Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/1662 E. 2022/4683 K. 09.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1662
KARAR NO : 2022/4683
KARAR TARİHİ : 09.06.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil – tazminat davası sonunda İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28/01/2020 tarihli ve 2019/158 Esas – 2020/83 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra; duruşma isteğinin gider avansı yokluğundan reddine karar verildi, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları … adına kayıtlı 2148 ada 7 parsel sayılı taşınmazın muvazaalı olarak davalı …’e devredilmesi nedeniyle kendileri ve dava dışı kardeşleri … tarafından Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/95 E. sayılı dosyası ile açılan davanın kabul edilerek payları oranında adlarına tesciline karar verildiğini ve İİK.nın 28. maddesi doğrultusunda hüküm özetinin tapuya bildirildiğini, söz konusu kararın 13/11/2008 tarihinde kesinleştiğini, ancak Ağustos 2009 tarihinde hükmün infazı için tapuya başvurduklarında davaya konu taşınmazın 30/06/2009 tarihinde usulsüz şekilde diğer davalı şirkete satıldığını öğrendiklerini, davalı şirketin kötü niyetli olarak satışı gerçekleştirdiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydı iptal edilerek, 1/8’er paylarının adlarına tesciline karar verilmesini ve uğradıkları maddi ve manevi zararlar nedeniyle tazminata hükmedilmesini istemişler, yargılamanın devamı sırasında tazminat taleplerini atiye terk ettiklerini bildirmişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı …, davacıların iyi niyetli olmadıklarını, davanın yersiz olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı … Sigorta ve Reasürans Brokerliği Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak hareket edip tapu kayıtlarını incelediğini, hiçbir takyidat olmadığını tespit ettikten sonra da tapu kayıtlarına güven prensibi gereği taşınmazı satın aldığını, satış bedelinin tamamının da banka üzerinden ödendiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/10/2012 tarihli ve 2009/327 Esas – 2012/446 Karar sayılı kararıyla; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 18/03/2014 tarihli ve 2013/21285 Esas – 2014/5821 Karar sayılı kararıyla; “…taşınmazın tamamının davalı … tarafından diğer davalı … Sigorta Şirketine yapılan devrinin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, davalı şirketin ise ilk el konumunda olup, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. ve devamı maddelerinde düzenlenen iyiniyet hükümlerinden yararlanamayacağı gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, anılan taşınmazda 13.07.2011 tarihinde kat irtifakı kurulduğu ve bağımsız bölümlerin oluştuğu anlaşılmaktadır. O halde taşınmazda kat irtifakı kurulduğundan, kat irtifakına göre oluşan bağımsız bölümler üzerinden hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere bu hususun göz ardı edilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28/05/2015 tarihli ve 2015/104 Esas – 2015/226 Karar sayılı kararıyla; bağımsız bölümler üzerinden tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Sigorta ve Reasürans Brokerliği Ltd.Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 03/10/2018 tarihli ve 2015/15025 Esas – 2018/13104 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda … Sigorta ve Reasürans Brokerliği Ltd.Şti. 27.12.1939 tarihli ve 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince ikinci el konumundadır. Dairenin 18.03.2014 tarihli bozma kararında ilk el olarak kabul edilmiş olması maddi yanılgıya dayalıdır. Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi uyarınca davalı şirketin iyiniyetli olup olmadığı hususunun toplanan ve toplanacak deliller ile birlikte değerlendirilerek açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken maddi yanılgıya dayalı bozma kararına dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. ” gerekçesiyle karar ikinci kez bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28/01/2020 tarihli ve 2019/158 Esas – 2020/83 Karar sayılı kararıyla; davalı şirketin iyiniyetli olduğu, ediniminin korunacağı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davasının reddine, tazminat istekleri hakkında ise atiye bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, Tapu Müdürlüğünün dosyada yer alan 16.12.2011 tarihli yazısından davalı şirketin satıştan önce işlem dosyasına baktığının, Mahkeme kararı ile taşınmazda paydaş olanların muvafakatlarının bulunmadığı Tapu Müdürlüğünce bildirildiği halde taşınmazın devraldığının, davalının iyiniyetli olmadığının anlaşıldığını, tapu işlem dosyasında kararı veren Mahkemece İİK.nın 28. md. göre gönderilen iptal kararının bulunduğunu, satıştan birgün önce satıcı …’e makbuzla 35.150,00 TL nakit para verildiğini, aynı gün Şişli 5. İcra Müdürlüğünün 2009/196 Esas sayılı icra takip dosyasındaki haczin kaldırıldığını ve haciz fek yazısının tapu siciline intikal ettirildiğini, ertesi gün yolsuz tescilin gerçekleştirildiğini, davalı şirketin hukuk işleri bürosunun takip ve yönlendirmesi ile işlemlerin böyle hızlı sonuçlanmasının sağlandığını, zira davalı … vekilinin daha önce verdiği temyiz dilekçesinde …’in yabancı ülkede doğup büyüdüğünü, Türk mevzuatı hakkında bilgi, beceri, feraset ve basiret sahibi olmadığını beyan ettiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024.maddenin 1. fıkrasında “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz”, 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
Diğer yandan, 14.02.1951 tarihli ve 1949/17 Esas, 1951/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirlemiş olan kimsenin kötüniyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyiniyetin ve kötüniyetin bu durumda Mahkemece re’sen nazara alınabileceği karara bağlanmıştır.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 2148 ada 7 parsel sayılı taşınmaz davacılar ile davalı … ve dava dışı kişilerin mirasbırakanı …’ye aitken, mirasbırakanın taşınmazı 21/09/2005 tarihinde davalı …’e satış suretiyle temlik ettiği, davacılar ve dava dışı kardeşleri … tarafından muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2006/95 Esas sayılı davanın davacıların payı oranında kabulle sonuçlandığı ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek 13/11/2008 tarihinde kesinleştiği, sözü edilen dava nedeniyle tapu kaydına tedbir şerhi işlendiği, davalı …’in talebi üzerine Mahkemece verilen 09/06/2009 tarihli kararla, hükmün kesinleştiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir şerhinin kaldırılmasına karar verildiği, Mahkemece 15/06/2009 tarihinde bu kararın infazı ve tedbir şerhinin kaldırılması için 4. Bölge Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, ancak her nasılsa karar infaz edilmeyerek 22/06/2009 tarihinde tedbir şerhinin kaldırıldığı ve taşınmazın 30/06/2009 tarihinde davalı … tarafından diğer davalı şirkete satış suretiyle temlik edildiği, davacıların, anılan kesinleşmiş Mahkeme kararı uyarınca 1/8’er paylarının tapusunun iptali ve adlarına tescili isteğiyle eldeki davayı açtıkları davalı şirketin iyiniyet savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.
9.3.2. Şişli 5. İcra Müdürlüğünün 2009/196 Esas sayılı dosyasında, davacılar tarafından, Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/95 Esas sayılı dava dosyasında hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tahsili için davalı … aleyhine icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşerek taşınmaz üzerine haciz konulduğu, temlik tarihinden bir gün önce 29/06/2009 tarihinde davalı …’in borcun tamamını ödemesi neticesinde haczin kaldırılmasına karar verildiği, icra takip dosyasında yer alan Kadıköy 7. Noterliğinin 25/08/2009 tarihli ve 18138 yevmiye no.lu “Düzenleme Şeklinde Miras Payının Temliki Sözleşmesi” ile dava dışı mirasçı …’ın mirasbırakan Osman’dan intikal eden dava konusu taşınmaz üzerindeki tüm hak ve hisselerinin tamamını bedeli karşılığında davalı …’e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Tapu Müdürlüğünün 16/12/2011 tarihli yazısında, satış işlemi için görevlendirilen memurun sorgulanması sonunda, satış işlemi yaptıran davalı tarafla Mahkeme kararı ile paydaş olanların bulunduğu, bunların muvafakatlerinin ibraz edilmesinin alıcı ve satıcıdan istendiğinde anlaştıklarını, problem olmadığını ve muvafakatlerinin ibraz edileceğinin belirtilmesi üzerine satışın yapıldığı, nitekim hissedarlardan …’ın miras payı temlik sözleşmesinin ibraz edildiği, diğer hissedarların muvafakat ve temliklerinin işlem dosyasında bulunmadığının tespit edildiği belirtilmekle birlikte 30/06/2009 tarihli resmi satış senedinin ikinci sayfasında dava dışı mirasçı …’ın “ Taşınmaz hakkındaki 2006/95 Esas sayılı Mahkeme kararının uygulanmasından feragat ediyorum, iş bu satış işleminin geçerli sayılmasına muvafakat ediyorum” beyan ve imzasının yer aldığı görülmektedir.
9.3.3. Dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; kesinleşen Mahkeme kararına rağmen, taşınmazın tamamının davalı … tarafından diğer davalı … Sigorta Şirketi’ne yapılan devrinin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, ikinci el konumunda olan davalı şirketin taşınmazın davalı olduğunu bilen veya bilebilecek konumda olduğu, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. ve devamı maddelerinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varılmaktadır.
9.3.4. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ:
Davacılar vekilinin açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.