Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/10108 E. 2022/2830 K. 06.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10108
KARAR NO : 2022/2830
KARAR TARİHİ : 06.04.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM

Asıl dava tapu kaydında düzeltim, birleştirilen dava, HMK 376. maddesi gereğince açılan hükmün iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil sonucuna yönelik asıl dava bakımından davalı idarenin taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece “hükmün asıl dava bakımından onanmasına, tarafların birleştirilen dava bakımından temyiz itirazlarına gelince; davalı …’ın Türk Medeni Kanununun 3.maddesi anlamında iyiniyetli olup olmadığının, davalı … ile davacı arasındaki tescil davasından haberdar bulunup bulunmadığının, bir başka deyişle davalı … ile çıkar ve işbirliği içerisinde hareket edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması; taşınmazları tapu kaydına güvenerek iyiniyetle aldığının, davalı … ile çıkar işbirliği içinde bulunmadığının anlaşılması halinde ediniminin korunması, aksi halde Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralına uyulmadığı gözetilerek davacının hükmen kazanılan mülkiyet hakkına üstünlük tanınması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl davada karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davada ise davalı …’ın iyiniyetli olmadığı ve davalı … ile çıkar işbirliği içinde bulunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, bu kez Dairece “… dava konusu taşınmazlar üzerinde 22.04.1997 tarihinden itibaren ihtiyati tedbir şerhinin tapu kütügüne şerh düşülmesi, birleştirilen davada davalılar Sinan ile Osman arasında aynı taşınmazlar üzerinden 20.07.2009 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılıp, satış vaadi şerhinin 26.07.2009 tarihinde tapu kütüğüne kaydedilmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalı …’ın taşınmazlar üzerindeki 22.04.1997 tarihli ihtiyati tedbir şerhini bilmediği yani diğer davalı … ile davacı arasındaki tescil davasından haberdar bulunmadığından bahsedilemeyeceği gibi davalı …’ın TMK’nun 3. maddesi anlamında iyiniyetli olmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından cebri icra satış davasında davalı da gösterilmediği nazara alındığında davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalıdır.” gerekçesiyle yeniden bozulmuş, bu karara karşı davalı … vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki, davalı … vekilinin iyiniyetli olduğu ve mahkeme kararının onanması gerektiğine yönelik ileri sürdüğü karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK’un 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır. Bu nedenle, 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla bu yönlere ilişkin karar düzeltme isteğinin REDDİNE,
Ne var ki; dosya içeriğinden, davacının açtığı muris muvazaası davası ile taşınmazda adına tescil hükmü kurulan payı 2/10 olup, hükmün tamamının iptalini istemekte menfaati bulunmadığı, çekişme konusu … ada …, … ada … ve … ada … parsel sayılı taşınmazlar gayrimenkul satış vaadi dayanılarak hükmen tescil yolu ile davalı … adına tescil edilmeseydi dahi hükmün payı oranında infaz edileceği nazara alındığında, davacının payı oranında hükmün iptaline karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, birleştirilen davada davacının veraset ilamındaki payı oranında hükmün iptaline karar verilmesi gerektiği halde bu hususun gözardı edildiği karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan inceleme neticesinde anlaşılmış olmakla, Dairenin 26.05.2021 tarihli ve 2020/2835 Esas 2021/2841 Karar sayılı bozma ilamının değinilen husus itibari ile ORTADAN KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
Dava, … ilçesi … köyünde bulunan … ve … parsel sayılı taşınmaz hakkında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin yerine getirilmediği iddiasıyla davacı … tarafından, davalı … aleyhine açılıp kabulle sonuçlanan ve temyiz edilmeyerek kesinleşen … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/311 E – 2012/268 karar sayılı 17.04.2012 tarihli iptal-tescil kararının, davacı … tarafından … aleyhine açılan ve kabul ile sonuçlanan muris muvaazası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasının sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla hile ile alındığı iddiasıyla açılan HMK’nın 376. maddesine dayalı yargılamanın iadesi talebine ilişkindir.
HMK’nın 375. maddesinde 12 bent halinde yargılamanın iadesi sebepleri sayılmış, ayrıca 376. madde de taraflar dışında 3. kişilerin yargılamanın iadesini istemesi durumu düzenlenmiştir.
HMK’nın 376. maddesine göre yargılamanın iadesi, HMK’nın 375. maddesindeki sebeplerden farklı olarak davanın taraflarınca değil, onların alacaklıları veya halefleri tarafından istenilebilmektedir. Bununla davanın tarafı dışındaki kişiler, tarafların davada muvaazalı hareket ettiklerini ileri sürerek kesin hükmün iptalini istemektedirler. Burada davanın taraflarının hilesi ile yargı yolunu kullanarak sonuç almalarına engel olunmak istenmektedir. Bu sebeple, bu yolla elde edilen hükümden etkilenenlerin yargılamanın iadesi yoluna gitmesi mümkündür. HMK’nın 376. maddesine dayalı yargılamanın iadesi talebinin kabulü halinde hükmün iptalini karar verilmesi gerekir.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/311 Esas – 2012/268 Karar sayılı ve 17.04.2012 tarihli … ve … parsellere ilişkin iptal – tescil kararının hile ile alındığı ve yargılamanın iadesi talebinin kabulü yoluyla hükmün iptaline karar verilmesi gerektiği hususunda sayın çoğunluk ile aramızda bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş ayrılığı, yargılamanın iadesi talebine konu hükmün kısmen iptalinin mümkün olup olmadığı ve dolayısıyla karar düzeltme talebinin kabul edilmesi gerekip-gerekmediği noktasındadır.
Yargılamanın iadesi talebiyle iptali istenen husus, … adına hile ile alınan mahkeme kararına istinaden oluşan tapu kaydı olmayıp, hüküm olduğundan hükmün kısmen iptali usulen mümkün olmayacaktır. Zira, yargılamanın iadesi talebinde bulunan davacı tarafından hükmün hile ile alındığı iddia edilmiş, Dairemizce bu iddia sabit görülerek, mahkemenin kabul kararı vermesi gereğine değinilerek ret kararı bozulmuştur. Davanın taraflarına göre 3. kişi konumunda olan kişiler için kararın bir kısım taşınmaz payları yönünden hile ile alındığı, bir kısmının ise sahih esaslara dayandığı söylenemeyeceğine göre hükmün tamamının iptali gerekir.
Öte yandan, hile ile alınan hüküm iptal edilip, bütün sonuçları ile ortadan kaldırıldıktan, yani dava konusu taşınmazların kaydı eski hale (… adına) döndükten sonra davacı muris muvaazası davasında aldığı lehine kararı infaz ettirerek paylı mülkiyet hakkına kavuşabilecek, yani hükmün kısmen iptali ile davacı lehine tescil sağlanmış olmayacaktır.
Davacı, hükmün muris muvazaası davasındaki payı oranında iptal edilmesi ile lehine olan önceki kararı infaz ettirmeden otomatik olarak hakkına kavuşamayacağına göre, hükmün kısmen iptali kararı ” doğru sicil oluşturma ve dolu pafta ilkesine” de aykırı olacaktır. Zira, hükmün kısmen iptali ve kısmi iptal kararının tapuda infazı halinde taşınmazların belirli payları belirli süre de olsa, muris muvazaası davasında davacı lehine verilen karar infaz edilinceye kadar hiç kimsenin mülkiyetinde olmayacak, açıkta kalacaktır. Anılan bu ilke Devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi ve kamu düzeni ile ilgili olduğundan ve yerine getirilmesi hakimin de sorumluluğunda olduğundan re’sen gözetilmesi gerekir.
Hal böyle olunca, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan karar düzeltme talebi kabul edilerek yargılamanın iadesi talebine konu hükmün kısmen iptalini sağlayacak şekilde bozma kararı verilmesi yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.