Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/4969 E. 2020/2320 K. 08.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4969
KARAR NO : 2020/2320
KARAR TARİHİ : 08.06.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babaları Ali Gürsel’in S.S. Keşan Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifine ait 10 parsel sayılı taşınmazdaki dükkan vasıflı bağımsız bölüme ilişkin %50 kooperatif ortaklık payını davalı oğluna devrettiğini, ayrıca bedelini ödediği %50 ortaklık payının da davalı adına yapılmasını sağladığını, ferdileşme sonucu çekişme konusu taşınmazın sicil kaydının davalı adına oluştuğunu, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescile, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaz ile alakalı Kooperatife verilen senetlerde muris ile birlikte adının bulunduğunu, bahsi geçen senetlerin tamamını kendisinin ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın mal kaçırma amaçlı hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin ilişkin olarak verilen karar Dairece; “… yapılan bu işlemlerin miras bırakan tarafından davalıya yapılan bağış olarak kabulü gerekir. Bir başka ifadeyle kişisel hakkın temliki niteliği taşıyan kooperatif hissenin davalıya devri ile davalı adına kooperatif hissesi satın alma işleminde 01.04.1974 tarih 1/2 Sayılı içtihadı Birleştirme kararının uygulama yeri bulunmadığından, tapu iptal ve tescil isteği yönünden kabul kararı verilmesi doğru değildir. Öyleyse, anılan bu tasarrufuların koşullarının varlığı halinde tenkis hükümlerine tabi olacağı açıktır. Hal böyle olunca; davada tenkis isteğinde bulunulduğuna göre, yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek tenkis isteği yönünden tarafların tüm delillerinin toplanması, araştırma ve incelemenin eksiksiz tamamlanması sonucuna göre bu istek bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. ” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1925 doğumlu mirasbırakan ….’in 15.05.2003 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı kızı Müjgan ile davalı oğlu Hasan’ın kaldıkları, mirasbırakan Ali’nin çekişme konusu 696 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki dükkan vasıflı bağımsız bölümüne ilişkin % 50 kooperatif ortaklık payını 16.11.1984 tarihinde, kalan payı da 24.11.1986 tarihinde davalı oğlu Ali’ye devrettiği, ferdileştirme sonucu 04.04.2006 tarihinde taşınmazın sicil kaydının davalı adına oluştuğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; kişisel hakkın temliki niteliği taşıyan kooperatif hisse devrinin tenkise konu olabileceği tespit edilmekle birlikte mahkemece; Türk Medeni Kanunu 571. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği konusunda bir inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; öncelikle TMK’nun 571. maddesi gereğince davada hak düşürücü süre yönünden inceleme yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyize konu diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.