Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/3852 E. 2020/6711 K. 14.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3852
KARAR NO : 2020/6711
KARAR TARİHİ : 14.12.2020

MAHKEMESİ:… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-ECRİMİSİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekilinin istinafı üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan anneleri …’ın 431 ada 62 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini ve taşınmazın davalı tarafından haksız olarak kullanılmış olması nedeniyle şimdilik 47.000,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, iddiaların doğru olmadığını, satış bedelinin tamamını ödeyerek 3. kişilerden satın aldığı dava konusu taşınmazın ½ payını geçici olarak mirasbırakan annesi adına tescil ettirdiğini, bu nedenle mirasbırakanın da gerçekte kendisine ait olan taşınmazı geri devrettiğini, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İlk derece Mahkemesince, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1941 doğumlu mirasbırakan …’ın 09.03.2009 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları … ve … ile davalı oğlu …nin kaldıkları, dava konusu 431 ada 62 parsel sayılı taşınmaz evveliyatında dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı iken 1/2’şer paylarla mirasbırakan … ile davalı … tarafından 1995 yılında satın alındığı, daha sonra mirasbırakanın maliki olduğu 1/2 payının tamamını 06.02.2009 tarihinde davalı oğlu …ye satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 0l.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu’ nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237 (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından, mirasbırakanın hiçbir bedel almadan taşınmazdaki payını davalı oğluna devrettiği anlaşılmış olup, dava konusu taşınmazın evveliyatında davalı tarafından bedeli ödenerek mirasbırakan adına satın alındığı savunmasının da usulünce kanıtlanamadığı, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.Öte yandan, ilk derece mahkemesince ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş, davacıların bu yönden de istinaf isteği bulunduğu halde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.Hâl böyle olunca; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, ecrimisil yönünden de istinaf isteği konusunda inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.