Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/2282 E. 2022/1136 K. 15.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2282
KARAR NO : 2022/1136
KARAR TARİHİ : 15.02.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVACILAR : …

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, ecrimisil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacılar vekilince yasal süre içerisinde adli yardım talepli ve duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, davacılar vekilinin temyiz harcına ilişkin adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek, duruşma günü olarak saptanan 15.02.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları Hayri …’den kalan taşınmazlarla ilgili intikal işlemlerinin yapılması amacıyla davalı kardeşlerinin eşi olan dava dışı … …’yi vekil tayin ettiklerini, ancak dava dışı vekilin ilk olarak bilgileri dışında rızai taksim sözleşmesi düzenleyip, daha sonra rızai taksim suretiyle dava konusu 256, 1943, 913 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların davalı … adına tescilini sağladığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı ile dava dışı vekilin el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, ayrıca şimdilik 500,00 TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacıların iradeleri ve bilgisi doğrultusunda taksim yapılması amacıyla vekaletname verdiklerini, davacılara da taksimle mirasbırakanın en kıymetli taşınmazının verildiğini, başka bir konu sebebiyle davacılarla tartışması üzerine 25 yıl sonra kötüniyetli olarak dava açtıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarından, davacıların iradeleri doğrultusunda dava konusu taşınmazları davalı kardeşlerine devrettikleri, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı, vekaletname ve devir tarihinin üzerinden uzunca bir zaman geçtikten sonra taraflar arasında kısa bir süre önce yaşanan tartışma üzerine davacıların eldeki davayı açtıkları, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili, Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, vekaletnamenin mirasbırakanlarından kalan taşınmazların kendilerine intikali için verildiğini, ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazları davalıya devrettiğini, vekil ile davalının eş olduğunu, el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini, davalının satış bedelini ödemediğini, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, davalının kötü niyetinin tartışılmadığını, rızai taksim olduğu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tanıklarının beyanlarının dikkate alınmadığını, davalı tanığı …’ın tanık listesinde bulunmadığı halde dinlenilmesinin ve beyanına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, devirden sonra geçen zamanın davacılar aleyhine değerlendirilemeyeceğini belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 27/04/2021 tarihli ve 2020/1559 E., 2021/757 K. sayılı kararıyla; davacıların iradeleri ve istekleri doğrultusunda taşınmazları davalı kardeşlerine devrettikleri, dava konusu olmayan başka bir taşınmazın satılarak davacılara parasının ödendiği, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı, davalının taşınmazları kullanmasının haksız fiil niteliğinde olmadığından ecrimisilin yasal koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, adli yardım taleplerinin kabul edilmesini istediklerini, dava konusu taşınmazların davalıya devredilmesine hiçbir zaman rıza göstermediklerini, mirasbırakanın ölümünden sonra taşınmazların davalı tarafından kullanıldığını, aile arasında huzursuzluk olmasın diye uzun zaman müdahele etmediklerini, 2012 yılında kendi paylarını kullanmak istemeleri üzerine davalının taşınmazların kendisine ait olduğunu belirtmesi üzerine intikal işlemi için vekaletname verdiklerini zannederken taşınmazların davalıya devredildiğini anladıklarını ve hemen dava açtıklarını, tanık beyanlarının yanlış değerlendirildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu olmayan taşınmazın satılarak parasının davacılara verildiği yönündeki gerekçeye ilişkin somut bir delilin bulunmadığını, tanık beyanları ile bu kanıya varılamayacağını, eksik araştırma sonucu karar verildiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, kendilerine herhangi bir bedel ödenmediğini belirterek, kararının bozulmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali- tescil ve ecrimisil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 506. maddesinde “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”,
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 292,10 TL temyiz başvuru harcı ile 80,70 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 15/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.