Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/166 E. 2019/4537 K. 10.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/166
KARAR NO : 2019/4537
KARAR TARİHİ : 10.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.09.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat …, Avukat … ile diğer temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, kök mirasbırakanları…’ün dava konusu 122 sayılı parseldeki 1/2 payını 05.11.2001 tarihinde davalı torunu…’a temlik ettiğini, adı geçenin ise bu payın 1/4’ünü 16.11.2005 tarihinde diğer davalı kardeşi …’a aktardığını, mirasbırakanları …’ın ise kayden maliki olduğu 947 sayılı parselin tamamı ile 700 parsel sayılı taşınmazın 2/3 payını eşit olarak 01.02.1993 tarihinde davalı oğullarına satış suretiyle devrettiğini, anılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişler; aşamada 700 sayılı parsel bakımından isteklerini bedel olarak ıslah etmişlerdir.
Davalılar, mirasbırakanlarının ihtiyaç sebebi ile dava konusu taşınmazları satışa çıkardıklarını ve kendilerinin de bedeli karşılığında bu taşınmazları temellük ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu 700 ve 947 sayılı parseller bakımından muvazaa olgusunun gerçekleştiği benimsenmek suretiyle davanın kabulüne, dava konusu 122 sayılı parsel yönünden ise muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile kök mirasbırakan…’ün dava konusu 122 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını 05.11.2001 tarihinde davalı torunu…’a,….’un da bu yarı payının yarısı olan 1/4 payını üzerinde bırakarak kalan 1/4 payını 16.11.2005 tarihinde diğer davalı kardeşi …’a satış suretiyle devrettiği; mirasbırakan…’ın ise maliki olduğu dava konusu 947 parsel sayılı taşınmazını ve 700 parsel sayılı taşınmazının 1/3 payını üzerinde bırakıp kalan 2/3 payını eşit biçimde 01.02.1993 tarihinde davalı oğulları… ve …’a satış suretiyle deverttiği, 122 ve 700 parsel sayılı taşınmazların imar uygulamasına tabi tutulduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, 1916 doğumlu kök mirasbırakan…’ün 20.12.2006 tarihinde öldüğü ve geriye dava dışı kızı … ile 1938 doğumlu olup 15.06.2001 tarihinde ölen oğlu…’ın kızları olan davacılar … ve … ile davalı oğulları … ve…’un kaldıkları; mirasçılardan …’nin … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/294 esas sayılı dosyasında dava konusu 122 parsel sayılı taşınmazın davalılara devrinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiası ile tapu iptali ve tescil davası açtığı, yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilip derecattan geçerek 13.10.2008 tarihinde kesinleştiği sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu 700 ve 947 parsel sayılı taşınmazların davalılara temlikinin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak anılan parseller bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğru ise de; dava tarihinde tarafların anneleri … halen sağ olduğundan onun payının davaya konu edilmesine olanak bulunmadığı, … dava açıldıktan sonra ölmüş olsa da dava konusu edilemeyen payın ıslah yoluyla dahi dava konusu haline getirilemeyeceği gözden kaçırılmıştır.
Öte yandan, dava dışı mirasçı …’nin dava konusu 122 sayılı parsel hakkında daha önce açtığı 2006/294 esas sayılı dava sonucunda verilen karar ile mirasbırakan…’ün iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olduğu kabul edilip kesinleştiğine göre, kesinleşen bu olgunun eldeki dava bakımından da güçlü delil oluşturacağı dikkate alınmamıştır.
Hâl böyle olunca, tarafların annesi …’nın payının kabul kapsamına alınmaması gerekirken hükme dahil edilerek karar verilmesi doğru olmadığı gibi; 122 sayılı parsel hakkındaki davanın da kabul edilmesi yerine reddedilmesi isabetsizdir.
Tarafların açıklanan nedenlerden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 2.037.00.’şer TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.