Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/575 E. 2020/5190 K. 19.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/575
KARAR NO : 2020/5190
KARAR TARİHİ : 19.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, 1954 yılından yapılan kadastro çalışmaları sırasında 36 parsel olarak tespit gören dava konusu taşınmaz hakkında açılan kadastro tespitine itiraz davası sonucunda tespit gibi tescile karar verilerek sicil kaydının oluşturulduğunu, ancak mirasbırakanları Hasan Arı’nın davalıların mirasbırakanları olan tespit maliklerinin bir kısmından pay satın aldığını, tespite itiraz davasında mirasbırakanın aldığı bu payların gözden kaçırılarak hüküm kurulduğunu ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…Çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 28.4.1953 tarihinde davalılar mirasbırakanları ve dava dışı şahıslar adına tespit edildiği ve şahıslar tarafından itiraz edildiği, Muharrem’in 21.10.1967 tarihinde Devlet’in ise 9.7.1968’de paylarını Hasan Arı’ya satış suretiyle devrettiği dosya kapsamı ile sabittir. Ne var ki, şahıslar tarafından Devlet, Muharrem ve diğer tespit malikleri aleyhine açılan tespite itiraz davası sonucunda , davacılar mirasbırakanı Hasan’ın pay satın aldığı belirlenmiş, davacının temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiş ve 27.10.1983 tarihinde müdahil davacının davasının reddine karar verilip 19.01.1998’de verilen karar kesinleşmiştir. Anılan dava dosyasında davacıların veya murislerinin taraf olmadıklarında kuşku yoktur. Öyle ise davacılar yönünden kesin hükmün varlığından söz edilebilme olanağı da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, işin esasına girilmesi soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar taraflarca temyiz edilmeksizin 09.09.2016 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılar vekili 06.03.2017 ve 08.09.2017 tarihli tavzih dilekçeleri ile, dava konusu 1331, 1332 ve 1333 parsel sayılı taşınmazlarda iptal ve tescile karar verilen pay oranlarında hata yapıldığını, iptal edilen hisse oranının toplam 511647/1211040 (50.698 m²) olmasına rağmen hükümde 109707/1211040 (10.870 m²) hissenin davacılar adına tesciline karar verildiğini, ayrıca kararda hakkında tescil hükmü kurulan “…”nın aslında “…” olduğunu ileri sürerek hükmün tavzihini istemiştir.Mahkemece, 17.04.2018 tarihli ek karar ile, tavzih talebinin hükmün değiştirilmesi niteliğinde olduğu ve tavzih yolu ile düzeltilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tavzih isteğinin reddine karar verilmiştir.Ek karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazın reddiyle usul ve yasaya uygun olan ek kararın ONANMASINA, davacıların harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 19/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.