Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/173 E. 2020/1987 K. 01.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/173
KARAR NO : 2020/1987
KARAR TARİHİ : 01.06.2020

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları …’ın 47 parsel sayılı taşınmazını 03.08.1992 tarihinde oğlu olan davalı …’ya, 48 parsel sayılı taşınmazını ise 05.12.1994 tarihinde torunu olan diğer davalı …’ye satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, taşınmazları bedeli karşılığında satın aldıklarını, mirasbırakanın davacı çocuklarına da başka taşınmaz temlik ettiği gibi maddi yardımda da bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen ilk karar Dairece ” … Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde davalılardan torun …i’ye 47 parsel sayılı taşınmazın mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı biçimde temlik edildiği saptanmak suretiyle, bu parsel yönünden davanın kabulünde ve davalı torun Veli’nin murisin mirasçısı olmaması, babasının yani diğer davalı …’nın mirasçı konumunda bulunması nedeniyle Veli bakımından denkleştirme savunması üzerinde durulmamasında da bir isabetsizlik olmadığı, 48 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki davalı …, murisin gerçek iradesinin mal kaçırma olmayıp tüm mirasçılarına sağlığında malvarlığını paylaştırma kaydı ile hareket ettiğini savunduğu, mahkemece, bu yönde hükme elverişli bir araştırma ve inceleme yapılmadığı, bu durumda tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapılıp yapılmadığının saptanması, ondan sonra murisin gerçek iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulduktan sonra davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ikinci karar Dairece onanmış, onama kararına karşı davalının karar düzeltme isteği üzerine bu kez Dairece, ” … Asıl dava açısından karar düzeltme sebeplerinden hiç birinin bulunmaması nedeniyle karar düzeltme talebinin Reddine. Birleşen dosya açısından ise; Hükmün onanmasından sonra davacı … 02.02.2017 tarihinde davadan feragat ettiğine dair, 07.02.2017 tarihinde ise, söz konusu feragatın iradesi dışında alındığına dair dilekçe ibraz etmiştir. Bilindiği üzere HMK nın 310. Maddesi gereğince Feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Diğer yandan aynı yasanın 311. Maddesi gereğince “irade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” Somut olaya döndüğümüzde; birleşen dosyanın davacısı hüküm kesinleşmeden hem feragat, hem de feragattan vazgeçme dilekçesi verdiğine göre öncelikle feragatın yerinde olup olmadığı mahkemece ön mesele olarak ele alınmalı, feragatın geçerli olup olmadığına göre sonuca gidilmelidir. … ” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda birleştirilen davanın davacısı Muazziz’in feragatinin geçerli olduğu kabul edilerek bu davacının açmış olduğu davanın reddine, diğer davacıların açtığı davada muvazaanın varlığının ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, temliklerin muvazaalı olduğu belirlenerek davadan feragat eden … dışındaki davacılar yönünden davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ne var ki; … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/386 Esas ve 2010/371 Karar sayılı veraset ilamına göre; davaları kabul edilen davacılar …, …, …, … ve … ile davalı … ve davasından feragat eden … mirasbırakan …’ın mirasçıları olduğundan iptal edilmesi gereken pay miktarı da 5/7 olması gerekirken fazla pay iptaline karar verilmesi hatalıdır.Hal böyle olunca; anılan veraset ilamı gereği davaları kabul edilen davacılar yönünden 5/7 payın iptali ile payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken, tüm mirasçıların toplam miras payları veraset ilamına aykırı olarak 6 pay kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule görede; davalar birleştirilse dahi ayrı dava olma özelliklerini korurlar. Bu nedenle birleştirilen her bir dava bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Keza 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine göre de hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği açıktır. O halde, davacı … ve davacı …’nin ayrı ayrı dava açtığı ve bu davaların asıl davada birleştirildiği gözetilerek, her bir dava bakımından ayrı ayrı hüküm kurulmaması hatalı olduğu gibi davacıların miras payı oranında davacılar adına tescil kararı verilip, kalan payın davalı üzerinde bırakılması gerekirken davalı adına da yeniden tescile karar verilmesi de isabetsizdir.Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.