Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/1547 E. 2021/1364 K. 10.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1547
KARAR NO : 2021/1364
KARAR TARİHİ : 10.03.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakanı …’ın maliki olduğu 56 ada 10 parsel sayılı taşınmazını ikinci eşi olan davalı …’a 05.02.2007 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi ev hanımı olan davalının da alım gücü bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, mirasbırakana ölünceye kadar kendisinin baktığını, her türlü ihtiyacı ile ilgilendiğini, öte yandan murisin İstanbul ilinde bulunan dört katlı binadaki iki dükkan ile dört dairesini sağlığında ilk eşinden olma çocukları olan davacı ile dava dışı …’ye verdiğini, buna karşılık da dava konusu taşınmazı kendisine devrettiğini, malını paylaştırdığını, ayrıca mirasbırakanın geriye taşınmazlar da bıraktığını, mal kaçırma amacının bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece; “…Somut olaya gelince, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından; murisin ölümünden önce takriben 10 yıl kadar felçli olduğu, bu dönem boyunca murise davalının baktığı, her türlü ihtiyacı ile ilgilendiği, muris hakkında kolluk tarafından yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmalarından; murisin emekli olduğu, ölmeden önce 10 yıl kadar felçli olduğu, bakımının eşi … tarafından sağlandığının tespit edildiği, murisin ölümü ile geriye … ili … ilçesinde bulunan 125 ada 12 ( 1.790 m2’lik – Tarla ) ile 126 ada 36 ( 4.339 m2’lik Tarla ) parsel sayılı taşınmazlarını bıraktığı, ayrıca murisin İstanbul ilinde bulunan 5083 ada 13 parsel sayılı taşınmazda 19.10.2006 tarihinde ilgili belediyeden tahsis suretiyle edindiği 1635/5000 payı var iken; anılan payı 22.11.2006 tarihinde üçüncü kişiye devrettiği, murisin bu devir nedeniyle oğlu olan davacıyı şikayet ettiği ve … Cumhuriyet Başsavcılığı’na 07.03.2007 tarihinde verdiği beyanında; İstanbul ilinde çatı katı dahil 5 katlı ve o tarihte tapusu bulunmayan bir binası olduğunu, dairelerini çocukları ve eşi arasında paylaştırdığını, bu paylaşımdan oğlu …’ye üçüncü kat ile alt katta bulunan dükkanın düştüğünü, işlemlerin yapılabilmesi için oğlu …’nin kendisinden vekaletname alarak eşi …’ya verdiği ikinci kat ile çatı katını … isimli bir şahsa sattığını, o dönem sağlık problemlerinin bulunması ve eşi …’nın da kendisi ile ilgilenmesi nedeniyle vekalet verdiğini beyan ettiği, murisin savcılık huzurunda verdiği bu beyanına göre oğlu …’den mal kaçırma amacı bulunmadığı, aksine İstanbul ilindeki tapusu bulunmayan dairelerden bir kaçını verdiği, ayrıca eşi …’nın kendisine baktığını açıkça ifade ettiği bir bütün halinde değerlendirildiğinde murisin çekişmeli temlik ile mirasçılardan mal kaçırma amacı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. …” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının temyiz itirazlarının reddine.
Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değerdir.
Dava, 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, yargılama sırasında toplam 23.240,25 TL değer üzerinden harç ikmali yapılmıştır.
O halde, davanın reddi halinde kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına HMK’nın 326/1 maddesi ile AAÜT gereğince harcı tamamlanan dava değeri (TL) üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken vekalet ücreti konusunda olumlu-olumsuz karar verilmemiş olması doğru değildir.
Ne var ki; anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından hükme 5.bent olarak “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13/1 maddesi gereğince 3.486.00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin hüküm fıkrasına yazılmasına,
Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.