Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/10492 E. 2023/5834 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10492
KARAR NO : 2023/5834
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/3 E., 2021/197 K.
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, … ili, …ilçesi… Köyünde bulunan 111 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, maliki olduğu 8 parsel sayılı taşınmazın devamı olmasına rağmen kadastro tespiti yapılırken babası adına tescil edildiğini, babasının da taşınmazı davalı oğluna temlik ettiğini, taşınmazın kendisine ait olduğunu ve 18 yıl önce içerisine ev yaptığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek babasından satın aldığını, iyiniyetli olduğunu, davada taraf sıfatının bulunmadığını, davacının taşınmaz üzerine tel çekmek suretiyle haksız biçimde müdahale ettiğini belirterek davacının müdahalesinin men’ine, eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiş ve davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.06.2014 tarihli ve 2012/117 Esas, 2014/143 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın tarafların annesinin babasından gelme miras malı olduğu ve eşi Mehmet’e bağışladığı, Mehmet’in de taşınmazı oğlu davacı …’ya satmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında kendi adına tespit gördüğü, taşınmazı 20 yıldır aralıksız ve nizasız olarak davacının kullandığı, babası ile davacı arasında uzun yıllardır husumet olduğu, tapunun baba adına oluşmasının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu, taşınmazı babasından satın alan kardeş Necat’ın taşınmazın davacıya ait olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan)16. Hukuk Dairesinin 26.10.2015 tarihli ve 2015/158 Esas, 2015/12528 Karar sayılı kararı ile; yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda esası ve sayısı belirtilen karar ile; Mehmet’in taşınmazı oğlu davacı Mustafaya verdiği, bu hususun taraflar arasında görülen …Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/92 esas sayılı dosyasının hazırlık aşamasında kolluk tarafından tanık sıfatıyla …’ın alınan beyanı ile sabit olduğu, taşınmazı 20 yıldır arallıksız ve nizasız davacının kullandığı, taşınmazı satın alan kardeş Necat’ın taşınmazın davacıya ait olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, eldeki davada babasının beyanına değer verilmediğini, babasının soruşturma dosyasındaki beyanlarının değiştirilerek farklı yorumlandığını, taşınmazın kadastro çalışmasında bulunan ve bilirkişi olarak yeminli ifadesine başvurulan bilirkişilerin aksi yöndeki beyanına rağmen davanın kabulüne karar verildiğini, taşınmazın annelerine ait olduğunu, anneleri tarafından babalarına bırakıldığını, babalarının da üç kardeşe ev yeri olarak verdiğini, …ya sadece ev yeri verildiğini, kabul gerekçesinin hatalı olduğunu, tanıkların dava konusu yer için davacının kendisine para teklif ettiğini de beyan ettiklerini, bunun da taşınmazın davacıya ait olmadığını gösterdiğini, …Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/92 Esas sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, buna rağmen dava konusu taşınmazın zilyetliğinin nizalı olmadığının kararda belirtildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 15 inci maddeleri

3. Değerlendirme
Dosya içeriğinden, dava konusu … ili, …ilçesi… Köyünde bulunan 111 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 29.08.2007 tarihinde senetsizden arsa vasfı ile dava dışı …adına tespit edildiği, tespitin 06.11.2007 tarihinde kesinleştiği, Mehmet’in de taşınmazı 17.07.2012 tarihinde satış suretiyle davalı oğlu Necat’a temlik ettiği sabittir.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Somut olayda, dosyada yer alan bilirkişi raporundaki dava konusun yerin fotoğraflarında ve hazırlanan krokilerde davacının kullandığı ve çit çektiği kısmın dava konusu 5 parsel sayılı taşınmazın tamamını kapsamadığı görülmüştür. Nitekim, 16.04.2021 tarihli keşifte dinlenilen davacı tanığı …’ın telle çevrili olan dava konusu yerin davacı … tarafından kullanılacağına dair tarafları anlaştırdığı yönündeki beyanı, davacı tanığı …’ın davacı ile davalının aralarında anlaşmazlık çıktığı, taşınmazdaki ağaçları …nın diktiği, babalarının da bulunduğu bir ortamda davacı ve davalıyı anlaştırdıkları ve sınırları belli etmek için tel çekildiği, Mehmet’in ve Necat’ın bunu kabul ettiği, zaten anılan kısmı …nın kullandığı yönündeki beyanları gözetildiğinde, Mahkemece davacının babası tarafından kendisine verildiğini ileri sürerek hak iddia ettiği kısmın net olarak saptanmadan taşınmazın tamamı yönünden kabul karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; mahallinde tekrar keşif yapılması, tanıkların ve mahalli bilirkişilerin davacının kullandığı alanın tespiti için tekrar dinlenilmesi, fen bilirkişisi tarafından taşınmazın fotoğraflarının çekilmesi ve kullanım durumuna göre koordinatlı krokinin hazırlanması ile dava konusu 5 parsel sayılı taşınmazdaki davacının kullandığı ve hak iddia ettiği kısmın taşınmazda bulunduğu söylenen çitler de dikkate alınarak şüphe bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, taşınmazın tamamının kullanılmadığının tespiti halinde davanın kabulüne karar verilecek kısmın ifraz edilmesi suretiyle hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.