Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/3265 E. 2020/5303 K. 21.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3265
KARAR NO : 2020/5303
KARAR TARİHİ : 21.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği değerden reddedilerek dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, satış da dahil olmak üzere taşınmazlarının tapudaki işlemlerinin yapılması için davalı …’i vekil tayin ettiğini, vekil …’in de diğer davalı …’i tevkil ettiğini, maliki olduğu 76 parsel sayılı taşınmazının … tarafından, vesayet altında bulunan ve medeni haklarını kullanmaya muktedir olmayan davalı …’e satış suretiyle temlik edildiğini, …tarafından da taşınmazın öteki davalı …’ya devredildiğini, yasalara aykırı olarak vesayet altında bulunan kişiye yapılan satışla zarara uğratıldığını, taşınmaz karşılığında kendisine bedel ödenmediğini,satışların geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı …, fiil ehliyetine sahip olmadığını belirtmiştir.
Davalı …, taşınmazı bedelini ödeyerek iyiniyetli olarak satın aldığını, alım – satım tarihlerinde diğer davalı …’ün fiil ehliyetini haiz olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, “Bu durumda, ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem kayıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, en yetkili sağlık kuruluşundan özellikle Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan rapor alınması, hukuki ehliyete haiz olmadığı tespit edildiği taktirde TMK’nin 462. maddesi uyarınca vesayet makamından alım ve satım ile ilgili izin alınıp alınmadığının araştırılması, izin alınmamış ise vesayet altındaki kişinin vasinin iznini almaksızın yaptığı işlemlere ilişkin hükümlere tabi olacağının gözetilmesi, izin alınmış ise yukarıdaki ilkeler ışığında vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve davalı …’nın iyi niyetli olup olmadığının değerlendirilip, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece, gider avansının verilen kesin içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’da deliller için taraflarca avans yatırılması gerektiği hususu düzenlenmiş olup, yasanın “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinin birinci fıkrasında; “Taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.” düzenlemesine yer verilmiş, ikinci fıkrasında ise; tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür. Aynı hükümler 03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 45. maddesinin dördüncü fıkrasında da yerini bulmuştur. Buna göre; taraflara delil avansının yatırılması için yapılacak ihtaratın taraflarca tereddütsüz şekilde anlaşılması gerekmektedir. Bunun için delil ikamesi için yapılacak ihtaratta; verilen makul sürenin kesin olduğunun belirtilmesinin yanında toplanacak delil için gereken masrafların kalem kalem miktarı da belirtilmek suretiyle gösterilmesi, masrafın yatırılmaması halinde o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ve dosyadaki diğer delillere göre karar verileceğinin açıklanması gerekir.
Somut olayda, mahkemece, davacı asilin katıldığı 25.10.2018 tarihli duruşmada “G.D.1-Davacı asile dosyada gider avansı eksik olduğundan 500,00 TL gider avansını yatırması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde davanın usulden reddedileceğinin ihtarına, ( ihtarat yapıldı.)2-1 nolu ara karar yerine geldiğinde talimat mahkemesine müzekkere yazılarak …’ ün Adli Tıp 4.İhtisas Kurulu’ ndan raporunun alınabilmesi için 10/12/2018 tarihinde Adli Tıp Kurumunda…hazır edilmesinin istenilmesine, … ” şeklinde ara karar verildiği, 12.02.2019 tarihli bir sonraki duruşmada ise, gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda yatırılması istenen bedelin HMK’nın 324. maddesi gereğince, delil ikamesi için yatırılması gereken avans olduğu sonucuna varılmaktadır.
Ne var ki, mahkemece yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, HMK’nın 120. maddesi gereğince yatırılması gereken gider avansı varsa bunun belirlenmesi, yine HMK’nın 324. maddesi gereğince yatırılması gereken delil avansı varsa bunun da ayrıca belirlenmesi, yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğultusunda, davacı tarafa usulüne uygun ihtarat yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.