YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/78
KARAR NO : 2021/3381
KARAR TARİHİ : 17.06.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, Mahalli İskan Komisyonu’nun 29/06/1998 tarihli kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca göçebe olması nedeniyle aile temsilcisi davalı …’nin hak sahibi sayılmasına karar verildiğini ve buna bağlı olarak dava konusu 541 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ve ailesi olan diğer davalılar adlarına 17/09/2007 tarihinde tescil edildiğini, başvuru tarihinden önce davalı …’nin devlet memuru olduğunu ve SSK kaydının bulunduğunun tespit edildiğini, tespit üzerine davalıların göçebe olmadıkları gerekçesiyle Mahalli İskan Komisyonu’nun 15/06/2011 tarih ve 2011/3 sayılı kararı ile davalıların hak sahipliklerinin iptaline karar verildiğini ve iptal kararının 27/06/2011 tarihinde aile temsilcisinin adresine tebliğ edildiğini, davalıların iptal kararına karşı idari yargı yerinde iptal davası açmadıklarını, davalılar adına olan kaydın yolsuz hale geldiğini ileri sürerek çekişme konusu 541 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı …, 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin üçüncü fıkrasında mülga 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam edeceği hükmünün düzenlendiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, savunma getirmemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine, ilşikin karar Dairece; “…davalı … yönünden adına tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine (artık tescilin dayanağı ortadan kalktığına) göre davalı … adına mevcut kaydın yolsuz tescil durumunda bulunduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi davalılar …, … ve … yönünden hak sahipliklerinin ve daha önce alınmış komisyon kararının iptaline ilişkin komisyon kararının taraflara tebliğ edilmeden (idari karar kesinleşmeden) yolsuz tescil hükümlerine dayalı olarak davanın açılamayacağı (zira her davanın açıldığı tarihteki koşullar) gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde davanın esastan reddi de isabetsizdir…” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiş olmasına ve her ne kadar Dairenin bozma ilamındaki gerekçenin maddi hataya dayalı olduğu, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanunu′na eklenen geçici 7/3. mad. hükmünde ″Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri
herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder″ hükmüne yer verilmek suretiyle yürürlükten kalkan 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceğinin düzenlendiği, bu durumda davanın esastan reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değil ise de hükmü temyiz edenin sıfatı da gözetilerek sonucu itibari ile doğru olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazine’den harç alınmasına yer olmadığına, 17/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.