YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1259
KARAR NO : 2021/3507
KARAR TARİHİ : 23.06.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – TENKİS
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece birleşen 2008/12 E sayılı dava yönünden davanın açılmamış sayılmasına, asıl ve diğer birleşen 2007/633 E sayılı davaların reddine ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleşen 2007/633 E sayılı dosyalarda davacılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil-tenkis isteklerine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları …’un maliki olduğu 81- 105 ada 47 ve 372 ada 8 parsel sayılı taşınmazlarını kendisinden evvel ölümü halinde tekrar mülkiyetine rücu etmesi şartı ile davalı kızı …’a bağışladığını, murisin bu bağışlamayı davalının etkisi altında kalarak ve onun yönlendirmesi sonucu diğer mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığını, muris tarafından yapılan bu bağışlamanın kendilerinin miras haklarını ve saklı paylarını zedelediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların bağışlanmasına ilişkin işlemin saklı payları oranında tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı 1970 yılından itibaren murise kendisinin baktığını, 36 yıl boyunca kendisinin yanında kalan ve son 10 yılını yatalak olarak geçiren mursin her türlü ihtiyacı ve hastalığı ile ilgilendiğini, davacıların ise mirasbırakanlar hiçbir şekilde ilgilenmediklerini, çekişme konusu taşınmazların minnet karşılığı kendisine hibe edildiğini, ayrıca muris adına kayıtlı başkaca taşınmazların da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, birleştirilen 2008/12 E. sayılı dosyanın, davacı vekilinin talebi doğrultusunda 20.10.2010 tarihinde işlemden kaldırıldığı, bu tarihten itibaren yasal üç aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına, asıl dava ve birleştirilen 2007/633 E. sayılı dosyalarda ise, çekişme konusu taşınmazların muris tarafından davalıya bağış yolu ile devredilmesindeki amacın mal kaçırma ve saklı payı zedeleme olduğunun kanıtlanamadığı, ayrıca murisin tasarruf nisabını aşan bir temlikin oluşmadığı gerekçesi ile davaların reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1911 doğumlu mirasbırakan …’un 30.12.2006 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davalı kızı …, asıl davanın davacıları olan torunları …, birleştirilen 2007/633 E. sayılı dosyanın davacıları olan torunları Aylin, … ile diğer birleştirilen 2008/12 E. sayılı dosyanın davacıları olan oğulları …’ın kaldıkları, murisin adına kayıtlı 81- 105 ada 47 ve 372 ada 8 parsel sayılı taşınmazlarını 13.12.1996 tarihinde -Borçlar Kanunu 242.maddesi gereğince kendisinden evvel ölümü halinde tekrar mülkiyetine rücu etmesi şartı ile- bağış yolu ile davalı kızı …’a devrettiği, birleştirilen 2007/633 E. sayılı dosyada davacıların kendilerini Av….’e, asıl ve diğer birleştirilen 2008/12 E. sayılı dosya davacılarının ise Av….’e vekalet vermek suretiyle temsil ettirdikleri, Av….’ün mahkemeye sunduğu 15.09.2010 tarihli dilekçesi ile feragat anlamına gelmemek kaydıyla davayı takip etmediklerini, davalının da davayı takip etmemesi halinde işlemden kaldırılmasını talep ettiği, 20.10.2010 tarihli celsede bu beyanını tekrar ettiği, aynı celse verilen 3 numaralı ara kararı ile işlemden kaldırma kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, tüm dosya içeriği ve toplanan deliller itibariyle birleştirilen 2007/633 E. sayılı dosyada davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre birleştirilen 2007/633 E. sayılı dosya davacılarının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA;
Asıl davaya ilişkin davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
Davacılar vekili Av…. 15.09.2010 tarihli dilekçesi ile feragat anlamına gelmemek kaydıyla davayı takip etmediklerini, davalının da davayı takip etmemesi halinde işlemden kaldırılmasını talep ettiği, 20.10.2010 tarihli celsede bu beyanını tekrar ettiği, aynı celse verilen 3 numaralı ara kararı ile işlemden kaldırma kararı verildiği, yargılama sonuna kadar da davanın yenilenmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararların ihdasi (kurucu) değil, ihzari (açıklayıcı) nitelikte olduğu da gözetilerek asıl dava yönünden de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken esastan reddedilmesi doğru değildir.
Asıl dava davacılarının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.