Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/2911 E. 2021/1875 K. 30.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2911
KARAR NO : 2021/1875
KARAR TARİHİ : 30.03.2021

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalıların istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince kabul edilerek yerel mahkeme kararı kaldırılmış ve temlikin bakım karşılığı yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.03.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar … v.d. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel ve tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları …’nün 271 ada 2 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak torunları olan davalılara devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, mirasbırakana ölümüne kadar baktıkları için bu bakımın bir karşılığı olarak taşınmazın temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalıların istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince kabul edilerek yerel mahkeme kararı kaldırılmış ve temlikin bakım karşılığı yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın 18.09.2017 tarihinde öldüğü, geride davacı kızları …, dava dışı çocukları … ve … ile 2012 yılında ölen kızı …’ın oğlu …’in mirasçı olarak kaldığı, davalıların …’ın çocukları olduğu, mirasbırakanın 271 ada 2 parsel sayılı taşınmazını 09.08.2017 tarihinde torunları olan davalılar … ve…’a eşit paylarla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
Somut olayda, dinlenen tanıkların ifadelerinden mirasbırakanın dava dışı … ve ailesi ile birlikte yaşadığı, ölümüne kadar büyük bir sağlık sorunun bulunmadığı, davalılara taşınmaz devretmesini gerektirir bir bakım ihtiyacının olmadığı, hayatta 3 kızı ve tek oğlu varken dava konusu taşınmazını davalı torunlarına temlikinde bakıp gözetilme koşulunu değil, diğer mirasçılarından mal kaçırma düşüncesini ön planda tuttuğu ve bu iradeyle işlemi gerçekleştirdiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi gereğince … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.