Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/1668 E. 2019/3547 K. 30.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1668
KARAR NO : 2019/3547
KARAR TARİHİ : 30.05.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, tapu kaydında düzeltim, birleştirilen dava ise kayıt malikinin davacıların mirasbırakanı olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları …’ın kayden paydaş olduğu … ada … sayılı parselin tapu kaydında soyadının “…” olarak yanlış yazıldığını ileri sürerek nüfus kayıtlarına uygun şekilde “…” olarak düzeltilmesini istemişler, bozma sonrası birleştirilen dava ile de aynı taşınmazda “… ve …’dan olma … … nüfusuna kayıtlı 19/04/1937 doğumlu …” kaydının “… ve …’dan olma … 05/12/1925 doğumlu …” olarak düzeltilmesini istemişlerse de 11/09/2014 havale tarihli dilekçelerinde kayıt maliki …’nun davacıların mirasbırakanı “… ve …’dan olma 05/12/1925 doğumlu …” olduğunun tespitini talep etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; “… davacı, … ada, … parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarında murisi ve babası olan İbrahim’in ‘…” şeklindeki kimlik bilgilerinin ”…” olarak düzeltilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmazın satışına esas teşkil eden 08.01.1968 tarihli satış senedi incelendiğinde
taşınmazı satın alan kişi ile davacının murisinin kimlik bilgilerinin benzerlik göstermediği, tapu kaydının oluşumuna esas 8.1.1968 tarihli satış senedindeki kayıt maliki bilgilerinin anne adı, doğum tarihi ve nüfusa kayıtlı yer bilgilerinin farklı olduğu gibi soyadının da farklı olduğu, toplanan diğer delillerin de davacının iddiasını ispata elverişli olmadığı, bu haliyle tapu kayıt malikinin davacının murisi olmadığı anlaşılmaktadır … davanın reddine karar verilmesi gerekirken, …kabul kararı verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle kesin olarak bozulmuş, bozma ilamına uyulup uyulmadığı belirtilmeksizin yeniden yapılan yargılama neticesinde asıl davanın yanında bozma sonrası birleştirilen davanın da ispatlandığı gerekçesiyle asıl dava ve birleştirilen davanın ayrı ayrı kabulüne karar verilmiş, anılan karar Dairece bu kez; ‘’ Somut olayda; mahkemece, taraflara bozma ilamı ve bozma sonrası duruşma günü tebliğ edilmiş, bozma ilamına karşı tarafların beyanları alınmış; ne var ki, usulüne uygun olarak uyma yada direnme yönünde hüküm kurulmamıştır. Yerel Mahkemenin, bozmadan sonra usulüne uygun olarak kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan direnme ya da uyma kararı vermesi zorunludur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Tarih 24.12.2008, Esas No: 2008/2-750 Karar No: 2008/763 ; Tarih 16.07.2008 Esas No: 2008/8-492 Karar No: 2008/505). Öte yandan asıl dava bakımından bozmaya uyulması ya da direnme kararı verilmesi birleştirilen dosya bakımından da önem ve etki arz edeceğinden öncelikle bozmaya uyulması ya da direnme kararı verilmesi ve sonucuna göre her iki dava hakkında karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca; öncelikle bozma kararına uyulup uyulmaması takdir edilerek, direnme yada uyma yönünde açıkça bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilk kararda direnilmesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin süresi içerisinde hükmü temyiz etmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulu’nun 07.03.2019 tarih ve 2017/1-1267 E 2019/243 K sayılı ilamı ile; mahkemenin direnme olarak adlandırdığı kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, kararın yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu, bu nedenle temyiz inceleme görevinin Özel Daireye ait olduğuna karar verilmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Somut olayda; davacı, … ada, … parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarında murisi ve babası olan …’in ”…” şeklindeki kimlik bilgilerinin ‘…” olarak düzeltilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmazın satışına esas teşkil eden 08.01.1968 tarihli satış senedi incelendiğinde, taşınmazı satın alan kişi ile davacının murisinin kimlik bilgilerinin benzerlik göstermediği, tapu kaydının oluşumuna esas 08.01.1968 tarihli satış senedindeki kayıt maliki bilgilerinin anne adı, doğum tarihi ve nüfusa kayıtlı yer bilgilerinin farklı olduğu gibi soyadının da farklı olduğu, toplanan diğer delillerin de davacının iddiasını ispata elverişli olmadığı, bu haliyle tapu kayıt malikinin davacının murisi olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.