YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10804
KARAR NO : 2022/2882
KARAR TARİHİ : 07.04.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2021 tarihli ve 2020/112 Esas – 2021/200 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan …’ın, dava konusu 93 ada 36 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 no.lu bağımsız bölümü intifa hakkını üzerinde tutarak satış yoluyla mirasçılardan davalı …’e temlik ettiğini, işlem tarihinde hukuki ehliyeti haiz olmayan mirasbırakanın kandırılması suretiyle işlemin gerçekleştirildiğini, mirasçılardan mal kaçırıldığını, bedeller arasında fark olduğunu ileri sürerek mirasbırakanın 2007 yılında yaptığı tapu devir işleminin tenkise tabi kısmının tenkisi ile taşınmazın bütün mirasçılar adına kaydını, aksi halde davalının payı çıktıktan sonra kalanın diğer mirasçılara payları oranında ödenmesini istemiş, dava dışı mirasçılar …, … ve …aşamalarda davaya dahil edilmişler; davacılar vekili ön inceleme duruşmasında, dava konusu taşınmazın tüm mirasçılar adına payları oranında tapuya kayıt ve tescilini, olmadığı takdirde saklı payların tenkisini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanla ilgilenip destek olduğunu, 2007 yılında tayini başka bir yere çıkmış olsa da mirasbırakanla ilgilenmeye devam ettiğini, mirasbırakanın hukuki ehliyeti haiz olduğunu, işlemin gerçek bir satış olup, 8.000 TL satış bedelini nakden, geri kalan kısmını ise hizmetiyle ödediğini, mirasbırakanın minnet duygusuyla hareket ettiğini, tenkis isteğinin zamanaşımına uğradığını, zaten saklı pay sahibi olmayan mirasçıların tenkis isteğinde bulunamayacaklarını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEMENİN KARARI
İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/05/2016 tarihli ve 2013/367 Esas – 2016/190 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın temlik tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla anlaşıldığı, ancak temlikin minnet duygusuyla değil diğer mirasçıların paylarını engellemek amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın iptal tescil yönünden kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 04/02/2020 tarihli ve 2016/14625 E., 2020/536 K. sayılı kararıyla; ‘’ …Somut olayda, davacı taraf, mirasbırakanın işlem tarihinde hukuki ehliyeti haiz olmayıp kandırılması suretiyle işlemin gerçekleştirildiğini, mirasçılardan mal kaçırıldığını, bedeller arasında fark olduğunu iddia ederek mirasbırakanın 2007 yılında yaptığı tapu devir işleminin tenkise tabi kısmının tenkisi ile taşınmazın bütün mirasçılar adına kaydını, aksi halde davalının payı çıktıktan sonra kalanın diğer mirasçılara payları oranında ödenmesini; ön inceleme duruşmasında ise dava konusu taşınmazın tüm mirasçılar adına payları oranında tapuya kayıt ve tescilini, olmadığı taktirde saklı payları oranında tenkisini istemiş; ön inceleme duruşmasında mahkemece, tarafların anlaşamadıkları hususların, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin nelerden ibaret olduğu, isteğin ne olduğu saptanmamış; gerekçeli kararda da hukuki niteleme yapılmayarak davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiştir. Hâl böyle olunca; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre, yukarda anılan ilke ve düzenlemeler ışığında davadaki uyuşmazlık konusunun, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin neler olduğunun açık bir şekilde belirlenmesi, buna göre hukuki nitelemenin yapılarak uygulanacak yasa hükmünün tespit edilip uygulanması suretiyle bir inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken değinilen hususların göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/10/2021 tarihli 2020/112 Esas – 2021/200 Karar sayılı kararıyla; davacıların saklı paylı mirasçılardan olmadığı, tenkis davası açmalarının TMK gereğince mümkün olmadığı, muris muvazaasına dayalı davaya da davalının muvafakat etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri Özetle
Davacılar vekili, 21.12.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmazın devir tarihi itibarı ile çıplak mülkiyet değerinin 121.500 lira olduğunun saptandığını ve davalı tarafın bu değere itiraz etmediğinİ, buna rağmen yerel mahkeme kararında bu hususa hiç değinilmediğini, davalının murise bedel ödediğinin ispat edilemediğini, dinlenen tanıklar ve tüm dosya kapsamı ile iddialarını ispat ettiklerini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; muris muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil – tenkis isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun(TBK) 237. ve Tapu Kanunu’nun(TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 119.maddesinde ;
“ (1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur: a) Mahkemenin adı. b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri. c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri. d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri. e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri. f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği. g) Dayanılan hukuki sebepler. ğ) Açık bir şekilde talep sonucu. h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Somut olaya gelince; dosya içeriği ve toplanan delillere göre, 1918 doğumlu mirasbırakan …’ın 16/02/2011 tarihinde dul ve çocuksuz olarak öldüğü, geriye mirasçı olarak 2006 yılında ölen kardeşi …’nın torunu davalı …, davacı torunları …, …, … ve …ın kaldıkları, murisin maliki olduğu 93 ada 36 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümünü (intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini) 21/08/2007 tarihli satış işlemi ile davalı …’e temlik ettiği kayden sabittir.
3.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki; tenkis talebi yönünden kardeşlerin saklı payının bulunmadığı saptanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3.3.3. Bozma sonrası 15/12/2020 tarihli ilk celsede 1 nolu ara karar ile; “ davacı vekiline dava dilekçesindeki talep sonucunu açık bir şekilde belirtip açıklamak için önümüzdeki celseye kadar süre verilmesine” şeklinde karar verildiği, duruşmanın 15/12/2020 tarihine ertelendiği, davacı vekili tarafından sunulan 13/12/2020 tarihli dilekçede tenkise ilişkin talepte bulunulduğu, daha sonra 15/12/2020 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı ile; “ Davacı vekiline dava dilekçesindeki taleplerini açıklamak üzere 2 haftalık süre verilmesine” şeklinde karar verildiği, ancak davacı vekilinin süresinden sonra 22/01/2021 tarihinde sunduğu dilekçesinde; “ hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu, bununla birlikte eldeki davanın muris muvazaası olduğunu” bildirdiği, daha sonraki aşamalarda da somut olayın muris muvazaasına dayandığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
3.3.4. Bilindiği ve (V/3.2.2.) no.lu paragrafta da belirtildiği üzere; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119.maddesinde dava dilekçesinin içeriği, 1.fıkranın “ğ” bendi ile de açık bir şekilde talep sonucunun belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Açık bir şekilde talep sonucunun belirtilmemesi durumunda ise müeyyidesi, aynı maddenin 2.fıkrasında davanın açılmamış sayılması olarak gösterilmiştir.
3.3.5. Ne var ki, davacıya usulüne uygun şekilde yapılan ihtarlara rağmen, süresi içinde tenkis dışındaki talep sonuçlarını açıkça belirtmemesi nedeniyle bu talepler açısından HMK’nın 119/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Davacıların tenkis istemi hakkında verilen ret kararına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu istem yönünden ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL onama harcının davacılardan alınmasına,
2) Davacıların diğer temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hukuki nedeni belirtilmeyen pay oranında ödeme ve pay oranında iptal- tescil muris muvazaası hukuksal talepleri yönünden hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.