Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2020/1340 E. 2021/7093 K. 23.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1340
KARAR NO : 2021/7093
KARAR TARİHİ : 23.11.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalı …’in muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı davalarda, 18.03.1988 tarihli sulh anlaşması ile bağlı olmadığı benimsenerek … lehine iptal tescile karar verildiğine göre, sulh anlaşması gereği bütün miras haklarına karşılık …’e verilen ve kadastro mahkemesi kararıyla … adına tescil edilen 237 parsel ile, yine sulh anlaşması gereği …’e verilip de onun isteği üzerine davalı oğlu …’e devredilen 269 parsel sayılı taşınmazın iadesi gerektiğini ileri sürerek, dava konusu 237 parselden türeyen imar parsellerinde davalı … adına kayıtlı olan payların, bu imar parsellerinden 6604 ada 6 parselde kayıtlı 3, 8, 10, 32 no’lu bağımsız bölümlerin davalı … adına olan, 3, 14, 23 no’lu bağımsız bölümlerin davalı … adına olan, 4 no’lu bağımsız bölümün davalı davalı … adına olan, 4 ve 22 no’lu bağımsız bölümlerin davalı … adına olan, 2 no’lu bağımsız bölümün davalı … adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, davalı …’e isabet eden ve satılan bağımsız bölümlerin dava tarihindeki rayiç değerlerinin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, dava konusu 269 parselden türeyen ve …’in isteğiyle davalı oğlu …’e bedelsiz şekilde devredilen 6471 ada 4, 6472 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile … … mirasçıları hariç diğer davacılar adına miras payları oranında tescilini, aksi halde rayiç değerlerinin faiziyle tahsilini istemişler; yargılama sırasında dava konusu taşınmazların bir kısmının …’e devredildiğini ileri sürerek adı geçenin davaya dahil edilmesini istemişlerdir.
Davalılar, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, dava konusu 237 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak kesin hüküm bulunduğunu, 269 parsel sayılı taşınmazın ise davalı … tarafından satış yoluyla edinildiğinin akit tablosuyla sabit olduğunu, anılan sulh sözleşmesinin muvazaalı temliklere hukukilik kazandırmayacağını, sulh anlaşmasına göre 237 ve 269 parsellerin tenkis haklarına karşılık davalı …’e verildiğini, ancak 269 parsel yönünden sulh anlaşmasına uyulmadığını, bu parselin bir kısmının 3. kişilere, bir kısmının davalı …’ya satıldığını, bir kısmının ise halen davacılar adına kayıtlı olduğunu, sulh anlaşmasının muvazaalı temlikler için bağlayıcı olmasa da, tenkis hakları yönünden geçerli olduğunu, dava konusu taşınmazların da gizli bağış yoluyla devredilen taşınmazlardan olduğunu belirterek ve tenkis def’inde bulunarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, gerek Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 E. sayılı dosyasında gerçekleşen sulh tutanağı, gerekse 09.04.2012 tarihli sulh sözleşmesi ile tarafların aralarındaki uyuşmazlığı sonlandırdıkları, sulh tarihinden dava tarihine kadar geçen süre içerisinde zamanaşımı süresinin dolduğu ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece, “… davadaki isteğin kadastro öncesi nedene değil, kadastro sonrası nedene dayalı olduğu ve davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olmadığı gibi, zamanaşımına da tabi bulunmadığı açıktır. Öte yandan, 269 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucunda gittiği ve dava konusu parseller olan, 6471 ada 4 ve 6472 ada 3 parsel sayılı taşınmazlardaki bir kısım paydaşların paylarını davalı …’e 31.03.2006 tarihinde satış suretiyle temlik ettikleri, davalı …’e pay temlikinin yapılmadığı, bu suretle yanlış kişiye tevcih edilen yemine hukuki sonuç bağlanamayacağı gibi; dosya içerisinde bulunan 09.04.2012 tarihli “Sulh Sözleşmesi (Uzlaşma Tutanağı)” başlıklı sözleşmenin 5. maddesinde tarafların uzlaşma kapsamı dışında bıraktıkları konular belirtilerek; Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/435 E. sayılı eldeki dava dosyasının anlaşma kapsamı dışında bırakıldığı da açıktır. Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; dava reddedildiğine göre davalılar yararına nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu 269 parsel sayılı taşınmazın sulh anlaşması uyarınca davalı …’in isteği üzerine davalı oğlu …’e devredildiği yönündeki iddianın ispatlanamadığı, bu hususta davalı …’e teklif edilen yeminin de eda edildiği, anılan taşınmazla ilgili olarak sulh anlaşmasının gereğinin yerine getirilmediği, dava konusu 237 parsel sayılı taşınmazın ise tenkis haklarına karşılık davalı …’e verildiği gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.11.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı … vekili Avukat …, davacılar … vd. Vekili Avukat … ile temyiz edilen davalılar … vd. vekili Avukat … (kendi adına asaleten dahili davalı) geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı … vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle davacı tarafın imzasını taşıyan 18.03.1988 tarihli sulh zaptı geçerli olduğuna ve imzası bulunan tarafları bağladığına göre, davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin hükmü duruşmalı temyiz eden davacı … ile davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …’dan alınmasına, aşağıda yazılı 4,90 TL bakiye onama harcının davacı …’tan, 4,90 TL bakiye onama harcının davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …’dan alınmasına, 4,90 TL bakiye onama harcının davacı …’dan alınmasına, 4,90 TL bakiye onama harcının davacı …’tan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.