Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/3286 E. 2019/4803 K. 23.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3286
KARAR NO : 2019/4803
KARAR TARİHİ : 23.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı … ve davalı … vekili ile davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları …’nın 5.131 m2’lik bir bahçeyi oğlu olan davalı …’ya mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini, taşınmazın imar görerek yeni parseller oluştuğunu …’ın taşınmazlardan bir kısmını 3. kişilere bir kısmını da diğer davalılara satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek mirasbırakanın … ile yaptığı satış sözleşmesinin iptali ile davalıların uhdesinde bulunan 978, 420 ada 4, 427 ada 6, 357 ada 12 ve 13, 22 ada 2134 ile 2163, 52 ada 5083, 5084, 5091, 1064 ada 6, 7, 8, 9, 10 ve 1924 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada sehven taşınmazların cilt numaralarını parsel numarası olarak bildirdiklerini belirterek dava dilekçelerinin sonuç ve istek kısmını 1064 ada 6, 7, 8, 9, 10, 1924, 420 ada 4, 427 ada 6, 357 ada 12 ve 13, 1064 ada 5, 978 parsel sayılı taşınmazlar olacak şekilde düzeltmişlerdir.
Davalı …, dava konusu taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, temlik tarihinde taşınmazların değersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, süresinde davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, bir kısım taşınmazlar yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’nın 20.02.2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları …, …, … ve …’ın kaldıkları mirasbırakanın eşi …’nin 427 ada 6 parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadar bakma akdi ile torunları … ve …’a 1/2’şer pay ile temlik ettiği, mirasbırakanın 978 parsel sayılı taşınmazı 30.07.2007 tarihinde torunu …’e, 420 ada 4 parsel sayılı taşınmazı 01.03.2011 tarihinde torunu … ve oğlu …’a 1/2’şer oranda bağışladığı mirasbırakanın 1081 parsel sayılı taşınmazı ise 06.10.1993 tarihinde satış suretiyle oğlu …’a devrettiği, 1081 parsel sayılı taşınmazın 17.05.2005 tarihinde ifraz edilerek 358 ada 6 ve 7, 1064 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10, 357 ada 12 ve 13 ile 1924 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, bunlardan 358 ada 6 ve 7, 1064 ada 1, 2, 3 ve 4 parsel sayılı olanların dava konusu edilmediği, 357 ada 12 ve 13 ile 1064 ada 5 parsel sayılı taşınmazları …’ın 28.05.2009 tarihinde oğlu …’a aktardığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Mahkemece 427 ada 6 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından değil sağ olan eşi … tarafından davalı … ve …’a temlik edildiği, 420 ada 4 ve 978 parsel sayılı taşınmazların da mirasbırakan tarafından bağış suretiyle davalı … ve …’a devredildiği bağış suretiyle temlik edilen taşınmazlar bakımından 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı ve davacıların tenkis isteği de bulunmadığı, 3. kişilere devredildiği iddia edilen 358 ada 6 ve 7, 1064 ada 1, 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların da dava konusu edilmediği ve bunlara ilişkin bedel isteğinde de bulunulmadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Öte yandan yukarıda yer alan ilkeler ve açıklamalar doğrultusunda dava konusu taşınmazların bir kısmının geldisi olan 1081 parsel sayılı taşınmaz yönünden temlikin muvazaalı olduğu dikkate alınarak, … tarafından durumu bilen konumunda olan …’a temlik edilen 357 ada 12 ve 13, 1064 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar ile …’ın uhdesinde bulunan 1064 ada 6, 7, 8, 9, 10 ve 1924 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabul edilmesi de doğrudur.
Davacılar ve davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 7.521.02 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, davacılardan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.