Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/2173 E. 2021/7964 K. 16.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2173
KARAR NO : 2021/7964
KARAR TARİHİ : 16.12.2021

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakanlarından intikal eden dava konusu … ada … parsel sayılı taşınmazda davalı kardeşleriyle birlikte paydaş olduğunu, taşınmaz üzerine bina yapılması amacıyla dava dışı … İnşaat Şirketi ile 05.10.2012 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiğini, ancak Belediyeden inşaat onayı alınamayınca bu kez ilk sözleşmeye atıf yapılarak 26.04.2013 tarihli Tadil Sözleşmesi düzenlendiğini, 26.04.2013 tarihli Tadil Sözleşmesi ile davalı erkek kardeşlerine 3 daire verilmesi kararlaştırıldığı halde kendisine 1,5 daire verileceğinin kararlaştırıldığını, okuma yazmasının bulunmadığını, davalı kardeşlerinin miras paylarına göre herkese eşit daire düşeceği telkinleri üzerine Tadil Sözleşmesini okumadan imzaladığını, davalıların tecrübesizliğinden yararlanarak 3 tane bağımsız bölümün adlarına tescilini sağladığını, kendisi adına ise 1,5 daire tescil edildiğini, oysa tüm kardeşlerin miras payına göre daire alması gerektiğini, ½ payla sahibi olduğu daireyi 28.11.2014 tarihinde 3. kişiye satarken hileyi öğrendiğini, ayrıca gabinin de söz konusu olduğunu ileri sürerek davalılar adına olan taşınmazların miras payı oranında tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde şimdilik 10.000 TL’nin davalılardan tahsilini istemiş, 14.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 378.000 TL‘ye yükselttiğini bildirmiştir.
Davalılar, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının 26.04.2013 tarihli sözleşmeyi bizzat imzaladığını, tapuda kat irtifakı tesis işlemlerinin de davacının katılımıyla gerçekleştiğini, davacının başından beri kime kaç adet daire verileceğinden haberdar olduğunu, miras payları oranında daire alacaklarına dair bir anlaşmanın bulunmadığını, tüm işlemlerin davacının bilgisi ve rızası ile yapıldığını, davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince edim borcu bulunan dava dışı yükleniciden talepte bulunması gerektiğini, sözleşme gereğince dava dışı kız kardeşleri …’ye de 1,5 daire verildiğini, hile ve gabinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, bir an için süresinde açıldığı kabul edilse dahi, tanık beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davacının iradi olarak işlemleri yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacının 26/04/2013 tarihli Tadil Sözleşmesini ve 09/04/2014 tarihli resmi senedi bizzat imzaladığı, bizzat yaptığı bu işlemler ile davalı erkek kardeşleriyle arasındaki farkı öğrendiği, davanın ise 24.11.2015 tarihinde açıldığı, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve vekalet ücretine hasren davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ün raporu okundu. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davalılar vekilinin vekalet ücretine hasren temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, özellikle işin esasına girilmek suretiyle iddia ve savunma doğrultusunda araştırma yapılıp, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı tespit edildiğine göre, davalılar yararına, harcı tamamlanan 378.000-TL değer üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gözetilerek nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maktu vekalet ücreti tayini doğru değildir.
Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesine ait hükmün 3. bendindeki “4.080,00-TL” ibaresinin çıkarılarak, yerine; “34.910,00-TL” ibaresinin yazılmasına, davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekli ile 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, 16/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
H.M.K’nın 114/1. maddesinde dava şartları sayıldıktan sonra 2. fıkrada, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilşikin hükümler saklı tutulmuştur.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
T.B.K’nın 39. maddesi, “Yanılma ve aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” hükmünü içermektedir.
Maddede belirtilen bir yıllık süre hak düşürücü süredir.
Bölge Adliye Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilerek, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Bir yıllık hak düşürücü süre, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davaları yönünden bir dava koşuludur. Bu nedenle H.M.K’nın 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddi ile davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatinde olduğumdan, çoğunluğun vekalet ücreti yönünden düzelterek onama kararına katılmıyorum.