Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/978 E. 2021/4408 K. 21.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/978
KARAR NO : 2021/4408
KARAR TARİHİ : 21.09.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21/09/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat … geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar … v.d. vekili Avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, vekaletnamenin geçersizliği ve sahteliği hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı …’a vekaleten dava dışı Hüsamettin Güzel tarafından, dava konusu 44, 48 ve 106 parsel sayılı taşınmazlardaki 3/24’er payının davalı …’a satış yoluyla temlik edildiğini, vekaletnamenin, mirasbırakanın okur yazar olmaması nedeniyle iki tanık huzurunda beyanının alınması gerekirken tek tanığın beyanı alınarak düzenlendiğini, ayrıca, vekaletnamedeki parmak izinin de mirasbırakana ait olmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, dava dışı mirasçılar tarafından da davaya onay verilmiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, okur-yazar olmayan mirasbırakan Elif’in beyanı alındıktan sonra sadece tek tanık tarafından imzalanmış olan vekaletnamenin geçersiz olduğu, geçersiz vekaletnameye dayalı olarak yapılan işlem sonucu davalı adına oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; “… vekâletnamenin sahteliği iddiası üzerinde durulmaksızın ve bu yönde hükme yeterli bir araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir. Şöyle ki; mirasbırakanın sağlığında çeşitli vesilelerle parmak izlerinin basılı olduğu incelemeye esas belgeler temin edilmeden ve bu belgeler ile birlikte değerlendirme yapılmadan, vekâletnamede adı geçen tanıklar dinlenmeden iki tanık huzurunda düzenlenmediği gerekçesiyle vekaletnamenin geçersizliği sebebiyle sonuca gidildiği görülmektedir. Hâl böyle olunca; vekâletnamenin düzenlendiği tarihte ve yakın tarihlerde mirasbırakanın başka resmi işlemler yapmış ise o işlemlerde mühür mü, parmak izi mi kullandığı hususunun araştırılması, vekaletname tanığı …’ın bu konuda dinlenmesi, bu yönden sahtecilik ile ilgili tarafların bildirecekleri deliller var ise toplanması, mirasbırakanın parmak izi kullandığnın tespit edilmesi halinde, İlçe Seçim Kurulu, Tapu Sicil Müdürlüğü, Evlendirme Dairesi, banka şubeleri, İlçe Tarım Müdürlüğü, Türk Telekom vs. gibi kuruluşlar ile, davacının bildireceği diğer kurum ve kuruluşlardan mirasbırakanın parmak izlerinin yeraldığı evrak asıllarının getirtilmesi, ondan sonra bu belgelerle mukayese yapılmak suretiyle çekişme konusu sahte olduğu ileri sürülen vekaletname altındaki parmak izinin mirasbırakana ait olup olmadığı yönünde konusunda uzman bilirkişilerden (parmak izi incelemesi konusunda) rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, sahtecilik iddiası yönünden herhangi bir araştırma yapılmaksızının hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Öte yandan, vekâletnamede İdris Yalçın’ın tanık sıfatıyla kimlik tespiti yapılarak hazır olduğunun açıklandığı, İdris Yalçın’ın vekâletnamede imzasının unutulduğu yönündeki davalı savunması üzerinde durulmadığı gibi, talep edildiği halde, bu tanığın dinlenmemiş olması da isabetsizdir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde dava konusu vekaletnamenin geçerli olduğu davalı tarafça kanıtlanamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıtlardan, mirasbırakan …’ın, Kumluca Noterliği’nin 08.06.2001 tarihli vekaletnamesi ile taşınmaz satış yetkisi de içerir şekilde dava dışı Hüsamettin Güzel’i vekil tayin ettiği, vekil eliyle dava konusu 44, 48 ve 106 parsel sayılı taşınmazlardaki 3/24’er payının 22.06.2001 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği kayden sabittir.
Bozma ilamında değinildiği üzere, davacı tarafından satışa dayanak yapılan vekaletnamenin geçersizliği yanında sahte olmasına da dayanılmıştır. Önemine binaen öncelikle sahtecilik nedeni üzerinde durulması gerektiği açıktır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükümlerine yer verilmiştir.
Eldeki davada, vekaletnamenin geçersiz ve sahte olduğunu ileri süren davacı taraf olup, iddia edilen vakıanın kabulü halinde davacı lehine hak oluşacağı, o halde ispat yükünün davacı tarafta olduğu tartışmasızdır.
Ne var ki, mahkemece ispat yükünde yanılgıya düşülerek dava konusu vekaletnamenin geçerli olduğu davalı tarafça kanıtlanamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, bozma ilamına uyulması sonrasında mirasbırakan …’a ait parmak izinin bulunabileceği kurumlardan bilgi ve belge istenmiş ise de, olumlu bir netice elde edilemediği, dosyanın bu haliyle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderildiği, Dairece özetle; dosya içerisinde mukayeseye esas parmak izi mevcut olmadığından sonuç bildirir rapor verilemediğinin bildirildiği görülmüştür.
Ancak, dosya kapsamında gözden kaçırılan ve tarafların isteğine rağmen değerlendirilmeyen bir belge mevcuttur.
Şöyle ki, davalı tarafından dosyaya 20.06.2001 tarih ve “Arazi Satış ve Zilyetliğin Devri Senedi ” başlıklı adi yazılı belge örneği sunulduğu ve belge üzerinde mirasbırakan …’a atfen basılı parmak izinin bulunduğu, davalı tarafın bu belgeyi yapılacak incelemede mukayeseye esas alınması için ibraz ettiği, bu belgeye karşı davacılar vekilinin 10.07.2017 tarihli dilekçesi ile, evrak üzerindeki parmak izi ve mühür konusunda inceleme ve araştırma yapılmasını talep ettiği, temyiz aşamasında da davalı tarafından 20.06.2001 tarihli belge aslının mahkemeye sunulduğu ve muhafaza altına alındığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, 20.06.2001 tarihli belge yönünden tarafların beyanlarının alınması, bu belgedeki parmak izinin mirasbırakan …’a ait olduğu konusunda tarafların uzlaşması halinde, dosyanın yeniden inceleme yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmesi, satışa dayanak 08.06.2001 tarihli vekaletnamedeki parmak izinin mirasbırakan el ürünü olup olmadığının belirlenmesi, belirlenememesi halinde söz konusu vekaletnamenin 1512 sayılı Noterlik Kanununun 84. ve devamı maddeleri uyarınca düzenleme şeklinde yapıldığı ve aynı Kanunun 82/2. fıkrasına göre sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu gözetilerek sahtecilik hukuksal nedeni yönünden davanın reddedilmesi ile diğer neden olan vekaletnamenin geçersizliği üzerinde durularak bir sonuca gidilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin değinilen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.