Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/2367 E. 2020/3238 K. 30.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2367
KARAR NO : 2020/3238
KARAR TARİHİ : 30.06.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları …’ın adına kayıtlı …, … ve … (imarla … ada …) parsel sayılı taşınmazlarını davalıların murisi olan …’ya, onun da davalılara satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, mirasbırakanın sağlığında diğer mirasçılarına da yer verdiğini, satış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl davada … ada … parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, diğer taşınmazlar bakımından husumet yokluğundan davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; ” Somut olayda, dosya içeriği ve toplanan deliller yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, kök mirasbırakan … tarafından çekişme konusu taşınmazların davalıların mirasbırakanı …’ya temliki yönünden mirastan mal kaçırma iradesiyle hareket edildiği konusunda yeterli delil sunulmadığı, 1893 doğumlu mirasbırakanın işlerinin çoğunlukla davalıların murisi tarafından gerçekleştirildiği ve …’nın da alım gücünün bulunduğu, mirasbırakan ile diğer çocukları arasında bir sorun yaşanmadığı, mirasbırakanın çok fazla taşınmaza sahip olmasına rağmen son dönemlerinde nakit sıkıntısı çektiğinden taşınmazlarının çok cüzi bir kısmını satışa konu ettiği, murisin ölümünden sonra kalan taşınmazların da mirasçılar arasında paylaştırıldığı, ayrıca salt bedeller arasındaki oransızlığında tek başına muvazaanın delili olamayacağı gözetildiğinde murisin diğer mirasçılarından mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, iddia kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.06.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davalılar vekili Avukat … geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ve birleştirilen davada davalı vekili için 2.540.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 10.00. TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılar ve birleştirilen davada davacılardan alınmasına, 30.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.