Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/2275 E. 2021/1594 K. 18.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2275
KARAR NO : 2021/1594
KARAR TARİHİ : 18.03.2021

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.03.2021 Perşembe günü saat 09.50 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ″hile″ hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davaya konu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 17 nolu meskenini bir kısmını para olarak vermesi kalanı için de taşınmazın kredi borcunu ödeyerek kapatması suretiyle davalıya sattığını, ancak davalının ne parayı ne de kredi borcunu ödediğini, kandırıldığını ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın kredi borcunu ödediğini, davacıya da elden para verdiğini belirtip davanın redddini savunmuştur.
İddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu … … Köyündeki 2 nolu parselde bulunan 17 nolu bağımsız bölümün davacı … adına kayıtlı iken ve üzerinde … Bankası lehine 200.000TL bedelli ipotek(davacı taşınmazı 3.kişiden 12.06.2014 tarihinde satın alırken kullandığı 60.000TL konut kredisi nedeniyle konulmuş) mevcut iken, davacı tarafından 22.12.2015 tarihli resmi akitte, üzerindeki ipoteğin bütün vecibeleriyle birlikte 65.000TL′ye davalı …kızı …′a satıldığı; taşınmazın satış tarihinde 90.000TL, dava tarihinde 90.500TL değerinde bulunduğunun keşfen saptandığı görülmektedir.
Diğer taraftan; davalının dolandırıcılık, hırsızlık, başkalarına ait kimlik bilgileri kullanmak suçlarından kesinleşmiş mahkumiyetleri bulunduğu; icra alacağı olduğuna dair soyut beyan dışında dosyaya herhangi bir delil yansımadığı; bankadan gönderilen kredi ile ilgili dekontlar ve hesap ekstresinden, ödemelerin davacının emekli maaş hesabından kesilerek tahsil edildiği, sadece Ekim 2016 ve Kasım 2016 taksitlerinin davalı tarafından davacının maaş hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; davacının gösterdiği tanıklar dinlenmiş; davalı ise tanık göstermemiştir.
Bilindiği üzere hile(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Bunun yanında, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Tüm dosya içeriği yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, davalının gerçek dışı sözlerle davacıyı icra alacağı bulunduğu ve oradan gelecek para ile satış bedelini kısmen ödeyeceği, ayrıca davacının kalan kredi borcunu kapatacağı konusunda aldatarak satışa yönelttiği, bunu, tanık olarak dinlenen eşinin avukatını da kullandığı, ancak edimlerini yerine getirmediği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda gerek Yerel Mahkeme gerekse Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda uygulama yeri bulunmayan ″resmi aktin aksinin aynı kuvvette yazılı belge ile kanıtlanabileceği″ ve ″TBK′nin 235. maddesi uyarınca ihtirazi kayıt ileri sürülmediği″ gibi gerekçelerle davanın reddedilmesi isabetsizdir.
Davacının açıklanan nedenlerden ötürü yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun′un 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.