YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1258
KARAR NO : 2019/2023
KARAR TARİHİ : 20.03.2019
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı… Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.10.2014 gün ve 2012/375 Esas, 2015/516 Karar sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmiş olmakla, dosya tetkik olunarak Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
– KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar; 128 parsel sayılı taşınmazın 27.01.1992 tarihinde ifrazı ile oluşan parsellerden 2810 parsel sayılı taşınmazın 4235 m2’sinin davacı …’ın, 2946 m2’sinin davacı …’nın ve geriye kalan 2019 m2’sinin davalı …’in kullanımında olmasına karşın, tapu kayıtlarında davalı …’in de paydaş olarak yer aldığını ileri sürerek, 2810 parselin tapusunun iptali ile 4235 m2’sinin davacı …, 2946 m2’sinin davacı … ve geriye kalan 2019 m2’sinin davalı … adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı …, davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Davalı …, zeminde paydaşların kullandığı yerlerin belli olduğunu, zeminde yapılacak ölçüm sonucuna göre karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacılar, davalılar ve dava dışı kişilerin paydaşı oldukları 128 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile dava dışı 2811 ve 2812 parsel sayılı taşınmazlar ile dava konusu 2810 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, 2810 parsel sayılı 9.200m2 yüzölçümlü taşınmazın 2/7 payının davacı …, 288/504 (4/7) payının davalı …, 1/7 payının ise davalı … adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu olmayan 2812 parsel sayılı taşınmaz hakkında mahkemece olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı …’in bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalı …’in öteki temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, davacıların çekişmeli parselde davalı …’in zeminde fiilen kullandığı yerin bulunmadığını, taşınmazı fiilen davacılar ile davalı …’in kullandığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları gözetildiğinde, davalı …’in davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden davalı …’in sorumlu tutulmuş olması doğru değildir.
Davalı …’in değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.