Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/2186 E. 2021/3393 K. 21.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2186
KARAR NO : 2021/3393
KARAR TARİHİ : 21.06.2021

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescili yönünden ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, tazminat talebi yönünden ise zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, 9365 parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından olduklarını, taşınmaza toplam 43 bağımsız bölüm (işyeri) için ruhsat izni verilmesine rağmen, ruhsata aykırı olarak toplam 73 bağımsız bölüm (işyeri, daire) yapıldığını, davalıların yaptıkları bağımsız bölümleri satarken bağımsız bölümlere isabet etmesi gerekenden az arsa payı devri yaptıklarını ve tüm bağımsız bölümlerin satılmasına rağmen davalıların uhdesinde arsa payı kaldığını, üç kişiye de bağımsız bölüm satılmasına rağmen paylarının devredilmediğini, davalıların kendilerine arsa payı değil daire satışı yaptıklarını ve noterde yer gösterme sözleşmesi düzenlediklerini, dairelere isabet etmesi gerekenden daha az payı bilerek devrettiklerini ve kendilerini yanılttıklarını, ana gayrimenkule yeni bir yapı yapılması halinde kendilerine menfaat sağlamak amacıyla uhdelerinde pay bıraktıklarını ileri sürerek davalıların adlarına kayıtlı payların iptali ile her bir davacı payı 20/2452 olacak şekilde tapuya tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada ıslahla tapu iptali ve tescili taleplerinin kabul olmaması halinde tazminata hükmedilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davacıların davaya konu arsadan pay satın aldıklarını, taşınmaz üzerindeki binanın ruhsatsız olduğunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu’na tabi olmadığını, kat mülkiyeti bulunmadığından bağımsız bölümlerin ana gayrimenkul ile mevcut arsa payı oranının fiilen bağımsız bölümler ile uyumlu hale getirilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, davacıların ıslahı üzerine cevap dilekçelerini ıslah ederek zamanaşımının da geçtiğini beyan etmişler, aşamada davacı … yönünden davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescili yönünden ispatlanamadığı, tazminat talebi yönünden ise zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı … dışındaki davacıların temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Davacı …’ın temyiz itirazlarına gelince;
Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 308/1 maddesinde “Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir.”, 309/1, 2 maddesinde ise “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır, Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir”, 310. maddesinde “Feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir”, 311. maddesinde ise, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur” düzenlemelerine yer verildiği açıktır.
Somut olayda, davacı … ile kendi adına asaleten davalı Şirket adına temsilen …’ın birlikte imzaladıkları ve mahkemeye sundukları 08.03.2016 tarihli dilekçede kendi adına asaleten davalı Şirket adına da temsilen davalı …’in davacı …’ın davadaki talebini kabul ettiğini, Nevzat’ın bu taşınmazdaki B blok 4. kat 22 numaralı bağımsız bölüm maliki olarak taşınmazda hissesinin olması gerektiğini kabul ve beyan ettiğini bildirdiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, HMK’nin 311. maddesi uyarınca kabulün kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı, davalıların davacı … açısından davayı kabul ettikleri, Nevzat’ın da dava konusu taşınmazdaki 20/2452 pay talebi olduğu ve davalıların taşınmazdaki mevcut pay oranları nazara alınarak belirlenecek oranda her bir davalıdan pay iptal edilerek davacı … adına 20/2452 payın tesciline karar verilmesi gerekirken kabul beyanı gözardı edilerek bu davacı yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacı …’ın değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.