Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/1844 E. 2020/6132 K. 19.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1844
KARAR NO : 2020/6132
KARAR TARİHİ : 19.11.2020

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Asıl davada davacı, 26213 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 7 nolu bağımsız bölümü davacıdan 26.05.2014 tarihinde satın aldığını, buna karşın davalının hiç bir gerekçe göstermeksizin taşınmazı kira vermeksizin kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek, 26.05.2014 tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için 1.000-TL ecrimisil ile birlikte elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiş, karşı davada ise dava konusu yapılan aynı taşınmaz üzerindeki 8 nolu bağımsız bölüm ile birlikte 7 nolu bağımsız bölümü bedeli karşılığında iktisap ettiğini, karşı davada davacının şirket yetkilisi olarak işleme katıldığını, basiretli bir iş adamı olarak hareket etmesi gerektiğini, gabin ve hile iddiasında bulunamayacağını belirterek karşı davanın reddini savunmuştur.
Aslı davada davalı, asıl davanın davacısı tarafından hakkında … 11.İcra Müdürlüğü’nün 2015/12409 E. sayılı takip dosyası ile kira alacağının tahsili amacıyla takip başlatıldığını, ödeme emrine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, aralarındaki satış akdine göre çekişme konusu 7 nolu bağımsız bölümde bir süre daha oturmaya devam edeceğinin kararlaştırıldığını belirterek asıl davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise 7 parsel sayılı taşınmazdaki 7 ve 8 nolu bağımsız bölümleri asıl davanın davacısına sattığını, bu işlemi piyasaya çok borcu olduğu ve ekonomik olarak zor durumda kaldığı dönemde yaptığını, bu durumun asıl davanın davacısı tarafından da bilindiğini, piyasa değerinin çok altında bir bedel ile her iki taşınmazını sattığını, bunun yanında satış aşamasında kararlaştırılan bedelin tamamının da kendisine ödenmediğini, asıl davada davacının hileli davranışları neticesinde taşınmazları devrettiğini ileri sürerek, 7 nolu bağımsız bölüm yönünden tapu iptali ve tescile, aksi halde bedele, 8 nolu bağımsız bölüm yönünden ise taşınmazın üçüncü kişilere devredilmesi nedeniyle 500.000,00-TL bedele hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davada ecrisimil isteği yönünden 20.450,00-TL’nin tahsiline, el atmanın önlenmesi talebinin usulüne uygun olarak açılan bir dava olmadığı gerekçesiyle reddine, birleşen dava yönünden ise davacının tacir olduğu, bu nedenle gabin iddiasını ileri süremeyeceği, ayrıca bir yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi …’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Asıl dava, bağımsız bölüme yönelik elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleştirilen dava ise, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davada ecrimisil isteği yönünden davanın kabulü ile 20.450,00 TL’nin tahsiline, el atmanın önlenmesi talebi yönünden ise usulüne uygun olarak açılan bir dava olmadığı gerekçesiyle bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiş; … Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nce asıl davada davalı, birleşen davada davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar süresi içerisinde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK.’nın 362.maddesinde Bölge Adliye Mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş aynı maddenin 1/a bendinde de miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hükmüne yer verilmiş, 2017 yılı itibarıyla HMK.’ nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00-TL.lik kesinlik sınırı 41.530.00-TL olarak uygulanmaya başlamıştır.
Somut olayda, dava değerinin (10.000.00-TL), ecrimisil isteği yönünden ise mahkemece 20.450,00-TL’ye hükmedildiği, bu değerin ise 2017 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 41.530.00-TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı Uyarınca Yargıtay tarafından bir karar verilebilir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl dava bakımından davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteğinin değerden REDDİNE,
Asıl davada davalı-birleşen davada davacının birleşen davada ki temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle mahkemece hak düşürücü sürenin geçtiği saptanarak birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.102,11-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı birleştirilen davada davacıdan alınmasına, 19/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.