YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2545
KARAR NO : 2020/4713
KARAR TARİHİ : 01.10.2020
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, mirasbırakanları …’in, 995 parsel sayılı taşınmazdaki 230/448 payını vekil … aracılığıyla 2.2.2007 tarihli akitle dava dışı …’e satış yolu ile temlik ettiğini, ara malik olan bu kişinin de anılan payı 15.6.2007 tarihinde davalıya devrettiğini, davalının murisin torunu olup, temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişler, davacılardan …, … ve …’in yargılama aşamasında ölmesi üzerine mirasçıları yargılamaya devam etmişlerdir.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “… dava konusu taşınmazın muris tarafından …’e, ondan da …’a devrine ilişkin akit tabloları ile akitte kullanılan vekaletnameler ve tedavüllere-ifraza ilişkin kayıtları getirtilerek incelenmesi, murisin mal kaçırmak amacıyla temlikte bulunup bulunmadığının yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırılması, taraf delillerinin eksiksiz şekilde toplanması, tanıkların dinlenmesi, …Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/138 Esas sayılı dosyası ile … 4. İcra Müdürlüğünün 2006/9550 sayılı takip dosyasının getirtilip incelenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar ise Dairece “…Somut olayda, “iradenin bölünmezliği” ilkesi de dikkate alınarak muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı ve temlikin gerçek satış olduğu açıktır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … vekili ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hâkimi …’ nün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine. Davalının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında açılan davalarda dava değerinin, temlik edilen taşınmazda davacıların miras paylarına karşılık gelen değer olduğu gözetilerek, bu değer üzerinden harç ve harcı tamamlanan dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Eldeki davada, davacılar tarafından başlangıçta 8.000-TL olarak gösterilen dava değeri üzerinden nispi peşin harç yatırıldığı ve keşfen belirlenen 297.458 TL değer üzerinden harç ikmali yapıldığına göre, bu miktar üzerinden davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değildir.
Ne var ki, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 3. bendinin yerinden çıkarılarak yerine “ Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap edilen 23.797,48TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine,01/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.