 15.02.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE

Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.02.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ile vekilleri Avukat … ve Avukat … ile temyiz edilen davalı vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi …’ın 380 parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, davalının ise sonrasında dava dışı 3. kişiye devrettiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirir bir durumu olmadığı gibi davalının da alım gücünün bulunmadığını, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla değerinin tespit ile miras payına isabet eden bedelin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanın birçok kronik hastalığının bulunup maddi geliri olmadığından taşınmazdaki hissesini satışa çıkardığını, taşınmazda kendisinin de ayrıca pay sahibi olduğunu, tarla niteliğindeki dava konusu taşınmazda, alıcıların dava konusu hisseye düşen kullanım yerini beğenmeyip, kendisinin sahibi olduğu payın kullanım yerini beğenmeleri üzerine, taşınmazdaki kendisine ait payını 3. kişiye satıp satış parasını mirasbırakana verdiğini, mirasbırakanın da bu nedenle taşınmazdaki hissesini kendisine devrettiğini, satış bedelinin mirasbırakanın banka hesabına yatırıldığını, murisin ölümü ile banka hesabında bulunan 5.996.161.046,00 ETL’nin de tüm mirasçılar tarafından paylaştığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, hasta olan mirasbırakanın herhangi bir sosyal güvencesinin ve maaşının olmadığı, taşınmazı satmaya ihtiyacının olduğu, davalının kendi payını dava dışı 3. kişiye satmasından sonra mirasbırakan adına vadeli hesap açılarak para yatırıldığı, daha sonra mirasbırakanın da davalıya payını temlik ettiği, satışın gerçek olduğu, dinlenen tanık beyanlarının da temlikin muvazaalı olduğu yönünde bir beyanda bulunmadıkları, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; mirasbırakanın banka hesabındaki paraların dava konusu taşınmazın satışından değil, dava dışı beş adet tarlanın satışından geldiğini, mirasbırakanın eşinin vefatından sonra ameliyat olmadığını, ekonomik durumunun iyi olduğunu, mirasbırakan ile davacının aynı binada altlı üstlü dairelerde yaşadığını, tüm ihtiyaçlarının davacı tarafından karşılandığını, kira gelirleri olan mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığını, mirasbırakana eşinden de birden çok taşınmaz kaldığını, mirasbırakan üzerine kayıtlı taşınmazların Mahkemece istenmediğini, muvazaa iddiasının tanık anlatımları ile ispatlandığını belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 27/04/2021 tarihli ve 2020/1492 E., 2021/744 K. sayılı kararıyla; davalının dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığı, satışın gerçek olduğu, mirasbırakanın davacı oğlundan mal kaçırmasını gerektirecek bir nedenin bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, davalı tarafından mirasbırakanın yardıma muhtaç, hasta bir kişi gibi gösterilmeye çalışılarak sanki dava konusu taşınmazın satışının zorunlu olduğu izlenimi oluşturulduğunu, davalı tanıklarının beyanlarının çelişkili olduğunu, İlk Derece Mahkemesince mirasbırakanın banka hesapları celp edilmiş ise de murise eşinden kalan nakit paranın dikkate alınmadığını, mirasbırakanın maddi durumunun iyi olduğunu ve taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığını, eğer mirasbırakan maddi yönden zor durumda ise çocuklarını evlendirip çeyizler almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mirasbırakana kendi murislerinden intikal eden birçok taşınmaz olup bunların tapu kaydının istenmediğini, temlikin muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini, iddianın ispatlandığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İBK’da değinildiği üzere, bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu’nun 19. (BK 18.) maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilecekleri kabul edilmektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 6.120,57 TL fazla yatan harcın temyiz eden davacıya iadesine, 15/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.