Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/414 E. 2021/3458 K. 22.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/414
KARAR NO : 2021/3458
KARAR TARİHİ : 22.06.2021

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- bedel istekli dava sonunda ilk derece mahkemesince iptal tescil isteğinin tüm davalılar yönünden reddine, bedelin davalı …’ten tahsiline, bedel isteğinin davalı … yönünden reddine dair verilen kararın davacı tarafından istinafı üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla;duruşma günü olarak saptanan 22.06.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … ile temyiz edilen bir kısım davalılar…vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı … vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-

Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, 1305 ada 21 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu 25 no’lu bağımsız bölümün satışı konusunda davalı … ile 30.10.2017 tarihli sözleşme yaptıklarını, sözleşmeye göre toplam satış bedelinin 250.000,00 TL olup, 50.000,00 TL’sinin nakten, kalanın ise sıralı çeklerle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, taşınmazın devri için tapuya gidildiğinde aile dostu olan davalı …’un taşınmazı davalı kardeşi …üzerine aldığını, nakten ödenmesi gereken 50.000 TL’nin internet bankacılığı ile havale edildiğinin söylenmesi üzerine aile dostu olan davalılara güvenerek tapu devrini gerçekleştirdiğini, ancak bilahare bankada para olmadığını fark edip bunu karşı tarafa ilettiğinde bankadan kaynaklı bir sorun olduğunun söylendiğini, davalı … ile…’a bir daha ulaşamadığını, haklarında ceza soruşturması bulunduğunu, davalı …’in taşınmazı 03.11.2017 tarihinde dava dışı …e, adı geçenin de tedbir kararından bir gün önce 06.11.2017 tarihinde davalı …’e muvazaalı olarak devrettiğini, bedeller arasında fark olduğunu, devirlerin kısa aralıklarla yapıldığını, tecrübesizliğinden yararlanıldığını ve aldatılmak suretiyle iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürerek çekişme konusu 25 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla sözleşmede kararlaştırılan bedelin davalılar …ile…’dan tahsilini istemiştir.
Davalı …, zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu taşınmazı davacıdan 30.10.2017 tarihinde satın aldığını, davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını, resmi işlemin aksinin iddia edilemeyeceğini, davacının iradesinin fesada uğratılmadığını, tecrübesiz de olmadığını, dava dışı … … ile uzun süredir ticaret yaptığı için çekişme konusu taşınmazı bu şahsa sattığını; davalı …, zamanaşımı süresinin geçtiğini, çekişme konusu taşınmazın satışı konusunda davacının dava dışı oğlu… ile protokol yaptıklarını, adı geçene 250.000,00 TL bedelli teminat bonosu verdiğini, tapunun davacı adına kayıtlı olduğunu anlayınca taşınmazı almaktan vazgeçtiğini, teminat bonosunun iade edilmediğini, ancak davalı kardeşi Selim’in bu taşınmazı satın almak istediğini, davacıya borcu bulunmadığını; davalı …, çekişme konusu taşınmazı dava dışı … … isimli emlakçıdan 240.000,00 TL bedelle satın aldığını, yapılan protokole göre, 10.000,00 TL peşinat verdiğini, 90.000,00 TL’nin tapu devri sırasında ödeneceğinin, kalanı için de çek verileceğinin kararlaştırıldığını, satış bedelini ödediğini, iktisap tarihinde taşınmazda herhangi bir takyidat bulunmadığını, tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesince, davacı tarafından ilk el davalı …’e yapılan temlikin hileyle ve davacının tecrübesizliğinden yararlanılarak gerçekleştirildiği iddiasının ispatlanamadığı, ilk temlikin rızai olması nedeniyle sonraki devirler bakımından muvazaa iddiasına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle iptal tescil isteğinin tüm davalılar yönünden reddine, davacının satış bedeline ilişkin alacağı olduğu gerekçesiyle satış protokolünde yazılı 250.000,00 TL satış bedelinin protokolde taraf olan davalı …’dan tahsiline, davalı … yönünden bedel isteğinin reddine dair verilen kararın davacı tarafından istinafı üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 30.10.2017 tarihli gayrımenkul satış sözleşmesine göre, 1305 ada 21 parselde kayıtlı çekişme konusu 25 no’lu bağımsız bölümün davalı …’e satışı konusunda davacı ve dava dışı oğlu… ile davalı …’in anlaştıkları, anılan sözleşmeye göre 250.000,00 TL satış bedelinin 50.000,00 TL’sinin peşinen, bakiye 200.000,00 TL’sinin ise 20.000,00’er TL’lik 10 adet sıra çeki ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı, çekişme konusu 25 no’lu bağımsız bölümün tamamı davacı adına kayıtlı iken, davacının bizzat hareketle 30.10.2017 tarihli satış işlemiyle 81.000,00 TL bedelle davalı …’un kardeşi olan davalı …’e, onun da 03.11.2017 tarihli satış işlemiyle 81.100,00 TL bedelle dava dışı …e, adı geçenin de 06.11.2017 tarihli satış işlemiyle 82.100,00 TL bedelle son kayıt maliki davalı …’e temlik ettiği; satış işlemlerinin gerçekleştirildiği 2017 yılı itibariyle çekişme konusu taşınmazın değerinin 249.877,30 TL olarak keşfen saptandığı, değişik iş dosyası üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararının 07.11.2017 tarihinde çekişme konusu taşınmaz üzerine şerh edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, “hile” (aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir.
Hemen belirtilmelidir ki; çekişme konusu taşınmazın satış tarihleri ile dava tarihi gözetildiğinde davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığında kuşku yoktur.
Somut olayda, çekişme konusu taşınmazın davalılardan…’a satışı, satış bedelinin bir kısmının peşin, geri kalanının çeklerle ödeneceği telkin edilmek suretiyle davacının aldatıldığı, satış protokolünün davalı … ile yapıldığı halde tapuda temlikin davalı … üzerine gerçekleştirildiği, davacıya satış bedelinin ödenmediği, davalı …’in taşınmazı kısa bir süre sonra dava dışı ara malik …’a, onun da yine kısa bir süre sonra davalı …’e satış göstermek suretiyle devrettiği, son kayıt maliki davalı …’in iktisabının tedbir kararının tapuya şerh edilmesinden bir gün önceye isabet ettiği, dosya kapsamına göre davalılar ile dava dışı ara malikin birbirlerini tanıdıklarının sabit olduğu, davacının iradesinin aldatılmak suretiyle fesada uğratıldığı, son kayıt maliki davalı …’in de iyiniyetli olmadığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davacının tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 22.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.