YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3060
KARAR NO : 2021/4652
KARAR TARİHİ : 27.09.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar Davacı … mirasçısı … vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, oğlu dava dışı…ın at yarışı oynadığını, borçlarını ödeyebilmek için davalı …’den 15 bin dolar borç aldığını, çekişme konusu 129 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümü üzerine borca karşılık ipotek tesis edildiğini, davalının, …’ı gece hayatına alıştırdığını, …’ın davalıdan yine borç istediğini, davalının dairenin tapusunun verilmesi halinde borç vereceğini bildirmesi üzerine…ın kendisini kandırarak aldığı vekaletname ile taşınmazı davalıya devrettiğini, davalının 140 bin dolar borcunu ödemesi karşılığında dairenin tapusunu tekrar vereceğini bildirdiğini, …’ın durumu ağabeyi …’e anlatması üzerine ağabeyi 24-1-2008 tarihinde bankadan çektiği 105 bin TL (65 bin dolar)’yi…ın hesabına yatırdığını, …’ın yine borcu olduğunu söylemesi üzerine bu defa 35 bin TL yi…a verdiğini, …’ın borçları nedeniyle bu defa …daki ailesine ait başka bir daireyi…’e devrettiğini, bu olaylardan davalının açtığı müdahalenin meni ve ecrimisil davası üzerine haberdar olduklarını, davalının başından beri kötü niyetli olduğunu, vekaletle satışı yapılan taşınmazın borç ödenince geri verileceği kabul edildiği halde alacağını fazlasıyla almasına rağmen taşınmazın iade edilmediğini ileri sürmüş, aşamada davacı vesayet altına alınmış, vasi olarak atanan oğlu … davayı takip etmiş; dava dışı oğlu… ile davalının el ve işbirliği içinde olduklarını, …’ın kandırarak aldığı vekaletname ile çekişme konusu 2 nolu bağımsız bölümü davalıya devrettiğini,vekalet görevini kötüye kullandığını, vekaletnamenin tanzim tarihinde davacının fiil ehliyeti bulunmadığını ileri sürerek tapunun iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı, iyi niyetli 3. kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının Adli Tıp 4. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulu raporlarına göre ehliyetli olduğu,davalının kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece;‘’Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacının 11-1-2007 tarihinde bizzat çekişme konusu bağımsız bölüm için 43.554,00 YTL bedelle davalı ile noterde satış vaadi sözleşmesi düzenlediği, 9-10-2007 tarihinde aynı taşınmazı istediği bedelle istediği kişiye satması için dava dışı oğlu…ı vekil tayin ettiği, oğlu…ın da bu vekaletnameyi kullanarak taşınmazı 10-10-2007 tarihinde davalı …’e 40 bin YTL bedelle satış yoluyla devrettiği, davanın yargılması sırasında davacıya Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29-9-2009 tarih ve E.2008\249, K.2009\3100 sayılı kararı ile oğlu Seyit Ahmet …’in vasi tayin edildiği ve davanın vasi tarafından sürdürüldüğü, ancak husumete izin kararının bulunmadığı, her ne kadar Adli Tıp 4. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulundan raporları alınmışsa da, raporların davacının satış vaadi sözleşmesi düzenlediği 11.01.2007 tarihinde ehliyetli olduğuna ilişkin olduğu, vekaletname ve akit tarihinde ehliyetli olup olmadığının saptanmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, öncelikle vasi için husumete izin kararının dosya arasına alınması, bu eksiklik giderildikten sonra davacının vekeletname tarihi olan 9-10-2007 tarihi ile akit tarihi olan 10-10-2007 tarihinde fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp 4. İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanırsa davanın kabul edilmesi, ehliyetli olduğu saptanırsa vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.‘’gerekçesiyle bozulmuş,bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısıtlı olan davacı için TMK 462/1-8 madde bendi kapsamında husumet izni olmaksızın açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, HMK’nın 55.maddesi gereğince; taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa temsilci huzuru ile davaya devam edilir.
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgu olduğu gibi, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilir.
Somut olayda;mahkemece her ne kadar dava husumet izni alınamadığı gerekçesi ile reddedilmiş ise de izin kararı aşamasında davacının öldüğü anlaşılmakla 6100 sayılı HMK 55. maddesi gereğince mirasçıların davaya dahili ile yargılamaya devam etmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılması doğru olmadığı gibi 22.10.2018 tarihli bozma ilamında belirtilen eksikliğin tamamlanmaması da isabetli değildir.
Hal böyle olunca,öncelikle usulünce taraf teşkili sağlandıktan sonra 22.10.2018 tarihli bozma ilamı gereğince işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile,açıklanan nedenlerle hükmün (6100 sayılı HMK′nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.