Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/1360 E. 2021/755 K. 11.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1360
KARAR NO : 2021/755
KARAR TARİHİ : 11.02.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.02.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat …ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı … v.d. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan yükümlülüğün yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 81 ada 13, 89 ada 53 ve 153 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakıp beslemek ve gözetmesi kaydı ile davalıların murisi oğlu …’ya devir ve temlik ettiğini, ancak bakım borçlusunun bakıp, gözetme işini hiçbir şekilde yerine getirmediğini, kendi maddi imkanları ile sürekli geçindiğini, İlhan’ın kanser tedavisi gördüğünü ve tüm masraflarını kendisinin karşıladığını, davalı torunlarının da bakıp gözetmediklerini, hatırını bile sormadıklarını, bayramda elini bile öpmeye gelmediklerini, bakım borçlularının artık ölünceye kadar bakma sözleşmesinin devamını imkansız hale getirdiklerini, Borçlar Kanunu 517. madde uyarınca sözleşmeyi tek taraflı olarak Orhangazi 1. Noterliğinin 12/11/2010 tarihli 06745 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile fesih ettiğini ileri sürerek akde aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshine, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, taşınmazların tamamen muris …’nın emekleri sonucunda alınmış olduğunu, murisin çocukluğundan beri babasının mallarına baktığını ve kazançlarını babasına vermek suretiyle babasına ciddi bir servet kazandırdığını, murisin tedavi masrafların ailesinin karşıladığını, davalıların davacı ile her fırsatta ilgilendiklerini, ciddi bir bakıma ihtiyacı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “..Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda tarafların iddia ve savunmalarının, toplanan ve toplanacak delillerle birlikte değerlendirilmesi ve Türk Borçlar Kanunu’nun 618. Maddesi hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece davacının TBK 618. maddesine dayalı talebi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
Somut olaya gelince; davacı yargılama süresince TBK 617. madde gereğince tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de Dairenin 24.09.2012 tarih 2012/644Esas, 2012/9912Karar sayılı ilamına uyulmakla, artık davada uygulanacak yasal hüküm açısından usulî kazanılmış hak oluştuğu açıktır.
Hal böyle olunca; Türk Borçlar Kanunu’nun 618. maddesinde açıkça belirtildiği üzere bakım alacaklısının sadece borçlunun iflası halinde, iflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir para talep edebileceğinden, her ne kadar davacı tapu iptali ve tescil talep etmiş ise de “çoğun içinde az da vardır kuralı” gereğince, davacıya ödenmesi gereken miktar tespit edilerek, bu bedele hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.