Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/896 E. 2020/2161 K. 03.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/896
KARAR NO : 2020/2161
KARAR TARİHİ : 03.06.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,…vakfından icareli davaya konu 247 ada 27/A, 29 ve 32 parsel sayılı taşınmazların 24’erden 96/720 hissesinin Yani Oğlu … Yani kızı …, Yani kızı … … oğlu Yani, 42/720 hissesinin Yani kızı…18/720 hissesinin… oğlu… 6/720 hissesinin Dimitri kızı Nikodora ve 8/720 hissesinin Nikoli kızı Leonaora adlarına kayıtlı olduğunu, taşınmazların on yıldır kayyım ile idare edildiğini ileri sürerek, gaiplik ve taşınmazların toplam 170/720 hissesinin Hazine adına tesciline karar verilmesi, davanın Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/625E sayılı dava dosyası ile birleştirilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu taşınmazların kayyımla idaresi 10 yılı geçtiğinden bahisle davanın husumetten reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; ” Hâl böyle olunca, dava konusu 27/A ve 29 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında yer alan vakfiyelidir şerhinin neye istinaden kaldırıldığı, şerhin kaldırılmasına dayanak mahkeme kararının bulunup bulunmadığı hususlarının tapu müdürlüğünden sorularak taşınmazların vakfiye kapsamında olup olmadıklarının araştırılması, kayıt maliklerinin mirasçılarının bulunup bulunmadığı hususunda nüfus müdürlüğüne müzekkere yazılarak usulüne uygun araştırma yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. ” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-

Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 326.70 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 03/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, 5737 S.K.’nın 17. maddesi hükmü gereğince gaiplik nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı idare, dava konusu taşınmazın aslının vakıf olduğu ve mutasarrıfların gaip olduğu gerekçesiyle gaiplik ve tapu iptali-tescil isteminde bulunmuş, davanın reddine ilişkin ilk hükmün Dairece bozulmasından sonra, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda tapu iptali ve tescil isteminin kabulü yönünde hüküm kurulmuş, gaiplik istemi ile ilgili herhangi bir hüküm kurulmamış, davalı vekili tarafından karar temyiz edilmiş, Dairenin sayın çoğunluğu tarafından hüküm onanmıştır.
Tapu iptali tescil isteğinin kabulü hükmü yönünden sayın çoğunluk ile aramızda görüş aykırılığı yoktur. Ancak, mahkemece isteklerden birisi hakkında hüküm kurulmamış olmasının bozma nedeni sayılmamasında görüş aykırılığı bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan bu düzenleme gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Kanun maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Kaldı ki; Yargıtay, kanuna açıkça aykırılık hallerinde ve kamu düzenine ilişkin durumlarda tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olmadan temyiz incelemesi yaparak kararı bozabilir (HUMK’nın 439. maddesi).
Somut olaya gelince, davacı idare gaiplik kararı ile birlikte tapu iptali tescil isteğinde bulunmuş, mahkemece gaiplik isteği hakkında bir hüküm kurulmamıştır.
Bu halde, dava dilekçesindeki isteklerden biri hakkında karar verilmemesi HMK’nun 297/2. maddesine açık bir şekilde aykırılık oluşturduğundan değinilen husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması tek başına bozma nedenidir. Sayın çoğunluğun onamaya ilişkin aksi görüşüne katılmıyorum.