Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/4090 E. 2020/5081 K. 14.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4090
KARAR NO : 2020/5081
KARAR TARİHİ : 14.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT-TENKİS

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ortak mirasbırakanları Sevim ve Hüseyin’in çekişmeli 386 ada 231 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler, 1627 ada 82 parsel, 948 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazları davalı kızlarına satış göstermek suretiyle temlik ettiklerini, asıl amaçlarının bağış olup, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescile, olmadığı takdirde tazminata, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, mirasbırakanları Sevim’in yaptığı temliklerin gerçek satış olduğunu, babaları Hüseyin’in iradesinin ise taşınmazları paylaştırmak olduğunu, mal kaçırma amaçlarının olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “…Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararı uyarınca hükme yeterli bir araştırma yapılması, miras bırakanların paylaştırma iradelerinin bulunup bulunmadığının öncelikle açıklığa kavuşturulması, tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırmanın olmadığının belirlenmesi halinde tapu iptal-tescil isteği yönünden, çekişmeli taşınmazların satış suretiyle temlik edildiği hususu göz önünde bulundurularak buna göre tüm taraf delillerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece bu kez “Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince inceleme ve araştırma yapılarak, mirasbırakanlar Hüseyin ve Sevim tarafından davalılara yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle 386 ada 231 parsel sayılı taşınmazdaki 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler ile 948 ada 14 ve 15 nolu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına. Ne var ki, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden, davaya konu 1627 ada 82 parsel sayılı taşınmazın imâr uygulamasına tâbi tutularak bir kısım yeni parsellerin oluştuğu ve bir kısım parsellerde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak bağımsız bölümlerin tescillerinin yapıldığı, gelen kayıtların da eksik olduğu anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, 1627 ada 82 nolu parselin tapu kütük sayfasının kapandığı ve yeni parsellerin oluştuğu göz ardı edilmek suretiyle, tapu kütük sayfası kapatılan eski 1627 ada 82 parsel hakkında karar verilmiş olması isabetsizdir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, mahkemece davanın kabulüne, kesinleşen taşınmazlar yönünden hüküm tesisine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar, Dairece “ Hemen belirtmek gerekir ki; davacı tapu iptali tescil olmadığı takdirde tazminat isteğinde bulunmuş olup, dava konusu edilen 1627 ada 82 parsel sayılı taşınmazın imar görmesi neticesinde oluşan yeni parseller üzerinden hüküm kurulması, bu taşınmazların dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı olması halinde, tazminat isteği olduğunun gözetilmesi gerekirken davalılar ile dava dışı şirket arasında yapılan anlaşmalar neticesinde davalılar adına kayıtlı olan taşınmazların tapularının iptali ile davacı adına tescile karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” amir hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, çekişme konusu 1627 ada 82 parsel sayılı taşınmazın gittisi olan ve halen davalı adına kayıtlı 2738 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmaması da isabetsizdir. Hal böyle olunca, dava konusu kaydı kapanan 1627 ada 82 parsel sayılı taşınmazdan oluşan yeni parsellerin dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı olduğu, hüküm kurulan taşınmazların davalılar tarafından 3. kişiden alındığı gözetilerek bedele hükmedilmesi gerekirken dava konusu edilmeyen taşınmazlar hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu 2738 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davalı adına kayıtlı olmakla, davacının miras payı oranında tapu iptali ile tescile, 2740 ada 5 – 2741 ada 2 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar davalı adına kayıtlı olmadığından yapılan keşif ile belirlenen miktarlarda tazminata hükmedilmesine, 386 ada 231 parsel 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler ve 948 ada 14 ve 15 nolu parseller yönünden açılan dava daha önce onanmış olduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-

Hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde dava konusu 2728 ada 1 parsel yönünden tapu iptali ve tescil, diğer 2740 ada 5 ile 2741 ada 2 ve 5 parseller yönünden tazminata karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tarafların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Ne var ki, davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi, kalan payın ise davalı üzerinde bırakılması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, hakkında tazminat yönünden hüküm kurulan taşınmazlardan 2741 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ada numarasının 2740 olarak yazılmış olması da doğru değildir.
Ne var ki anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden;
hükmün 7. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 7.bent olarak; “Dava konusu Eskişehir ili Vişnelik ilçesi 2738 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının davacının payı oranında iptali ile muris Hüseyin’in Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1798 Esas – 2003/1668 Karar sayılı veraset ilamındaki payı oranında davacı adına tesciline, kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına,
hükmün 9. bendinde yer alan “2740 ada” kelimesinin çıkarılarak yerine “2741 ada” kelimesinin yazılmasına tarafların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ nin geçici 3. maddesi yolmasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7 maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 14.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.