Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/1812 E. 2020/6021 K. 16.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1812
KARAR NO : 2020/6021
KARAR TARİHİ : 16.11.2020

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası … …’in 17257 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 4 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerini davalı damadı …’e, 3 numaralı bağımsız bölümünü de davalı kızı …’ye temlik ettiğini, ailesinin istemediği biriyle evlenmesi nedeniyle kendisinin dışlandığını ve mirastan mahrum bırakılmak istendiğini, mirasbırakana kendisinin baktığını, mirasbırakanın bu devirleri yaptığı sırada alzheimer hastası olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş, aşamada ıslahla dava konusu taşınmazların üçüncü kişilere temlik edilenleri yönünden bedel isteminde bulunmuştur.
Davalılar, dava konusu arsanın mirasbırakana ait olduğunu, …’nin eşinin ve …’in aldıkları ikramiyeleri mirasbırakana vererek taşınmazda inşaata başladıklarını, …’in yüklenici sıfatıyla yeri mirasbırakandan aldığını, davacının 2001 yılında anne babasının ölümünü bekleyemeyeceğini ve tapuda işlemleri yapacak paraları da olmadığını belirterek payına isabet edecek parayı istediğini, 18 milyar Türk Lirası bedelin davacıya elden ödendiğini, kalan paranın da iki taksit şeklinde davacının eşinin banka hesabına yatırıldığını, mirasbırakanın malını mirasçılarına paylaştırdığını, davacının … 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/358 esas sayılı ecrimisil davasından kurtulmak için eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın dava konusu taşınmazdaki 1, 3, 4 ve 5 numaralı bağımsız bölümleri 19.07.2000 tarihinde satış suretiyle davalı damadı …’e temlik ettiği, …’in de 4 numaralı meskeni 07.10.2002 tarihinde dava dışı …’a, …’un da 08.12.2004 tarihinde dava dışı …’ya, …’nın da 15.11.2007 tarihinde dava dışı … …’ya devrettiği, …’in 5 numaralı bağımsız bölümün 30/100 payını ise 11.05.2004 tarihinde dava dışı …’a temlik ettiği ve kalan payı uhdesinde bıraktığı, 3 numaralı bağımsız bölümü ise 07.05.2004 tarihinde davalı …’ye devrettiği, mirasbırakanın 2 numaralı bağımsız bölümünü de 01.05.2003 tarihinde dava dışı kızı …’a satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 25.08.2011 tarihinde öldüğü ve geriye mirasçı olarak çocukları …, …, … ve …’nin kaldığı anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, gerek ilk derece mahkemesi gerekse Bölge Adliye Mahkemesi mirasbırakanın davaya konu tasarrufu paylaştırma amacıyla yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş ise de, mirasbırakan tarafından davacı …’a verilen bir taşınmaz bulunmadığı gibi davalı …’ye verilen bir taşınmaz da bulunmadığı, davalı … tarafından davalı …’ye temlik edilen taşınmazın ise mirasbırakan tarafından verildiğinin kabul edilemeyeceği, davacı …’a dava konusu taşınmazlardaki payı için para verildiği yönündeki tanık beyanlarının da çelişkili olduğu gözetilerek bu yöne ilişkin tanık beyanlarına da itibar edilemeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.