Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/10292 E. 2023/4846 K. 26.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10292
KARAR NO : 2023/4846
KARAR TARİHİ : 26.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/54 E., 2018/88 K.
DAVA TARİHİ : 06.09.2011 (asıl) 12.052016 (birleştirilen 2016/1020 Esas) 13.01.2015 (birleştirilen 2015/4 Esas)
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölköy Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/13 E., 2017/159 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili, davacının mirasbırakanından gelen kadastro öncesi hakkına dayanarak payı oranında iptal-tescil isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı … davaya cevap vermemiş, duruşmada harici satış senedi ile taşınmazı aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Birleştirilen davada davalı … davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Gölköy Kadastro Mahkemesinin 12.11.2012 tarihli ve 2011/338E., 2012/855K. sayılı kararıyla; tespit tutanakları kesinleşmiş olduğundan Mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar 10.01.2013 tarihinde kesinleşmiş olup davacının süresinde talebi ile görevli mahkemeye gönderilmiş, Gölköy Asliye Hukuk Mahkemesi 05.10.2017 tarihli ve 2013/13E., 2017/159K. sayılı kararıyla, davacının pay oranında talepte bulunduğu, taraf ehliyetini haiz olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Gölköy Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin davayı yanlış nitelendirildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19.01.2018 tarihli ve 2018/54E., 2018/88K. sayılı kararıyla; terekeye dahil bir taşınmaz için bir mirasçının tek başına 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açamayacağı, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 üncü maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçelerinde; harici satış sözleşmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, payının mirasbırakan adına tescilini talep ettiğini, iddianın ispatlandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu 640 ıncı, 701 inci ve 702 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 233,95 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.09.2023 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

– MUHALEFET ŞERHİ –
Dava kadastro öncesi sebebe dayalı tapi iptali ve tescil davasıdır.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen ek 6. maddenin geriye yürütülüp yürütülemeyeceği ve buradan hareketle verildiği anda kesin olan hükmün temyiz incelemesinin yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre mülkiyet hakkı “ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını” kapsamaktadır (AYM, E.2022/105, K.2023/54, 22/03/2023, §19).

Anayasa’nın 36. maddesinde ise adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkı kapsamında kalan kesin hükme saygı ilkesi “kesinleşmiş bir mahkeme hükmüyle bireylere tanınan statüye (hak ve borçlara) hukuk düzenince istisnai durumlar dışında müdahale edilmemesini gerekli kılar (Mustafa Altın [GK], B. No: 2018/10018, 27/10/2021, § 63). Bu çerçevede  “kesin hükme saygı (res judicata) ve kesin hükmün bağlayıcı olması, hükmü veren mahkeme de dâhil diğer bütün mahkemelerin ve diğer ilgili kurumların bu kararla bağlı olması anlamına gelir. Yargının verdiği ve bağlayıcı olan kesin hüküm, zarar gören taraflardan biri açısından işlevsiz duruma getirilmişse adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerin bir anlamı kalmayacaktır (Mustafa Altın [GK], B. No: 2018/10018, 27/10/2021, § 58; Alba İnşaat Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/1313, 26/2/2015, §§ 53, 54; Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 65).

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre de kesin hükme saygı adil yargılanma hakkının güvencesi kapsamında kalmakta olup nihai mahkeme kararlarının yeniden gözden geçirilememesi ve sorgulanamaması gerekir (Brumarescu/Romanya [BD], B. No: 28342/95, 28/10/1999, § 61; Ryabykh/Rusya, B. No: 52854/99, 24/7/2003, § 52).
Öte yandan hukuk devleti ilkesi uyarınca kanun hükümleri kural olarak yürürlüğünden sonraki olay ve olgulara uygulanabilir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca miktar veya değeri kırk bin … Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar kesin olup bunlara ilişkin temyiz yoluna başvurulamaz.

Ancak 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen ek 6. maddesinde şu hükme yer verilmiştir: “Kadastro mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir.” Buna göre anılan hükümle birlikte hükmün yürürlüğe girdiği tarihten sonraki davalarda kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda miktar ve değere bakılmaksızın kararın istinaf ve temyizi mümkün hale getirilmiştir. Ancak kanunda bunun geriye yürütülerek söz konusu hükmün yürürlük tarihi olan 28/7/2020 tarihinden önce kesinleşmiş olan davalara da uygulanabileceği yönünde bir kurala yer verilmemiştir.

Anılan bu anayasal hükümler ve ilkeler ile yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay incelendiğinde iki tarafı da özel kişi olan uyuşmazlıkla ilgili olarak Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda anılan Kanun hükmünün yürürlüğe girmesinden önce 19.01.2018 tarihinde karar verdiği ve dava değerinin 2018 yılının temyiz kesinlik sınırı olan 47.530,00 TL’nin altında kaldığı görülmektedir. Bu çerçevede kararın verilmekle kesin ve 6100 sayılı Kanun’un 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez bir karar olduğu anlaşılmaktadır.

Durum böyle iken Dairemizce kararın kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek inceleme yapılmasının belirtilen anayasal ve yasal hükümlere aykırı olduğu değerlendirilmektedir.

Değeri belli bir miktarın altında olan davalar yönünden daha önce bulunmayan temyiz imkanın yasanın yürürlüğünden sonraki davalar bakımından uygulanması hükmün denetlenmesinin talep hakkının kapsamının genişletilmesi bakımından olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak söz konusu hükmün geriye yürütülmesiyle ilgili bir hüküm dahi mevcut değil iken içtihat yoluyla söz konusu kanun hükmünün kesinleşmiş hukuki statüleri de etkileyecek şekilde geriye yürütülmesi adil yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak kesin hükme saygı gösterilmesi ilkesini açıkça zedeleyecektir.

Diğer taraftan yorum yoluyla söz konusu kanun hükmünün geriye yürütülerek kesin hükmün ortadan kaldırılması, lehine hüküm kesinleşmiş olan hak sahiplerinin mülkiyet hakkının da hukuki güvenliğe aykırı olarak öngörülemez bir şekilde ihlal edilmesine yol açacaktır.

Açıklanan nedenlerle temyiz dilekçesinin kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek temyiz incelemesi yapılmasının doğru olmadığı düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun kararına iştirak edemiyorum.