YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2026
KARAR NO : 2022/2575
KARAR TARİHİ : 29.03.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istekli dava sonunda Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19/10/2020 tarihli ve 2019/748 Esas, 2020/526 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş olup; davalı … vekili temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep etmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14/02/2022 Pazartesi günü saat: 09:50’de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Şirket, davalılardan … ile 20.12.2010 tarihli adi yazılı sözleşme ile dava konusu 17047 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan 16 no’lu bağımsız bölümün 100.000,00 TL bedelle satışı, satış bedelinin 30.000,00 TL’sinin nakten, kalan 70.000,00 TL’nin her ayın 30’unda 10.000’er TL olarak ödenmesi hususlarında anlaştıklarını, davalı …’nin kendisini çok sağlam ve dürüst olarak tanıtıp, parasının bankada olduğunu, 30.000,00 TL’yi bir ay sonra 39.000,00 TL olarak ödeyeceğini söylediğini, bunun kabul görmemesi üzerine tapuda memur olduğunu beyan eden davalı … ile birlikte geldiklerini, davalı …’nin sözleşme yapıldıktan sonra tapuyu kendi adına değil de davalı … adına almak istemesi nedeniyle aynı tarihte ek sözleşme yapılıp davalılar … ile …’dan senet alındığını, davalıların bu şekilde davacı Şirketi kandırdıklarını, özellikle davalı …’nın gerekirse taşınmazını satıp parayı ödeyeceğini, eşinin de aynı kurumda çalıştığını söyleyerek güven sağlayıp tapunun davalı …’e devri konusunda ikna ettiğini, aynı gün dava konusu taşınmazın davalı …’e satış yolu ile temlik edildiğini ancak herhangi bir satış bedeli ödenmediği gibi bir kısım senedin icra takibine konu edildiğini, senetleri 3. kişiye ciro ettiğini ve tahsil kabiliyeti bulunmadığını ileri sürerek, davalı … adına kayıtlı dava konusu 16 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini; 17.11.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle, öncelikle iptal tescil, olmadığı taktirde 100.000,00 TL’nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı …, dava konusu taşınmaz için davalı … ile 110.000,00 TL bedelle anlaştığını ve işlemin gerçekleştiği gün parayı nakten elden ödediğini, davacı Şirket ile davalı … arasındaki ilişkiyi bilmediğini, hile söz konusu olmadığını zira davacının taşınmazı vadeli olarak satıp satış bedelinin bir kısmını tahsil ettiğini, davacının elindeki bonolarla işlem yapması gerektiğini, satış bedelinin doğru kişiye ödendiği hususunu davacının tapuda teyit ettiğini belirtip, davanın reddini savunmuş; davalılar … ve … herhangi bir savunma getirmemiştir.
III. MAHKEMENİN İLK KARARI
Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/12/2015 tarihli ve 2011/136 Esas, 2015/640 Karar sayılı kararıyla; ceza soruşturması kapsamında her üç davalı hakkında da kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve kesinleştiği, dava konusu taşınmazın davalı …’a resmi akitle devredildiği için davacının iddialarını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacının iddiasını kesin delillerle ispat edemediği, davacının ıslah dilekçesi ile öncelikli olarak tapu iptal tescil, olmadığı takdirde 100.000,00 TL bedelin tahsilini talep etmiş ise de davacının davalılar … ile …’den senetler aldığı, senede istinaden icra takibi yaptığı, senetlerin tahsil edilemediği ileri sürülmüş ise de, 100.000,00 TL bedelin istenmesinin ikinci kez tahsilat anlamına geleceği, iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.
2. Bozma Kararı
Dairenin 12/06/2019 tarihli ve 2016/8697 Esas, 2019/3698 Karar sayılı kararıyla; “…Hemen belirtmek gerekir ki, satış bedeli (semen) satış akdinin asli unsurlarından birisidir. Ancak, satış bedelinin ödenmemiş olması tek başına tapu kaydının iptal nedeni olmayıp, somut olayda davacı Şirketin satış iradesinin bulunduğu, dava konusu 16 no’lu bağımsız bölümü iradi olarak davalı …’e temlik ettiği, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 818 sayılı BK’nun 217. maddesi delaletiyle 211. (6098 sayılı TBK’nun 246. maddesi delaletiyle 235.) maddesi hükmü uyarınca, satış bedelinin ödenmemesi halinde akdi feshederek satışa konu şeyin geri alınması hakkı saklı tutulmadıkça veya bu konuda bir ihtirazi kayıt dermeyan edilmedikçe, satılan şeyin istirdadının bir başka deyişle iptal ve tescilin istenemeyeceği, satıştan kaynaklanan bir alacak var ise onun istenebileceği açıktır. Bütün bu açıklamalar karşısında iptal tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı yanın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine. Ne var ki; davacının bedel isteği yönünden inceleme yapılması, taşınmazın satış bedeline ilişkin senetlerin tahsil edilip edilmediğinin araştırılması, tahsil edilmemiş ise ödenmeyen taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle (III.) paragrafta yer alan karar bozulmuş; bozma ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/10/2020 tarihli ve 2019/748 Esas, 2020/526 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, tapu iptali ve tescil yönünden davanın reddine, ödenmeyen semenden davalıların birlikte sorumlu oldukları, dava tarihi itibarıyla muaccel olan üç adet senede göre davanın kısmen kabulü ile ödenmeyen 49.000,00 TL bedelin faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
4. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılardan … vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı vekili temyiz itirazlarında;
Bedel isteği yönünden davanın tamamen kabulü gerekirken, kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece bozma ilamına uyulduğunu, bozma ilamında belirtildiği üzere senetler tahsil edilmemiş ise taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesi gerektiğini, ancak Mahkemece bozma ilamına aykırı şekilde dava tarihi itibarıyla vadesi geçmiş senetlerin bedellerinin tahsiline karar verilip, dava tarihi itibarıyla vadesi gelmeyen senetlerin bedellerinin eldeki davaya konu edilemeyeceği yönünde hatalı bir değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere senetlerden iki tanesinin takibe konu edildiğini, diğerlerinin icra takibine girmediğini, senet bedelleri ödenmemiş olmakla sözleşmede yazılı 100.000,00 TL satış bedelinin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yalnızca 49.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını, davanın tamamen kabulü gerektiğini, davalı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Davalı … vekili duruşma istekli temyizinde;
Satışın iradi olup, uyuşmazlığın bedelin ödenmemesinden kaynaklandığını, bozma sonrası bedelle ilgili verilen kısmi kabul kararının hatalı olduğunu, senetlerin davalı … ile ilgisi olmadığını, davacı ile diğer davalılar arasında düzenlendiğini, ancak semenden davalı …’in de sorumlu tutulduğunu, davalının ilgisi olmadığı senetlerden sorumlu tutulduğunu, senetlerde borçlu gözüken kişilerin diğer davalılar olduklarını, dava konusu taşınmazı bedelini peşin ödeyerek satın aldığını, davalı …’in davalı … ile peşin olarak anlaştığını, aynı gün parayı nakten elden ödediğini, davacı Şirketin de basiretli bir tacir olup, bedeli aldım şeklindeki resmi memur önündeki beyanı sonucu satış işleminin tapuda gerçekleştiğini, davacı Şirketin faaliyetlerine devam etmediğinin, başkalarını da mağdur ettiğinin haricen öğrenildiğini, davalı …’ya ulaşılamadığını, bu nedenle ilgisi olmadığı senetleri icra baskısı altında ödemek durumunda kalması halinde mağdur olacağını, davalı …’in ödenmeyen senet bedellerinden sorumlu tutulmasına ilişkin bir hukuki neden ortaya konulmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6.Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; hile (aldatma) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma sözkonusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.2.2. Hemen belirtmek gerekir ki; satış bedeli (semen) satış akdinin asli unsurlarından birisidir. Ancak, satış bedelinin ödenmemiş olması tek başına tapu kaydının iptal nedeni olmayıp, 818 Sayılı BK’nun 217. maddesi delaletiyle 211. ( 6098 sayılı TBK’nun 246. maddesi delaletiyle 235.) maddesi hükmü uyarınca, satış bedelinin ödenmemesi halinde akdi feshederek satışa konu şeyin geri alınması hakkı saklı tutulmadıkça veya bu konuda bir ihtirazi kayıt dermeyan edilmedikçe, satılan şeyin istirdadının bir başka deyişle iptal ve tescilin istenemeyeceği, satıştan kaynaklanan bir alacak var ise onun istenebileceği açıktır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Somut olaya gelince; dava konusu 17047 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan 16 no’lu bağımsız bölümün tamamı davacı Şirket adına kayıtlı iken 20.12.2010 tarihli resmi senet ile 10.000,00 TL bedelle davalı …’a satış yolu ile temlik edildiği, dava konusu bağımsız bölümün 100.000,00 TL bedelle davalı …’ye satışı, satış bedelinin 30.000,00 TL’sinin nakten, kalanın ise her ayın 30’unda aylık 10.000’er TL şeklinde ödenmesi konusunda davacı Şirket ile davalı …’nin 20.12.2010 tarihli adi yazılı sözleşme ile anlaştıkları, sözleşmenin tarafları arasında yapılan aynı tarihli ek sözleşmeyle, alıcı …’nin dava konusu daireyi üzerine almadan başka birine satmak istediğini bildirmesi ve bu isteğin davacı Şirket tarafından olumlu karşılanması üzerine alınacak senetlere davalı …’nın kefil olarak kabul edilmesinin kararlaştırıldığı, davacı yanın 23.01.2015 tarihli dilekçesiyle, icra takibine konu edilen 25.000,00 TL ve 14.000,00 TL bedelli senetlerin icraya intikal ettiğini, kendisine verilen 30.04.2011 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli, 30.03.2011 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli, 30.06.2011 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli, 28.02.2011 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli, 30.05.2011 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli, 30.07.2011 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli senetleri Mahkeme kasasına ibraz ettiğini beyan ettiği; Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2011/1598 Esas sayılı icra takip dosyasında, 23/12/2010 tanzim, 31/01/2011 vade tarihli 25.000,00 TL bedelli, borçlusu davalı …, kefili davalı …, lehdarı davacı … Mimarlık Ltd. Şirketi olan ve davacı lehdar tarafından dava dışı …’a ciro edilen senedin takibe konulduğu, takip borçlularının davalılar …, … ile senedi ciro eden davacı … Mimarlık Mühendislik İnşaat Tic. Ltd. Şirketi, alacaklının dava dışı … olduğu, davalılar … ile … hakkında haciz işlemleri uygulandığı; yine Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2011/1639 Esas sayılı icra takip dosyasında, 20/12/2010 tanzim, 30/01/2011 vade tarihli 10.000,00 TL ve 4.000,00 TL bedelli, borçlusu davalı …, kefili davalı …, lehdarı davacı … Mimarlık Ltd. Şirketi olan ve davacı lehdar tarafından dava dışı …’a ciro edilen iki adet senedin takip konusu edildiği, takip borçlularının davalılar …, … ile senedi ciro eden davacı … Mimarlık Mühendislik İnş. Tic. Ltd. Şirketi, alacaklının dava dışı … olduğu, davalı … hakkında haciz işlemi uygulandığı; diğer senetlerin ise davacı Şirket tarafından ciro edilmekle birlikte senetlerin Mahkemeye sunulduğunun davacı Şirket tarafından 23.01.2015 tarihli dilekçe ile beyan edildiği; davacının şikayeti üzerine yapılan soruşturmada savcılıkça davalılar hakkında dolandırıcılık suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, (IV/3.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, Mahkemece bedele hükmedilmesi doğrudur.
Ancak, kambiyo senetlerinden olan bono, illetten mücerret vasfıyla kural olarak temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak bono ifa uğruna verilmiş ise bono bedelinin ödenmesiyle temel borç ilişkisinden doğan alacak düşer.
Hal böyle olunca; davacının alacaklı olduğu bonolardan tahsil edilenler var ise, bunlar tespit edilerek, davacının toplam alacağından bu miktarın mahsup edilmesi, var ise kalan bedelin davalılardan müteselsilen tahsiline, senetlerin de senet borçlularına iadesine karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün (6100 Sayılı Yasa’nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK.’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın yatıran tarafa geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.