Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/2368 E. 2019/6307 K. 04.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2368
KARAR NO : 2019/6307
KARAR TARİHİ : 04.12.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL

Taraflar arasındaki davadan dolayı Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.11.2015 gün ve 2012/1147- Esas 2015/513 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 06.03.2019 gün ve 4829-1597 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Asıl ve birleştirilen davalar, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ile terekeye iade olmadığı takdirde tazminat, bunun da mümkün olmaması halinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payları oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları …’in 20.04.2006 tarihinde oğlu davalı …’i vekil tayin ettiğini, vekilin mirasbırakanın 372 ada 16 parsel sayılı taşınmazını vekaleten diğer davalı …’a temlik ettiğini, Turan’ın da 297/1175 payını tekrar davalı …’e devrettiğini, taşımazda kat irtifakı tesis edilerek çekişme konusu B blok 2, 4, 6, ve 8 numaralı bağımsız bölümlerin davalı … adına tescil edildiğini, miras bırakanın işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı bulunduğunu, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek öncelikle ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine olmadığı takdirde bedelin tahsiline, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası uygun görülmezse muris muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada ehliyetsizlikten sonra öncelikle muvazaa yönünden inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemişler, davacılardan Tahir’in ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.
Asıl ve birleştirilen davada davalı …, mirasbırakanın; ehliyetli olduğunu, satışta bizzat bulunduğundan vekalet görevinin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, temliki mal kaçırma kastı ile değil mirasçıları arasında malvarlığını paylaştırma amacıyla yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, müteahhit olduğunu, dava konusu taşınmaza 2 blok halinde 16 daire yaptığını, 4 daireyi diğer davalı …’e sattığını ve tüm bu işlemlerin ticari mahiyette olup işlemlerin usulüne uygun yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakanın vekaletname ve temlik tarihlerinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Dairenin 06.03.2019 tarih ve 2016/4829 E 2019/1597 K sayılı ilamı ile asıl ve birleştirilen davaların reddi gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1920 doğumlu mirasbırakan …’in 27.09.2012 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan asıl davanın davacıları Nazife, Tahir, Hasan, Murat’ı ve birleştirilen davanın davacısı Latif ile davalı … ve dava dışı Recep’i bıraktığı, mirasbırakanın Zeytinburnu 1. Noterliği’nin 20.04.2006 tarih ve 13866 yevmiye nolu vekaletnamesi ile oğlu olan davalı …’i vekil tayin ettiği, vekilin anılan vekaletnameye istinaden mirasbırakanın 372 ada 16 parsel sayılı taşınmazını 27.01.2009 tarihinde diğer davalı …’a satış suretiyle temlik ettiği, Turan’ın da 878/1175 payını üzerinde bırakarak 297/1175 payını 02.09.2009 tarihinde geri davalı …’e devrettiği, 10.09.2009 tarihinde taşımazda kat irtifakı tesis edilerek A blok 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 nolu bağımsız bölümler ile B blok 1, 3, 5 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin davalı …, çekişme konusu B blok 2, 4, 6, ve 8 numaralı bağımsız bölümlerin ise davalı … adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakan …’in vekaletname tarihinde ehliyetli olduğu Adli Tıp Kurumu raporuyla saptanmak suretiyle ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Muris muvazaası hukuksal nedeni yönünden;
Dava konusu temlikte kullanılan vekaletname için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Zeytinburnu Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nden alınan 20.04.2006 tarih ve 2006/748 no’lu raporun tanzimi sırasında muayene eden doktor tarafından mirasbırakan …’e bir takım sorular sorulduğu, anılan raporda; ‘’ yaşının, çocuklarının torunlarının sayısını ve cinsiyetlerini doğru bildiği, buraya vekaletname vermek istediğini söylediği, mallarının tamamının çocuklarına hak geçirmeden vermek istediğini söylediği, şimdilik küçük oğluna hakkını vermek istediğini söylediği, burasının Adli Tıp olduğunu bildiği, yakın uzak hafızada klinik düzeyde kayıp olmadığı görüldüğü ‘’ şeklinde tespitte bulunulduğu anlaşılmıştır.
Muris muvazaası nedenine dayalı davaların çözüme kavuşturulabilmesi için miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerekmektedir. Çoğu zaman bu tespit zor olduğundan tüm delillerin eksiksiz bir biçimde toplanması, özellikle miras bırakanın geriye bıraktığı izlerin iyi değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Yukarıda yer verilen miras bırakanın beyanı dikkate alındığında, dava konusu 372 ada 16 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından davalı …’e bedelsiz aktarıldığı ortaya çıkmaktadır. Miras bırakan aynı beyanında mallarını çocukları arasında hak geçirmeden paylaştırmaktan bahsetmiş ise de; dosyaya giren kayıtlardan davalı … dışında diğer çocuklarına kayda dayalı bir temlik yapmadığı ortadadır. Bu beyanı dış dünyada anlam kazanmamıştır.
l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için eldeki davada bedelsiz devir yanında mirasbırakanın mal kaçırma kastının da saptanması gerekmektedir.
Mirasbırakan dava konusu 1.174,92 m2’lik arsa niteliğindeki 372 ada 16 sayılı parselin tam maliki iken çekişmeli temliki gerçekleştirmiştir. Bu taşınmaz kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilmiş ve davalı …, yükleniciden dava konusu B Blok 2, 4, 6 ve 8 no’lu bağımsız bölümleri edinmiştir. Öte yandan mirasbırakanın geriye bıraktığı taşınmazları var ise de; bu taşınmazlardan bir tanesinde tam malik ve kalan yedi tanesinde ise küçük payların sahibidir. Tam malik olduğu taşınmaz ise tarla niteliğinde 3.397,56 m2’lik bir yerdir. O halde mirasbırakanın mameleki içinde değerli olan ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edildiğinde daha da değerlenen bir taşınmazını davalı oğluna temlik ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki deliller, dinlenen tanık beyanları ve yukarıda yer verilen tespitler bir bütün halinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın yaptığı temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğu tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca, davasını takip eden davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur.
Değinilen hususlar bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin ( 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK’un 440. maddesi gereğince kabulü ile Dairenin 06.03.2019 tarih ve 2016/4829 E 2019/1597 K sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemece kurulan 26.11.2015 tarih 2012/1147 E 2015/513 K sayılı hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı ONANMASINA, aşağıda yazılı 10.685,51-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı …’ten alınmasına, 04.12.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

– K A R Ş I O Y Y A Z I S I-

Bozma ilamındaki gerekçelerle karar düzeltme isteğinin reddi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan karar düzeltme isteğinin kabulüyle mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz.