Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/1080 E. 2022/2661 K. 31.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1080
KARAR NO : 2022/2661
KARAR TARİHİ : 31.03.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Bafra 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 15/12/2020 tarihli ve 2020/212 Esas – 2020/251 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı … vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları … …’un maliki olduğu 58, 59, 60, 61, 711, 114 ada 1, 2, 5, 8, 13, 18 ve 21, 121 ada 1 ve 97 ile 124 ada 52 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalı yeğeni …’a 06.08.2012 tarihinde satış yoluyla temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücü bulunmadığını, satış bedelinin terekeye girmediğini, temlik tarihinde mirasbırakanın 76 yaşında ve kanser hastası olduğunu, temlikten kısa süre sonra da öldüğünü ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa tenkisini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, öncesinde paydaş olması nedeniyle çekişmeli taşınmazlardaki payları bedelini mirasbırakana elden ödeyerek satın aldığını, satın aldığı tarihten beri kullandığını, mirasbırakanın başka taşınmazları da olduğunu, davacıların ilgilenmemesi nedeniyle murisin taşınmazlarını satarak geçindiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 21/11/2019 tarihli ve 2016/11487 E., 2019/6019 K. sayılı kararıyla; “ … eldeki davada mirasbırakan … …’un dava konusu temlik ile mirastan mal kaçırdığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; Mirasbırakanın çocuklarından mal kaçırmasını gerektirecek bir neden davacılar tarafından ortaya konulabilmiş değildir. Her şeyden önce bir kişinin mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirecek bir nedeninin bulunması gerekmektedir. Murisin gerçek iradesinin tespiti sırasında bu neden yol göstericidir. Eldeki davada, murisin davalı yeğenini kendi çocuklarından üstün tutmasını, bir başka deyişle onu kayırmasını gerektirecek bir nedene rastlanılmamıştır. Davacı tanıkları dahi mirasbırakanın çocuklarına küs ya da kızgın olmadığını, hastalığa yakalandığı dönemde kendisi ile çocuğu … ile …’ın eşinin ilgilendiğini, … ile de ilişkilerinin normal olduğunu beyan etmişlerdir. Mirasbırakanın mal kaçırma amacı ile hareket etmesi halinde mirasçılarına herhangi bir şey bırakmama eğilimi ile hareket edeceği, ne var ki eldeki davada mirasbırakanın bu şekilde hareket etmediği görülmektedir. Getirtilen kayıtlardan, murisin halen Samsun ili 19 Mayıs ilçesinde 15.541,97 m2’lik tarla niteliğindeki taşınmazın ½ payının maliki olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, davacı tanıkları ve aynı zamanda davacı …’nın oğulları olan Numan Usta ve Murat Usta, mirasbırakanın bir parça tarlasının yanında Samsun ili Merkez ilçesinde iki adet bürosunun da bulunduğunu söylemişlerdir. Öte yandan, davalının çekişmeli payları almak istemesi de hayatın olağan akışına uygundur. Çünkü, 711 sayılı parsel hariç diğer parsellerde muris … … ile davalının babası … …’un paydaş olduğu, davalının babasının ölümü üzerine onun paylarının davalının da aralarında bulunduğu mirasçılarına 21.03.2011 tarihinde intikal ettiği, davalının dava konusu taşınmazlarda paydaş haline geldiği tespit edilmiştir. Davalının babasının yanında çalıştığı, tarım işleri ile uğraştığı, geçimini taşınmazlardan sağladığı düşünüldüğünde paydaş olduğu tarla ve fındıklık olan çekişmeli taşınmazlardaki payları edinmesi olağandır. Ayrıca, satıştan sonra dava konusu taşınmazları davalının kullandığı tanıklar tarafından beyan edilmiştir. Temlik ile birlikte davalı taraf mülkiyet hakkının kendisine tanıdığı hakları kullanmaya başlamıştır. Bir diğer önemli husus, davanın olumlu sonuçlanması halinde ileride hak elde edebilecek mirasçılardan … …’un davalı tanığı olarak verdiği beyanında, davalı …’un satış bedelini elden babasına verdiğini, babasının satış bedelini kardeşi …’ın borçlarına harcamış olabileceğini, davalının paydaş olması nedeniyle mecburen davalıya satışın yapıldığını beyan ettiği, davalının savunmasını desteklediği görülmüştür.Yukarıda açıklanan ilkeler ve tespit edilen olgular bir bütün halinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın yaptığı temlik ile mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla hareket etmediği, davacı tarafın iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de, davalı …’a babası …’ten intikalen gelen ve dava ile bir ilgisi bulunmayan payların da iptal ve tescile konu edilmesi hatalıdır.” gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuş; davacılar vekilinin karar düzeltme istemi Dairenin 04/06/2020 tarihli ve 2020/839 E., 2020/2129 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 15/12/2020 tarihli ve 2020/212 E., 2020/251 K. sayılı kararıyla; bozma ilâmında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Karar tarihinden bir gün önce davacılardan … …’un öldüğünü, ancak Mahkemece mirasçılar davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edildiğini, taşınmazların gerçek değerleri ile tapuda gösterilen değerleri arasında fahiş fark bulunduğunu, mirasbırakanın satış işleminden üç ay sonra ölmesine rağmen terekesinden herhangi bir satış bedeli çıkmadığını, mirasbırakanın taşınmazları kanser tedavisi görürken devrettiğini, mirasbırakana davalının baktığını, mirasbırakanın son günlerini davalının yanında geçirdiğini, aynı çatı altında birlikte yaşadıklarını, mirasbırakanın hayatının son günlerinde kendisi ile ilgilenen yeğenine taşınmazlarını bağışlamak amacıyla devrettiğini, taşınmazların satış tarihindeki gerçek değerleri 500.000,00 TL civarında iken mirasbırakanın çok düşük bedelle davalıya devrettiğini, tenkis talebinin reddedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal- tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun’un 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. (Borçlar Kanunu’nun 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
6.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Kararın (IV/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı … vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı …’tan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.