Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/1916 E. 2020/4703 K. 01.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1916
KARAR NO : 2020/4703
KARAR TARİHİ : 01.10.2020

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: GAİPLİK-TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu 264 ada 10 parsel sayılı taşınmazın Recep kızı … adına kayıtlı olup taşınmazın aslının vakıf olduğunu kayıt malikinin kayıp olduğunu, nerede olduğunun ve hayatta olup olmadığının bilinmediğini ve uzun yıllardan beri de tapuda işlem tesis edilmediğini, taşınmazın uzun süreden beri sahipsiz olduğunu ileri sürerek … olarak 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 17. maddesi gereğince taşınmazın mahlulen – metruken … Vakfı adına tapuya tescile karar verilmesini istemiştir.Davanın dava şartı yokluğundan reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “…Hal böyle olunca; mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, Hazinenin davada yer alması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Vakıflar Kanunu 17. madde şartları gerçekleşemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hâkimi …’nün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 01.10.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY –
Dava, 5737 sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı olarak açılan gaiplik ve tapu iptal-tescil isteklerine ilişkindir.Davacı, yapılan tahkikat neticesinde uzun zamandan beri sahipsiz kalan taşınmaz mutasarrıfının gaip olması nedeniyle 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesi gereğince vakıfı adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek gaiplik kararı verilmek suretiyle kayıt malikleri adına olan tapu kaydının iptali ile vakfı adına tesciline karar verilmesi istemiyle … olarak eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, öncelikle tapu iptal-tescil davalarının tapu maliki hakkında açılması, malik belli değilse kayyım tayini suretiyle kayyım huzuru ile görülmesi gerektiği belirtilerek dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Dairece, davanın niteliği gereği … görülebileceği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, Yerel Mahkemece bozma ilamına uyularak bu kez davanın esastan reddine karar verilmiştir.Sayın çoğunluk kararın onanmasına karar vermiştir.Çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, söz konusu davanın … görülmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle mi yoksa esastan reddin doğru olması nedeniyle mi onanması gerektiği noktasındadır.Bilindiği üzere, taraf teşkili yargılama hukukunun en önemli müesseselerinden biri olup kamu düzenindendir. Bu nedenle usulünce taraf teşkili yapılıp yapılmadığı, davalının taraf sıfatının bulunup bulunmadığı veya davanın … görülmesinin mümkün olup olmadığı hakim tarafından her aşamada resen denetlenmelidir.Bir uyuşmazlığın hasımlı çözülüp çözülmeyeceği, yargılama yöntemine ilişkin olup kamu düzenindendir. Aynı nitelikteki uyuşmazlıkların Ülkenin her yerinde ve her mahkemesinde aynı usulle çözülüp karara bağlanması gerekir. Uyuşmazlığın hasımlı (ilgili taraf huzurunda) görülüp görülmeyeceğinin takdiri yasa koyucuya ait olup, bu takdir hiç bir aşamada davacıya bırakılmamıştır. Ne var ki aşağıda belirtilen örneklerde olduğu gibi Dairece bu tür davalar hasımlı açılmışsa bu şekilde görülmüş, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi … açılmışsa, … görülebileceği belirtilmiştir. Taraf teşkilinin kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle bu uygulamanın kabulü mümkün değildir.Ayrıca Mahkemenin bozma ilamına uyması nedeniyle usulü kazanılmış haktan bahsedilebilecekse de kamu düzeni bunun istisnalarından olduğundan bozmaya uymakla usulü kazanılmış hak da olmayacaktır.Öte yandan, tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliklerine yöneltilmesinin zorunlu olduğu, kayıt malikinin kim olduğu belirlenemiyor ise, kayyım atanması ve kayyımın görev ve sorumluluklarıyla ilgili 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 427. maddesi ve 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümleri dikkate alındığında, ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla davanın kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu, eldeki davanın … olarak açıldığı, bu nedenle kayıt maliklerinin kayyımla temsili sağlanmaksızın işin esası hakkında karar verilmiş olmasının doğru olmadığı da açıktır.Hal böyle olunca, Mahkemece davanın taraf teşkilinin sağlanmaması gerekçesiyle davanın usulden reddine yönelik ilk kararının doğru olması nedeniyle son kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle düzelterek onama yapılması gerekirken farklı düşünceyle davanın esastan reddine yönelik gerekçe esas alınmak suretiyle onama yapılmasının doğru olmadğı kanaatindeyim.Nitekim Daire aşağıda belirtilen örnek kararlarda olduğu gibi bu tür davaların … görülebileceğine ilişkin görüşünden de dönmüştür.(Dairenin bu yöndeki kararlarından örnekler; 2013/11305 Esas- 20213/13259 Karar 24.09.2013 tarih, 2016/9358 Esas – 2017/3569 Karar 15.06.2017 tarih, 2016/5059 Esas – 2017/3061 Karar 31.05.2017 tarih, 2016/9337 Esas- 2017/3570 Karar 15.06.2017 tarih, 2018/4141 Esas – 2018/13346 Karar 10.10.2018 tarih, 2019/953 Esas – 2019/2728 Karar 17.04.2019 tarih, 2016/12879 Esas – 2019/5154 Karar 09.10.2019 tarih, 2016/17839 Esas – 2020/1937 Karar 01.06.2020 tarihli kararlar v.d.) Dairenin aksi yönde verilmiş kararları var ise de bu kararlara da yukarıda açıklanan gerekçelerle katılmak mümkün olmamıştır. (Örn. 2015/10369 Esas – 2016/1123 Karar 04.02.2016 tarih, 2014/12180 Esas – 2015/1452 Karar 29.01.2015 tarih (oy çokluğu ile), 2016/15914 Esas – 2020/1092 Karar 19.02.2020 tarihli (oy çokluğu ile)) Sonuç itibariyle tapu iptal tescil isteğine ilişkin bu tür davaların … açılması halinde, dava kabul edildiğinde kanun yolu denetiminden geçmesi de mümkün olmayacak, hak sahipleri açısından telafisi mümkün olmayan zararlar doğabilecek, hak sahibi taşınmaz bedelini alabilecek olsa bile bedel her zaman aynın yerini tutmayabilecektir.Bu mahsurların giderilmesi, ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun emredici düzenlemesi olan 427.maddesi karşısında … açılan bu tür davaların usulden reddedilmesi gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılmıyorum.