Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/1282 E. 2019/3003 K. 15.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1282
KARAR NO : 2019/3003
KARAR TARİHİ : 15.05.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı …’in …, …, …, …, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlardaki payının tamamını diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak dava dışı …’e, …’in mirasbırakanın torunu olan …’e ve …’in de mirasbırakanın diğer torunu olan davalı …’e temlik ettiğini, yapılan toplulaştırma işlemi ile dava konusu taşınmazların … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … Ada …, … ada …, … Ada … parsel sayılı taşınmazlar olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava dışı …’in borçları nedeniyle dava konusu taşınmazların bedeli karşılığında kendisine temlik edildiğini, aynı resmi senette dava dışı başka taşınmazların da devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin mal kaçırmak amacıyla yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan …’in 04.01.2010 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı … ile dava dışı çocukları …, …, … ve kendisinden önce ölen oğlu …’un çocukları …, …, …, …, …, …, …. ve davalı … ile yine kendisinden önce ölen oğlu …’in çocuklarının mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın 15.07.2005 tarihinde torunu …’ı satış yetkisi de olan genel bir vekaletname ile vekil tayin ettiği ve …’ın mirasbırakanın …, …, …, …, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlardaki payının tamamını dava dışı …’a satış suretiyle devrettiği, mirasbırakanın torunu …’in … Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2005/574 esas sayılı önalım davası sonucunda dava konusu taşınmazlardaki çekişmeli payın … adına tesciline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, …’in de bu taşınmazlardaki bir kısım payını 09.03.2007 tarihinde mirasbırakanın dava dışı torunu …’e, bir kısım payını da dava dışı 5 parça taşınmaz ile birlikte 30.01.2009 tarihinde davalı …’a temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK’nin 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince, dinlenen tanıkların beyanlarından ilk el konumunda olan Lokman ile mirasbırakan adına vekaleten temlik yapan … ve önalım davası ile çekişmeli payların hükmen adına tescil edildiği … arasındaki bağlantı ortaya konulamamış olup mirasbırakanın diğer mirasçılardan 3. kişi lehine mal kaçırmasını gerektirir bir olgu da dosyaya yansımamıştır. Bu somut olgular yukarıdaki ilkeler ışığında değerlendirildiğinde mirasbırakanın anılan temliki yaparken gerçek irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırma olmadığı muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, toplulaştırma işlemi ile yeni oluşan parseller üzerinden hüküm kurulması gerekirken kaydı kapatılan eski parseller üzerinden tapu iptal ve tescile karar verilmesi de isabetli değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.